2 Mayıs 2024 Perşembe

Gomis'ten Açıklama


 Bafetimbi Gomis: “Galatasaray’da Mauro Icardi ile çok çok iyi bir ilişkimiz vardı. Icardi takıma katıldığında benim takım içinde zaten bir “Ağabey” rolüm vardı. Az süre alıp, Galatasaray’ın ihtiyacı olduğu anlarda skor katkısı sağlamam bekleniyordu. Bu beklentinin yanısıra Mauro Icardi’nin kendini iyi hissetmesi için ona destek olmam da gerekiyordu. Günümüz modern futbolunda birinci golcü olmak önemli, ben daha önce Galatasaray’da bu rolde görev aldım, ancak artık benim yaşımda bir oyuncu olduğunuzda ve eski gücünüze sahip olmadığınızda, saha dışında “ağabey” görevini yerine getirip Icardi gibi birinci golcülere daha iyi olmaları için her şekilde yardımcı olmanız gerekiyor. Gençlere yol göstermek, Icardi gibi yıldızlara yardımcı olmak.. ya da top atmayan, grup içinde sorun çıkaran isimlerle gidip konuşmanız gerekiyor vs. Bir noktada takım ve antrenör arasında bir köprü rolünüz oluyor. Icardi’nin PSG’de göremediği sevgiyi hissetmeye ihtiyacı vardı. Türkler de koca yürekli, duygusal insanlar oldukları için Icardi’ye hak ettiği sevgiyi verdiler. Icardi de haliyle bugün büyük fark yaratıyor, nihayetinde Icardi gibi bir oyuncuya gol atmayı öğretecek değiliz.

Türkler çok duygusal insanlar. Siz onlara bir adım giderseniz onlar size iki adım geliyorlar. Türkiye’de Gomis adında çocuk, kedi, köpek görmek mümkündü. İsmimi dövme yaptıran, fotoğrafımı arabasının camına yapıştıran.. baştan aşağı Türkiye tarifi diyebilirim. Bir keresinde Türkiye’de bir ırkçılık olayına maruz kaldım. Sonraki maç tüm Galatasaray taraftarı Gomis maskeleriyle maça geldi. Ne kadar mükemmel bir toplum olduklarını ve yanımda olduklarını göstermek için yapmışlardı bunu. Bir şey itiraf etmem gerekirse, saha içinde duygularıma yenik düştüğüm nadir anlardan biridir bu. Yaşadığım duygu yoğunluğunun tarifi yoktu. Koca bir stat Gomis maskeleriyle ismimi bağırıyordu. O maç sahada sıfırdım. O kadar duygulandım ki, oynayamadım. O maçta ya gol atmadım ya da maç sonu bir penaltı golü kaydettim ama oynayamadım. Duygusal açıdan beni paramparça etmişlerdi. Türkiye ve Suudi Arabistan’da yaşadıklarımı bir gün her futbolcunun yaşamasını diliyorum

Fransa’da çok büyük takımlarda forma giyme şansına sahip oldum. Saint-Etienne, Marsilya, Lyon… doğrusu futbol tutkusunu derinden hissettiğim takımlardı, o takımlardan sonra Galatasaray’a gitmek büyülü bir histi. Türkiye Ligi elbette Fransa Ligi seviyesinde bir lig değil. Ancak oynadığım tüm liglerle ilgili Türkiye, Suudi Arabistan, Japonya fark etmez, şunu söyleyebilirim her ligin kendine özgü özellikleri var. Her lige saygı duymak gerekiyor. Lionel Messi, Ligue1’e geldiğinde ligi alt üst edeceğini düşünüyordu herkes ama öyle olmadı ve Fransa’da zorlandı. Biz Fransız sisteminin vermiş olduğu eğitim sayesinde tüm liglere, tüm sistemlere daha kolay uyum sağlayabiliyoruz. Bireysel anlamda da kendi etrafıma bir ekip kurdum daha yukarıya çekmek için kendimi.”


Hiç yorum yok: