20 Ekim 2022 Perşembe

Ayrıcalık Değil Adalet İstiyoruz


 “AYRICALIK DEĞİL, ADALET İSTİYORUZ”

Ne için bir araya geldiğimiz herkesçe malum. En son söyleyeceğimi başında söylemek istiyorum. Bu toplantının ana gündemi başından sonuna adalet olacak. Adalet dendiğinde herkes için adalet demek. Adalet hiçbir zaman kimsenin kendi tarafına eğip bükebileceği bir mekanizma, organizma değil. Dolayısıyla kendimiz veya hiçbir takım için ayrıcalık istemiyoruz. Adalet istiyoruz. 

Bugüne kadar daha farklı bir şekilde konuyu ele almak için konuyu veriyle, matematikle ve bilimle inceledik. Objektif değerlendirmeyi insan yapamayabilir, hepimiz tarafız; ama kendi taraflılığımızı da bundan arındırma çabamız uyarınca veriye, dataya bakarak çoğunlukla istatistiksel olarak yorumlayarak bir şeyler yaptık. Ligin başından beri her şeyi analiz ederek gittik. 15 tane başlık var. Hakem atamalarından VAR atamalarına kadar… Uzatma dakikası sınırından yayıncı kuruluşun maç yayını esnasında gösterdiği anlara kadar… Bu anların reaksiyon süreleri, elle mücadele standardı, tribünden atılan yabancı maddeyi yayıncı kuruluşun gösterme standardı… Adalet demek standart demek. Her yapılanın birbiriyle uyumlu olması demek. 

VAR ekranına gitme sayısında rakiplerimizi görüyorsunuz. Fenerbahçe’nin ligde lehine 4 kez, aleyhine bir kez gidilmiş. Galatasaray’da hiç VAR diye bir şey söz konusu olmamış. Bir VAR odası diye bir odanın varlığını Kayserispor maçında gördük. Oraya da gitmeye gerek kalmadan golümüz iptal edildi. Kurallara uygun bir karardı. Onda herhangi bir şüphe yok. 

“VAR’DA  9 MAÇIMIZIN 5’İNE, AVAR’DA 6’SINA AYNI HAKEMLER ATANIYOR”

VAR atamalarına geldiğimizde şöyle bir durum söz konusu. Kayserispor maçı öncesinde maçlarımızın yüzde 75’i iki hakeme verildi. Alper Ulusoy ve Hakan Ceylan. Alper Ulusoy’u tüm Türkiye bizim Gaziantep maçındaki tek olan 6 saniye kadarıyla tanıyor. Diğer rakiplerimize baktığımızda böyle bir şey söz konusu değil. Buradan şunu anlıyoruz. Demek ki bu iki hakemimiz kendilerine verilen görev ve talimatları o kadar istenilen şekilde yerine getirmişler. Bu kadar pozisyon olmasına rağmen VAR’ın söz konusu olmaması göz önüne alındığında nasıl bir talimat olduğu ortada. Bu başarılarından dolayı tekrar riske atmamak için bu görevi en iyi şekilde yapanlara VAR’ı teslim etmişler. AVAR atamalarında daha da bariz bir durum var. 9 maçımızın 5’ine aynı hakem atanıyor. Diğer rakiplerimizde 4 maça bile atanan yok iken bizim maçımızda aynı hakem 5 kez görev yapıyor. Demek ki bu hakemimiz, bundan önceki VAR’a atanan iki hakemimizden daha çok verilen direktiflere uymuş. Onu en ufak riske girmemek için bizim maçlarımıza daha çok vermişler. 

İstatistik şöyle bir bilim. Belli veri aralığı bulduğunuzda konuyu ortaya çıkarır. Burada da bunun net bir kurgu olduğu bariz bir şekilde ortada. Ortalama zeka ile bile fark edilebilecek açık bir gerçeği kimse görmezden gelmesin. Bu bir kurgu. Biz bu kurguyu bozar, yapanın başına yıkarız. Bunun çok net bilinmesi lazım. Sadece Galatasaray için değil tüm takımlar için. Türk futbolunun bu hale gelmesinin nedeni bu. Mücadelemiz Türk futbolunu layık olduğu yere getirmek. Türk futbolu bu düzenle maalesef ivme kaybediyor. Ne halde olduğumuz ortada. Kendimize avantaj sağlandığında da bunu çıkıp söyleyeceğiz. 

Atamalarda yapay zeka konusu var. Bugüne kadar bu yapay zekanın nasıl çalıştığı açıklanmadı. Başkanımız bunu sordu. Cevap da bulamadı. Atamalar yapay mı geri mi bilemeyiz. Lütfen kimse bizim zekamızı hafife almasın. Bu atamaların bariz bir sebeple yapıldığı net bir şekilde orada. 

“Biz hakemlerden maçı VAR yokmuş gibi yönetmelerini istiyoruz. İzleyicilerin de beklentileri bu.” deniyor. Bu hemfikir olduğumuz bir konu. Bizim zaten VAR’ın varlığından haberimiz yok. İzleyicilerimizle biz VAR yokmuş gibi izliyoruz. Bu mesaj bizeydi herhalde. 

Hakem atamalarındaki tutarsızlıklarda birkaç örnek vereceğim. Sezon başından bu yana bir maç almamış, geçen sezon Çaykur Rizespor maçımızı yönetmiş, o zamandan sonra hakemliği bitme noktasına gelmiş Ali Palabıyık bizim maçımıza atanıyor. Bunu o dönem psikologlarla bile konuştuk. Bunun psikolojik etkisinin olmaması mümkün değil. Şu an tekrar böyle bir şey ile karşı karşıyayız. 

“METE KALKAVAN OLAYI ÖRTBAS EDİLDİ”

Mete Kalkavan olayını gördük. Galatasaray’ın rakibinin formasını giydi. İnsanlıkla karar mercisindeki, hakim pozisyonundaki bir kişinin tutumunu kıyaslayamayız. İnsani olarak herkes her formayı giyer, her takımı tutar. Bu başka bir şey. Hukukta ihsas-ı rey diye bir şey vardır. Hakim oyunu önceden belli etmez. Hakimle, savcı ile herhangi davayla ilişkili bir kişi görüştüğünde bile hakimin reddi sebebidir. Hakim oraya iltisaklandırılacak görüşünü beyan ettiği bile hakimin reddi sebebidir. Bir hakem nasıl Galatasaray maçında rakip takımın formasını giyip Galatasaray’a karşı olur? Burada Sayın Mete Kalkavan’ın da bir travması var. Böyle bir şe yapabilir. Hadi yaptı diyelim. Nasıl soruşturma açılmaz? Önce gazetelerden açıldı diye okuduk. Sonra örtbas edildi. Herhangi bir şey yapılmıyor. Disiplin konularına değinmişken, İkinci Başkanımız Metin Öztürk, tanımlanmış bir alana sözde uymadığı için para cezası alıyor. Başka bir konuda biz o kolları kırmasını biliriz diyerek açıklama yapılıyor.  Bunu TFF’ye ilettik. Bunu yapan yönetici. Futbolu bırakalım, tehdit suçu. Bununla ilgili herhangi bir disiplin müeyyidesi uygulanmıyor. Bunun gibi onlarca sayılacak tutarsızlık ve tarafgirlik varken bunun hata olduğuna 10 yaşındaki çocuğu bile inandıramazsınız. Bundan sonra hiçbir şeyin böyle olmayacağının bilinmesini istiyorum. 

Bağırarak konuşmayacağız. Net ifadelerle ve kararlılıkla her şeyimizi anlatacağız. Haklı olanın bağırmasını gerektirecek bir nedene ihtiyacı yok. Haklılığımızı sabırla, kararlılıkla, yapacağımız tüm sistematik konularla ortaya koyacağız. 

Lehimize verilmeye, kamuoyunun çoğunun ve tarafgirleşmemiş bir çok takım taraftarının hemfikir olduğu 10 tane pozisyon var. 

- İlk maçta Antalyaspor karşısında rakibimize verilen penaltı… VAR’a gidilmiyor. Aynı maçta Sergio Oliveira’nın aşil tendonuna basılıyor. Bunda da VAR’a gidilmiyor. 

- Giresunspor maçında Emre Akbaba’nın pozisyonu gösterilmiyor bile. Kamera görüntülemedi deniyor. Bu tip önemli maçlar 18 kamera ile çekiliyor. Yayın standardı gereği en fazla kamera ceza alanı içersinde. Ceza alanının içini gösterirken, kameraların topu izlemesi gerekirken böyle bir pozisyon nasıl bir tesadüf ise çekilemiyor. 

- Giresunspor maçında Torreira konusu. 

- Seferovic’in Trabzonspor maçındaki direk ele çarpan pozisyon. VAR’a gidilmedi. Başka bir benzer pozisyonda rakibimiz penaltı aldı. Bununla ilgili bir sürü standartsızlıklar var. Fenerbahçe’nin bir maçında pozisyonun penaltı değil, Karagümrük maçında Caner’in eline çarpan topun penaltı olmaması gibi… 

Gaziantep maçında Abdülkerim’in ikici sarıdan kırmızı kart yediği pozisyon. Fenerbahçe maçında iki benzer pozisyonun birinde kart yok, diğerinde faul yok. Bizim dünkü maçımızda Ross’un yaptığı harekette bizim lehimize verilen bir durum var. Orada faul verilmiyor. Eliyle başını eğiyor. Rakibe riskli bir hareket olduğu için sarı kart gerektirebilecek bir pozisyon diye değerlendiriliyor. 

VAR ile ilgili konularda uluslararası derslerde bilinen bir metafor varmış. Hakem VAR’a çağrılıp monitöre geldiğinde izlediği pozisyon sonrası karnına yumruk yemiş gibi hissetmesi gerekiyor. Sağ olsunlar biz ekran karşısında bu yumruğu yemiş gibi hissediyoruz. Ne sebepledir ki VAR’a gitmedikleri için hakemlere bu hissi yaşamak nasip olmadı. 

“BU YOL SABIR GEREKTİRİYOR”

Haksızlık karşısında camiadan hiçbir kimsenin boyun eğmesi beklenmesin. Bu uzun bir yol. Bu yapı 8-10 haftada kurulmadı. Bu uzun yoldaki mücadele de uzun sürecek. Burada bir yapı var. Yeni seçilmiş TFF birçok şey yapmaya çalışıyor. Bize bunu anlatıyor. Biz de onlara böyle bir yapının burada bunları yaptığını ve onları da manipüle ettiğini söylüyoruz. Bizim için bunu anlatma dönemi bitti. Kendilerine ilettik. Bundan sonra olan her şeyi sonunda anlatacağımız tarzda paylaşacağız. 

Bu yol sabır gerektiriyor. Bu yolda hemen her şeyi değişmesini bekleyemeyiz. O zaman bunun nasıl bir yol olduğunu bilmiyoruz demektir. Bunun için kararlılık, sabır, yılmamak gerekiyor. Bu sadece bizim mücadelemiz değil. Son yıllarda hep konuşuluyor. Taraftara şirin gözükmek için beyanatlar veriliyor. Bu konuşmayı çok daha sert ses tonuyla yapsam daha etkili olur. Kararlı insan rahat olur. Karşı tarafa heyecana gerek yok der. Ne yapacağımız, nasıl yapacağımız tek tek belli. Yapmaya da devam ediyoruz. Bundan sonra çok farklı bir boyutta yapacağız. Bunu da önceden ilan etmiştik. 

Herkesten ricam birleşip bütünleşmek gerekiyor. Galatasaray taraftarından ve haksızlık yaşayan her taraftardan bunu rica ediyorum. Her hafta her bir pozisyonda sonuç alınmasını, isyan çıkarma noktasına sebep olan insanlar, bu işe destek olan insanlar değildir. Bu mücadelenin akamete uğramasını, sorun yaşamasını, bu mücadelenin başarısız olmasını isteyenlerdir. Bu konuda herkesi uyanık olması gerekiyor, bu konuda farkındalığın üst seviyede olması gerekiyor. 

Icardi’nin pozisyonu... Maçın 27. saniyesinde pozisyon oluyor. Bu hareketin ardından 20 saniye sonra korner atışı kullanılıyor. 20 saniyede tüm bu görüntüler hemen inceleniyor ve hemen bu karar veriliyor. O kadar görüntü nasıl 20 saniyede hemen inceleniyor. Tekrarı da 5. dakikada gösteriliyor. En doğru açı ise 9. dakikada gösteriliyor. Herhangi bir maçta bariz, bir konu bir dakika sonra görüntüye geliyor. Galatasaray aleyhine yapılmış gib hata varsa tüm maçlara bakılsın. Epey bir dakika sonra görüntüleniyor. Sebebi ne? En masum açıyı yakalamak. En masum açıyı verelim ki o yönde kamuoyu oluşmasın diye. Bunların hepsi tek tek ortaya konacak. 

“BİRÇOK ŞEYİN FARKINDAYIZ, HER YERDEYİZ”

TFF yönetimi iki gün önce VAR odasında Icardi’nin pozisyonunu inceliyor. Orada bile kale arkası görüntüsü yok. Belçika’dan gelen bir yetkili bu pozisyona penaltı diyor. Onun penaltı demesi üzerine penaltı olduğu yönetim tarafından fark ediliyor. Ondan sonra iş suçüstü yakalanınca sonra kale arkası kamerası giriyor. Bunu kim nasıl açıklayabilir? Oradaki yapı her yanlış kararı manipüle ederek TFF yönetimine böyle bir aktarım yapıyor. Bu yaşanmış bir olay. Her detayı, her zerreyi inceliyoruz derken bunun gibi birçok örneği inceliyoruz. Bunun gibi birçok şeyin farkındayız. Çünkü her yerdeyiz. 

Kayserispor maçında VAR hakemi Erkan Engin, ilk defa bir dört büyük maçı yönetiyor. Geçen sene Konya-Rize maçındaki 1-0’dan sonra 9 kişi bırakıp 2-1 biten maçta MHK’nin istifasıyla sonuçlanan maçın VAR hakemi. Böyle bir şeyden sonra böyle bir hata yamışken ilk defa dört büyük takımdan birinin maçına veriliyor. O da bizim maçımıza. Bizim dediklerimizi yap, seni yükseltiyoruz, seni bir yere getireceğiz mi demek istiyorlar? Bu soruların hepsi sorulmalı. Kimse altında anlam aramasın. Sorumuzu net soruyoruz. Bunların altındaki nedenler ne? Haksızlık varsa bunların hepsini verilerle ispat edeceğiz. 

“HANGİ MAÇLAR İÇİN HANGİ POZİSYONLAR İSTENDİ?”

Yayıncı kuruluşa gelecek olursak… Anlam veremediğimiz standartsızlıklara şahit oluyoruz. Bu maçların yönetmenleri yıllardır aynı. Üç kişi. Şimdi bir yabancı daha görev almış. Burada şu soruların cevaplanması gerekiyor. Nasıl cevaplayacaklarsa!

Yönetmenlerin seçtiği bazı görüntülerin, kulüpler tarafından yönetmenlere aktarıldığı çok açık. Örneğin BeINSports yönetmenleri başka bir takımın gol atan oyuncusunun ailesinin bulunduğu locayı nereden biliyor? Bizde kimse bunu söylemiyor. Çok basit bir konu diyeceksiniz. Bu, orada böyle bir iletişim olduğunun göstergesi. Yönetmen ve yayıncı kuruluş çok önemli. Yayıncı kuruluş ile VAR aynı görüntüleri inceliyor. Burada sizin bir irtibatınız varsa başka şeyler de olabilir. Tartışmalı pozisyonlarda bunlar da kulağımıza geliyor. Yayıncı kuruluşun merkezinden araçtaki yönetmen aranıp ilgili pozisyonların başka açıları isteniyor mu? İsteniyorsa neden isteniyor? Kim talimat veriyor da isteniyor? Bu yönetmenler bu görüntüleri tekrar merkeze gönderiyor mu? Bu isteğe olumlu cevaplar veriliyor mu? Bugüne kadar hangi maçlar, hangi pozisyonlar istendi? Kimin aleyhine, kimin lehine istendi? bu müdahale etme hakkı yayıncılık standardının dışındaysa, bu hakkı kim, nereden, hangi ilişki sebebiyle alıyor? 

Bu görüntüler maçın içerisinde yer almıyor, özetlere eklenmiyor. Devam eden programlarda maç hakemlerinin programlarında gösteriliyor. Tüm bunlar neleri tetikliyor? Özetler tekrar görüntüleri çerçevesinde düzenleniyor. Maç içindeki tekrarların zamanlamasının VAR’a etkisini gösterdim. Bunun zamanlaması, özetlerde yer alması, hangi taraf masum gösterilmek isteniyorsa bunun hangi açıyla verildiği kamuoyu oluşturmaya sebebiyet veriyor. Halkın gücü en büyük güçtür. Öyle bir dörtlü sac ayağı oluşturulmuş ki… Yayıncı kuruluş, TFF’deki iç sistem, çeşitli basın yayın organları ve kamuoyu oluşturma sistemi. Bu dört sac ayağı ile yapılıyor. Bu görüntüler kamuoyunu istedikleri gibi oluşturmaya sebebiyet veriyor. 

VAR odası ile yayıncı kuruluş rejisi arasındaki ilişkiye değinmek gerekiyor. İkisi de birbirinden bağımsız olarak aynı görüntüleri inceliyorlar. Dolayısıyla yayıncı kuruluş örneğin Emre Akbaba’nın veya Icardi’nin pozisyonunda olduğu gibi görüntüyü ya hiç vermez, ya da geç gösterilirse o pozisyonla ilgili karar alınamıyor. Dolayısıyla yayıncının VAR’a etkisi yüzde 100. Kamera görüntüsü geç gösterilmişse VAR inceleme yapılıyorsa, yönetmen hangi görüntünün incelendiğini görüp arkasındaki kişilere (maçlara göre) o pozisyonun hazırlanmasını istiyor. O kadar uzman göz kameralarda aynı anda, birlikte inceleme yapıp bariz konuları birlikte görmezden geliyor. Ne hikmetse, rakip ceza sahasında en fazla buluşan, gol beklentisi en yüksek olan Galatasaray gibi bir takımın böyle VAR’a gidecek derecede tehlikeli pozisyonu olmuyor (!). Birisi bize bu kadar gözün bunu saptayamama olasılığını bize ve tüm takımların vicdanlı taraftarlarına, topluma gelsin anlatsın. Bu iş nasıl oluyor?  İstatistik varsa, kolektif bilinçli kurguyu saptamak için ortalama zekaya bile gerek yok. Burada bilinçli, kolektif, birlikte planlanmış, birlikte hareket eden, taksirle, kastıla bu işi yapan bir kurgu var. Kimse kimsenin geri zekalı olduğunu zannetmesin. Bu toplumu kandırdığınız yeter. Türk toplumunu futbolda bu konulardaki adaletsizlikle bezdirdiğiniz yeter. Bizim başlığımızda ‘Türk futbolu için adalet’ var. Bunun da rengi kırmızı beyaz. Türk futbolunun gelişimi için, bunların hepsi fark ediliyor. Bundan sonra herkesin ipliği pazara çıkacak. Bu kadar net!     

“SABOTAJIN TİLLAHI YAPILIYOR”

Dünyada birçok şey olasılık hesabından geçer. Uçaklarda 7 hatanın üst üste gelmesiyle kaza gerçekleşir. Milyonda 1 seviyesinde olasılık. Buradaki konuda 7’den fazla. Milyonda 1’ler seviyesinde gerçekleşen bir olayın 7 kere olduğu yerde bu tesadüf, art niyet yok deniyor. 7 hata bir araya gelerek uçak kazası olduğunda sabotaj incelemesi yapılıyor. Bunun adı sabotajın tillahı! Uçak firmaları da art niyet yok deseler dünyada her gün herhalde üç tane uçak düşer. Yazık günah!

Bunu bir savaş edasıyla yönetmeye çalışanlar var. Bunu savaş edasıyla yönetmeye çalışıp bu işi buraya getiren insanlar var. Bunun ne anlamı var? Neyle oynuyorsunuz? Bu bir savaşsa, bu savaşı kendi menfaati için verenler değil, ülke futbolunu düşünenler kazanacak. Kararları birilerini memnun etmek için alanlarla mücadelemiz bugün başlıyor. Her yerdeyiz dedik. Anlatamadık. Bu kez anladığınız dilden konuşuyoruz. Türk futbolunun layık olduğu noktaya gelmesi için, herkes için adalet isteyenlerle, idealizm için, değerler için mücadele edenlerle haksızlık yapılan herkesin yanında duranlarla, vicdanından başka önceliği olmayanlarla, akılla, kararlılıkla hareket edenlerle baş edemeyeceksiniz! Bunu da bir tarafa yazın ve sakın unutmayın!

Gol performansımız eleştiriyor. Bu, kesinlikle bir realite. Biz de bu konuda özeleştirilerimizi yapıp belli konuda adımlar atıyoruz. 10 pozisyondaki hatalar olmasa ne kadar gol atılırdı onu da daha önce hesaplamak gerekiyor. Futbolu ortalama derecede bilenler bilir. Maç 1-0 giderken konu farklı, ikinci golü attıktan sonra rakiplerde açılmalar olur ve daha farklı galibiyetler gelir. İkilere gelmemesi için bir sürü şey yapıyorlar. Onlara rağmen bizim çok şey yapmamız lazım. Özeleştirimizi yapıyoruz. 

Ceza alanına atılan paslarda Galatasaray lider durumda. Kilit paslarda Galatasaray lider. Gol beklentisinde Galatasaray üçüncü durumda. Rakip ceza sahasında topla buluşmada 8. haftada da 10. haftada da lider. Birileri şunun olasılığını da anlatsın bize. Bu kadar rakip ceza sahasında topla buluşan, rakip ceza sahasına atılan paslarda ve kilit paslarda lider olan bir takım var ortada. Gol beklentisinde üçüncü seviyede ve bu takımın hiç penaltısı olamıyor. Penaltı yok ortada. En çok VAR buralarda devreye girmesine rağmen VAR da hiç devrede yok. Rakip ceza sahasında 285 pas yapıyorsunuz, hiçbir şey yok. Bunun tutarsızlığını, saçmalığını anlatmaya kimse uğraşmasın. Bu manipülasyonu yapanlar bunu nasıl yuttururuz diye çaba içindeler. Bunu kontrol etmesi gereken insanlar bunu nasıl düzeltiriz diye çabalamalı. Bundan sonra böyle bir çabanın bugüne kadar iyi niyetle yapılması gerektiğini düşünüyorduk. Masaya yumruk vuracak bir sistemin olması gerekiyor. Bunun için her şeyi yapacağız. 

“HERKESİN BİR ARAYA GELMESİ GEREKİYOR”

Ne yapacağız? Bu mücadele Galatasaray mücadelesi değil sadece. Haksızlığa uğrayan her kulüp için bundan sonra onlarla birlikte mücadele etmek için her şeye varız. Her türlü sonuca razıyız. İdealist insan sonuçtan bağımsız düşünür. İdealist insan kelle koyar, kararlı durur. Bu mücadele kamuoyu ile birlikte olacak. Galatasaray TV ekranlarını, 30 milyon taraftarımızın birlikteliğimizin gücünü, en fazla takip edilen dijital mecralarımızdaki gücümüzü Türk futbolunun adaleti için seferber ediyoruz. Her hafta bundan sonra tüm takımlara yapılan haksızlıklar Galatasaray TV’de ve tüm kanallarda gün yüzüne çıkartılacak. O programlar futbol için adalet diye olacak. Tüm haksızlığa uğrayan kulüplerin açık kürsüsü burası. Galatasaray bu memlekete olimpiyatları ve birçok spor dalını getirmiş öncü bir kurumdur. Bu mücadeleler tek başına verilmez, adalet de sadece kendin için istenmez. Biz tüm kulüplerin buradaki açık kürsüsü olacağız. Türk futbolunu daha beter hale getirenlerin nerede ne yaptığını sadece Galatasaray için değil, tüm takımlarımız için tüm mecralarımız açık. Gelip herkes istediğini orada konuşacak. Tüm kural hataları, kasıt içeren yanlışlar orada gün yüzüne çıkarılacak. Dijital mecralarda bir sürü aksiyonlar olacak. Konuşmakta zorluk çekenlerin konularını biz de aktaracağız. Hiç fark etmez. Türk futbolunun kurtulması için sırtımızın taşıdığı kadar yük çekeceğiz. Bu işin hamallığını yapacağız. Herkesin bir araya gelmesi gerekiyor. Bunlar bize yapıldıkça kızacağımız şeyler değil. Abdülkerim’in pozisyonunu söylüyorsak Ross’un pozisyonunu da söyleyeceğiz. Lehimize verilen hatayı da söyleyeceğiz. 

Türk futbol 6 büyük lig arasında olsun. Bu işin maddi yapısı, geliri, alacağınız futbolcuların kalitesi, izleyenlerin futboldan zevk alması buna bağlı. Hepsinin önündeki en önemli engel bu. Bu engeli herkes bir arada aşacak. Taraftarımıza da çağrı yapmak istiyorum. Bu iş sabır yolu. Lütfen romantik beklentiye girmeyelim. Romantik beklentiye giren adam çabuk yılar. Biz yılmayacağız. Bu düzen üç günde kırılmadı, üç günde de yıkılmayacak; ama şunu bilelim. Herkesin geleceğe karşı sorumluluğu var. Bu mücadelede herkes bir olsun. Herkes bir olursa bunun sonucu alınacak. Bu iş anca bu şekilde çözülür. Bundan başka bir yöntem yok. Herkes için adalet, eşitlik, Türk futbolunun gelişmesi için bundan başka bir yol yok. Biz bu yola çıktık. Ne gerekiyorsa… Boyunsa boyun. Ne gerekiyorsa vereceğiz. Biz bunu savaş olarak görmüyoruz; ama öyle görenlere söylüyoruz. Korkun! Korkun, çünkü bu savaş istediğiniz gibi sona ermeyecek. İdealistlerin dediği gibi herkes için adalet isteyen insanların bir arada olan insanların dediği gibi olacak. Herkese saygılarımı sunuyorum. 

Hiç yorum yok: