Teknik Adamlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Teknik Adamlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mart 2023 Pazar

8 Temmuz 2022 Cuma

En Çok Tazminat Alanlar


Kovulduklarında aldıkları tazminat miktarıyla ilk 10 sırada yer alan teknik adamlar içerisinde Mourinho 43,9 milyon € (Chelsea+Manchester United), Conte de 30,6 milyon € ile ilk iki sırada yer alıyor. Pochettino ise Tottenham+PSG tazminatlarından 24,6 milyon € kazandı.

23 Şubat 2022 Çarşamba

Adam Haklı Beyler


 Antonio Conte: "Eski bir arkadaşım, 'Evleneceğin insanı seçerken hata yapabilirsin ama kalecini ve forvetini seçerken hata yapamazsın' demişti."

3 Mart 2020 Salı

Yanlış Zaman


Ünal Karaman belki iyi bir teknik adam ama asla Fatih Terim,Şenol Güneş,Mustafa Denizli ayarında büyük hoca olamayacak. Lig 2. takımdan bir şekilde ayrılmak zorunda kalıyorsun o takım senin eserin ve şampiyonluk yarışında ve daha 2 ay geçmeden lig 14. takıma imza atıyorsun...
Herkesin kendi tercihi elbette ancak Ünal Karaman 6 ay evde otursa açlıktan ölmez...Böyle her çağıran takıma koşarsan o sınıf teknik adam kalırsın ( Yılmaz Vural-Hikmet Karaman-Kemal Özdeş vb. ) Taş yerinde ağırdır !

8 Aralık 2017 Cuma

Futbola Güneş Etkisi


Yıllarca tam olarak hakkı verilmedi ancak Son 25 yılın en iyi 3 Türk teknik adamından biri olduğu kesin.Beşiktaş yerine Terim sonrası Galatasaray'a gelse şampiyonluk sayıları bence farklı olurdu.
Hem takımlara hem de futbolculara resmen değer katıyor.Teknik taktik konusundan bağımsız antreman metodlarında fark var diye düşünüyorum.

CL Teknik Adamlar


Şampiyonlar Ligi’nde maç başına en yüksek puan ortalamasına sahip teknik direktörler 🔸 Jupp Heynckes: 2,25 (40 maç) 🔸 Zinedine Zidane: 2,16 (25 maç) 🔸 Pep Guardiola: 2,08 (99 maç) 🔸 Diego Simeone: 1,91 (53 maç) 🔸 Jose Mourinho: 1,90 (138 maç)

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Yeniköy Kasabı...

 Gençlik yıllarından,yani henüz daha kasap çırağı iken...

Bobiler.org efsane fotoshop yapmış...Kasap kahvede okey dışarı yaparken.

11 Mart 2012 Pazar

En Çok Kazanan Teknik Adamlar

2012 yılında dünyada en çok kazanan teknik adamlar bunlar.İlk sıra tabii ki Mourinho'nun.

8 Kasım 2011 Salı

Sıfır Egolu Carvalhal...

İnönü stadyumuna getirilen Tayfur Havutçu maketi hangi sivri zekalının fikri bilmiyorum ama Beşiktaş teknik adamı Carlos Carvalhal'in tavrı görmeye alışmadığımız kadar ilginç.Teknik adamlığını tartışabiliriz ancak mütavaziliğini asla! Gazetecilere bu pozu vermek herkesin yapabileceği şey değil.

15 Mayıs 2011 Pazar

İstikrar

Tigana,Del Bosque,Rijkaard,Schuster vs. vs. Kimine biz sabır göstermedik,kimi ülkemize uyum sağlayamayıp ayrılmak istedi...İstikrar deyince akla gelen ilk isimler fotoğrafta...Aşağıda Avrupa'da aynı takımın başında en uzun süre görev yapan teknik adamlar var.Sir Alex Ferguson biraz abartmış sanki...



25 - Alex Ferguson (Manchester United)
15 - Arsene Wenger (Arsenal)
12 - Thomas Schaaf (Werder Bremen)
9 - David Moyes (Everton)
9 - Pablo Correa (AS Nancy)
8 - Christian Gourcuff (FC Lorient)
5 - Manolo Preciado (Sporting de Gijón)
5 - Jean Fernandez (AJ Auxerre)

24 Şubat 2011 Perşembe

İki Almanın Hikayesi

Deniz Gökçe'den Derwall'den Schuster'e...

Bence Türkiye'de futbola en büyük katkıyı yapan yabancı teknik adam, kendisini bizden biri olarak gören 'Baba Jupp Derwall'di. 1980'li yılların başında Derwall Galatasaray'dayken görüştüğümüzde, onun gerçek bir 'insan' olduğunu da anlamıştım. Antrenmanda kimseye bağırmıyor, ama ceza verebiliyordu. Neden ses yükseltmediğini sorduğum zaman, gülerek 'Neden bağırayım ki, güç bende değil mi? Antrenman sonunda 'sen, sen ve sen kalıyorsunuz ve yirmi tur daha koşuyorsunuz' derim, koşarlar, sonra da onlar gelip bana sorarlar, neyi yanlış yaptık diye!' Derwall vasat klasta bir futbolcu, ama müthiş bir teknisyen ve de hepsinden önemlisi müthiş bir 'filozof baba'ydı.

Şimdi gelelim Beşiktaşlı Schuster'e. O müthiş bir futbolcu ydu, ama futbolculuğu ve teknik adamlığı da çok tartışmalı, çünkü o inatçı bir 'keçi'! Uzmanlık alanı medya ile dalga geçmek, azarlamak, ters cevap vermek. Bu ahmaklarla neden uğraşmak zorundayım?' türü bir yüz ifadesi hep var. Ona göre futbolda savunma, orta saha önemsiz, yıldız oyuncu, gol ve hücum önemli. Schuster 51 yaşında, uzun süre kocasının futbol menajerliğini yapmış , çocuklarının annesi Gaby ile hala evli ama ayrı. Schuster sevgilisiyle beraber ve ondan da ikinci çocuğu yolda. Karısı Gaby menajeri olarak Barcelona'da Udo Lattek ve milli takımda Jupp Derwall ile hakaret dolu kavgalar yapmakla meşhur olmuştu. Gaby artık menajeri değil. Schuster 1978-1980 arası F.C. Köln'de profesyonel olmuş. 1979-1984 arasında 21 defa B. Almanya milli takımında yer aldıktan sonra milli takımda oynamak için para isteyip verilmeyince milli takıma küsmüş (?) ve 25 yaşındayken milli takımı kendisi bırakmış. 1980-1988 arası Barselona'da oynuyor ve orta sahada uzun paslar atan oyun kurucu oynamasına rağmen (Guti gibi) 170 maçta 63 gol de üretmiş. Ama hem Kulüp Başkanı J.L.Nunez, hem de teknik adamlar H. Herrera, Udo Lattek, Terry Venables ve Louis Aragones gibilerine (eşiyle beraber) 'kan kusturmakla' tanınıyor. Sonra tüm Katalanları çıldırtmak için Barcelona'dan, kan düşmanları İspanyol takımı Real'e transfer oluyor. Bu Katalanlara karşı işlenebilecek en büyük günah. Madrid'deyken sürekli medyayla kavga ediyor ve basın toplantılarından çıkıp gidiyor. Sonra da kulüp kulüp dolaşmaya başlıyor. 1990-1993 A. Madrid, 1993-1996 B. Leverkusen, 1997 yılında da Meksika'da UNAM Pumas takımında 10 kadar maç ve futbolu bırakıyor.
İlk ciddi teknik adamlığı Alman ikinci liginde eski takımı Köln ile ve başarısız. 2000 yılında İskoçya'da Dundee takımına teknik menajer olmak için müracaat ediyor ve reddediliyor. 2001 yılında İspanya'da Xerez takımını çalıştırıyor, çok başarılı, ama terfi ettiremiyor, ayrılıyor. 2003 yılında Shaktar Donetsk'in başına geçiyor, rekor düzeyde maç kazanıyor ama gene takımdan lig bitmeden uzaklaştırılıyor. 2004 yılında Levante'ye gidiyor ve iyi başlıyor ama sonunda gene kulüp başkanı onu uzaklaştırıyor. 2005 yılında Getafe'nin teknik adamı oluyor ve iki sezon başarı elde edip bu ufak Madrid takımını yedinci yapıyor. Copa Del Rey'de de Barcelona'ya 5-2 yenildikten sonra 4-0 yenerek finale çıkıyor, ikinci oluyor. Bu başarı sonucu 2007yılında Real Madrid teknik adamı olarak görev alıyor. Güzel futbol ile başarılı oluyor. Ş.L.'nden eleniyor, fakat 2008 lig ve Süper Kupa şampiyonu da oluyor. Sonunda aralık 2008 tarihinde 'Bu takımla Barcelona'yı yenemeyiz!' deyince mecburen istifa ediyor. Gidip daha evvel çalıştırdığı kulüplerden biri olan Xerez takımını kendi parasıyla satın almaya çalışıyor ama fiyatta anlaşamıyor. 2010 yılı Haziran ayında da Beşiktaş ile anlaşıyor. Gelsin Quaresma, Guti, Simao, Fernandes, Almeida! Sonuç? Büyük futbolcu, vasat ve inatçı teknik adam ve çok problemli bir insan olan 'Sarışın Melek' gene yolun sonunda gibi. Bizce Schuster zaten başından beri kumardı, internete bakmak bunu görmeye yeterdi sanki!

23 Ekim 2010 Cumartesi

Kovulanlar Kulübü Üyeleri...

Son yıllarda Türk futbolu ile ilgili okuduğum en iyi yazılardan biri diyebilirim...

Radikal'de Bağış Erten yazmış...Ellerine sağlık,okumanızı fazlasıyla öneririm.

Ağlanacak halimize gülelim biraz...

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Vural Toplumun Aynası...

''Eğer Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş takımlarından birinin teknik direktörü olsam, rakibim orta sahayı geçerse şerefsizim. Gelemezler. 50 bin kişiye ayakta maç seyrettiririm, bu kadar iddialı söylüyorum. Bu hikaye değil, bilgi birikimi."
Yılmaz VURAL
Belki hikaye değil ama bilgi birikimi olmadığıda kesin bu cümlenin içeriği gaz vermekten geçiyor.Bu ülke Daum'u Türkleştirdiği için başarılı oluyor,Terim üst seviyede Vural alt seviyede hep bu ''hadi aslanım'' ile başarılı oluyor.Hiddink,Tigana,Del Bosque vs. niye başarısız oldu bu ülkede biraz da bu açıdan bakmak lazım.Banu Yelkovan'ın yazısından bir bölüm aşağıda...
Wesley Sneijder, “Yarı final ilk maçı öncesinde Mourinho’nun maç konuşması iki gün sürdü” demiş. Oyuncularına, Barcelona’nın zayıf yönlerini tek tek anlatmış Jose Mourinho. Maçların motivasyonla kazanıldığı, oyuncuların sahaya “Allah yardımcınız olsun” diye uğurlandığı, yorumcuların “Teknik taktik önemsiz, önemli olan yetenek” diye ahkam kestiği bir ülkede anlaşılması ne kadar zor bir durum.Mourinho iki gün maç konuşması yapabiliyor ve o konuşmada rakibin zayıf yönlerine odaklanabiliyor. Bizdeki maç konuşmaları, bugüne kadar izleyebildiklerimizden yola çıkarak konuşuyorum, daha ziyade şu tatta: “Kendinize güvenin. Onlardan ne eksiğiniz var? Rakibin yıldızına adam markajı yapacağız. Ahmet, mevkini kaybetme. Mehmet kademeye gir...”Ne zaman kameralara kenardaki bir teknik direktörümüz yansısa, ya eliyle ileri çıkın işareti yapıyor, ya bir an evvel geri koşun paniğinde... Topun arkasına bi’geçtik mi alimallah bize bir şey olmaz!Bugünlerde gazetelerde öznesi Rijkaard olan bir dolu haber okuyoruz. En öne çıkan, Rijkaard’ın Galatasaray kadrosuna ‘yetersiz’ demesi herhalde. Vay efendim, ne cüretle! Sen bu kadro kaç paraya kuruldu biliyor musun? Oysa Rijkaard haklı. Galatasaray’ın kadrosu yetersiz. Fenerbahçe’nin de. Beşiktaş’ın da. Bu ülkedeki bütün futbol takımlarının da. Bu ülkenin yıldız futbolcusu 4-4-2’yi milli takımda öğrendiğini söylüyorsa, bir yerlerde feci bir yanlış yapıyoruz demektir. Her söyleneni hakaret kabul ederek, her şeyi paraya endeksleyerek, en ufak eleştiride dinlemeye anlamaya çalışmadan karşı saldırıya geçerek gelebileceğimiz nokta da en fazla budur. Yerli teknik direktörle yabancı arasındaki ne fark var diyordunuz? Yerli bu durumu bilir ve kabullenir, yabancınınsa kabullenmek için hiçbir mecburiyeti yoktur.

10 Aralık 2009 Perşembe

Yıllardır Değişmeyen Klasik...

.......................denilen adam tekrar tekrar söylüyorum; hoca falan değil, hocalığı bilmiyor. ...................derhal gönderilmeli.
Hıncal Uluç
Fatih Terim,Şenol Güneş,Daum,Tigana,Skibbe,Rijkaard fark etmez istediğinizi noktalı yerlere yazabilirsiniz.