25 Ekim 2009 Pazar

Abdulkerim Show...

Yenilsen de yensen de programının bugünkü konuğu Abdülkerim Durmaz'dı.80'li yıllarda Fenerbahçe'de oynayan eski futbolcu.Resmen stand up show yaptı,son zamanlarda bu kadar gülmemiştim.TV de niye hiç görünmediğini sordular,futbolun o yönünü sevmediğini ne Aykut kadar golüm var ne de Rıza kadar muz orta yaptım,TV ye çıkıp ne anlatacağım demeye getirdi lafı.Zamanında Radikal'de onunla yapılan söyleşiden bazı bölümler...

Peki, bugünkü futbolun kalitesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

'Şimdi ben oynasaydım başka türlü olurdum' diyor musunuz? Açık konuşmak gerekirse bir tek maddi açıdan 'Keşke şu anda futbol oynasaydım' diye düşünüyorum. Yoksa futbolu 'aman aman' oynamak istediğimden değil. Şimdi bir transferle insan torunlarının geleceğini bile kurtarabilir. Tabii ben üst düzey futbolculardan bahsediyorum. Büyük takımların içinde bile sadece bir kısım oyuncu iyi para kazanır. Biz de o zamanlar üst düzey oynayan oyunculardık. Gerçekten iyi para kazanıyorduk, ama böyle değil. Mesela ben Fenerbahçe'de ikinci senemde iç transfer yapıyordum, anlaştığım para 50 milyondu. 1986 yılında Türkiye'de iç transfer için en büyük rakamdı. Büyük Şenol (Çorlu) ve ben 50 milyona kulübümüzde kalmıştık. Şimdi benim Şişli'de oturduğum bir daire var. O paranın yarısından çoğuyla onu aldım, geri kalanını da gece hayatında falan yedim. Yemeseydim Şişli'de ikinci bir daireyi bile alamıyordum. Belki Karagümrük'te bir daire daha alabilirdim. Yani topu topu 2 daire parasıydı. Şimdi ben Fenerbahçe'de top oynasam herhalde Karagümrük semtini satın alırım!

İngiltere maçını sormak istiyorum bir de. Wembley'e ilk ayak basan Türk oyuncu olabilmek için otobüsten arkadaşlarınızla sahaya kadar yarıştığınız anlatılıyor...

O bir espriydi. Güzeldi, aradan 20 yıl geçti, hâlâ anlatılıyor. Ben böyle çocukluğumdan beri espri yapmayı, futbolcu terimiyle söylersek 'b.k atmayı' severim. Orada yaptığım da bir espriydi. Milli Takım, tarihinde ilk kez Wembley'de maç oynayacaktı. Düşün, kısmet bize nasip olmuş. Maçtan bir gün önceki ter idmanına giden otobüsten atlayıp sahaya doğru koştum. 'Aya ilk ayak basan adam tarihe geçti, Wembley'e ilk ayak basan Türk olarak da ben tarihe geçtim' dedim. O zamanlar Milli Takım hocası Coşkun Özarı'ydı. Onun çok hoşuna gitti. Bunu da, daha sonraki İngiltere maçları öncesi Coşkun ağabey anlatmıştı.

Şu Lineker olayı neydi? O maçta Lineker'ı tutma görevi sizindi.

İngiltere-Türkiye maçı Lineker'ın ilk milli maçıydı. Sonra dünyanın en büyük golcülerinden biri oldu. O zaman 18 yaşlarındaydı. Savunmada Raşit Çetiner'le birlikte çift stoper oynuyorduk. Coşkun ağabey maçtan bir gün önce bizi çağırdı. İngiltere'nin iki forvet oyuncusunu tutmamızı söyledi. Biri Hateley ki, o zaman çok ünlüydü. Raşit ağabey zaten stoper oynayan bir futbolcu, ben stoper değilim ama. Takımımda libero oynayan bir futbolcuydum. Adam markajı falan pek yapmadım, yapamazdım da zaten. Bursalı Sedat da, o zaman Milli Takım kaptanıydı, libero oynayacaktı. 'Lineker denen genç bir çocuk var, onu hiç bilmiyoruz, yarın da zaten ilk defa oynayacak, onu sana vereyim, sen onunla baş edersin' dedi Coşkun ağabey. Meğerse adam sonradan dünyanın en büyük golcüsü olacakmış, ne bileyim. Çıktık, 5-0 kaybettik, gollerin üçünü o attı. Ben de iyi tutmuşum demek ki! Ondan sonra adam dünyanın en büyük golcüsü oldu.

Maç içerisinde "Lineker'ı gördünüz mü" diye sorduğunuz anlatılır hep. Bu hikâyenin aslı neydi?
Olayları hayal meyal hatırlıyorum. Maç içerisinde dağılmıştık, baskı altındaydık. Ha bire gol yiyoruz, bir de benim tuttuğum adam atıyor. Onu tutmak için mücadele veriyorum, o ara yoruldum herhalde. Kornerde adam paylaşıyoruz, ben artık kimseye bakmıyorum, takılmışım Lineker'ın peşine. Zaten adam adama oynadığım için beni başka hiçbir şey ilgilendirmiyor. Kornerde ceza sahası içerisinde karambol oluştu. Ben bunu o ara kaybettim. Daha doğrusu markajımdan kurtuldu. Orada Raşit ağabeyle karşılaşmışız, ona sormuşum. Bana bunu maç sonrası anlatıyorlar. Raşit ağabeye sormuşum 'Ya, Lineker'ı gördünüz mü, nerede bu herif?' diye, o da 'Arkalara gitti' demiş. Böyle olmuşsa eğer gerçekten komik. Maç bitti, forma değiştireceğiz, ben de maç içerisinde Lineker'a giderek 'Formamızı değiştirelim' dedim. Adam maçtan sonra gündeme geldi, bütün kameralar adamın başına toplandı. Adamı şöhret yaptım bir yerde. Ben onu iyi tutsam, gol atamasa kameralar ona gider miydi? O da bana 'Bekle, röportaj yapıyorum, formayı sonra alırsın' dedi. Soyunma odasına gittim. Arkadaşlara 'Görüyor musunuz, herifi dünya futboluna kazandırdım, bana bekle diyor' dedim. O maçtan sonra adam dünya kupalarında, Avrupa kupalarında gol attı, ismi duyuldukça Fenerbahçe'de arkadaşlar 'Seninki gene Arjantin'e atmış' diye bana takılıyorlardı. O gün ben iyi oynasam belki de adamın futbol dünyasında böyle bir yeri olmayacaktı. Boş adam değil, ama hayırsız.

Hiç yorum yok: