6 Ağustos 2009 Perşembe

Cevad Prekazi # 8

Sizi de futbolculuk günlerinizde "koşmuyor" diye eleştiriyorlardı...
"Ne koşacağım, top koşuyor, gidiyor. hırslı top, benim şut gol olur..."
- Siz, bir de topun canlı olduğuna inanıyorsunuz değil mi?
"Elbette. top canlıdır, canı isterse gol olur!.. Seversin o topu... Kadın gibi... Biz de ‘lopta’ futbol topu demek. Bayan ismidir esasında Lopta... Eşine davrandığın gibi sevgiyle ve nazik davranacaksın topa, seveceksin, okşayacaksın... Eğer kötü davranırsan o da sana sırtını döner... Belki de başkasına gider!.. "
**************
"Nüfus kağıdını taşıdığım, doğup büyüdüğüm ülkem şimdi yok"Askerliğimi yaptığım topraklar Hırvatistan'da kaldı. Hajduk Split'te oynadığım yerler şimdi Hırvatistan toprakları oldu. 40 yıl ülkemdi, şimdi pasaportla gidebiliyorum o topraklara. Gitmiyorum, uzun vize kuyruklarında bekleyemem. Yurtdışına gideceksem geliyorum Türkiye'ye!
***************
- Yıllarca göğsünde ay-yıldız ile galatasaray formasını taşıyan cevat prekazi'nin hayatında sarı-kırmızılı kulübün yeri nedir?
"Annem, babam, eşim ve sonra galatasaray!.. futbola başladığım Belgrad'dan sonra sırf Galatasaray'da değil millet olarak Türkiye'nin ve Türklerin hayatımda ayrı bir yeri var. en güzel yıllarımı Türkiye'de geçirdim. Galatasaray'ın uzun süre şampiyon olamayışı, Simoviç ve benim bulunduğum dönemde sona erdi. Eskiden beri Türkiye'de en geniş taraftar kitlesine sahip takımın Galatasaray olduğunu bilirdik. ama o yıllarda Galatasaray'ın modası başladı... Galatasaraylı yıllar öyle başladı, inşallah uzun yıllar devam edecek...
" - Derwall, simoviç ve sizin de bulunduğunuz kadro, galatasaray ve türk futbolu için adeta bir milat oldu. bunun içinde olmak nasıl bir duygu?..
"1986-87'ye dönersem, benim işim futbol. Ben Türkiye'ye işimi yapmaya gelmiştim, profesyoneldim. Ama Türkiye'de profesyonel sporcu çok az. Jupp derwall ile Türk futbolunda kıpırdanmalar başlamıştı. Derwall'in gelişi büyük bir girişimdi o zaman için. Simoviç ve ben ilk adımları hep birlikte attık. Galatasaray'ın, Türk futbolunun bu yıllara gelişinin kapılarını bizler açtık. İnsanlar bizi sever ya da sevmez ama bu bir gerçek ve tarihteki yerini aldı. Açarsın ansiklopediyi o tarih oradadır..."
- Futbolculuk hayatınızda istediğiniz her şeyi yapabildiniz mi?
"Her şeyi yaptım. üzüldüğüm bir şey yok. 1988'de Almanya'da Bayern Münih, Ajax, Dinamo Kiev'in de yer aldığı turnuvada 'en iyi futbolcu' seçildim. Cruyff beni Ajax'a götürmek istedi. hatta, 'başka bir pasaport taşımayı kabul eder misin' diye sordu. 'Evet' dedim. Bana 10 gün sonra İstanbul'a telefon açtı. ‘Üzgünüm, olmadı’ dedi. 5-6 ay sonra da Barcelona'ya gitti."
- Futbolda şansa inanıyor musunuz?
"Bu olay benim için bir şanstı. herkesin şansa ihtiyacı var. sadece futbolda değil."
- Mustafa Denizli ile sorun neydi peki?
"Fair play olmalıydı. onu yapamadı... Mustafa hoca ile devamlı beraberdik. Hocamızdı, neler neler konuştuk, paylaştık. Centilmen değil, insan çıkmadı benim için!.. O yıllarda yaşanan olaylarda payı çok büyüktü. Yıllarca selam dahi vermedim. 2000 yılında Fenerbahçe teknik direktörü olduğunda beni gece 12:00'de aradı. ‘Neredesin, küçük kardeşim’ deyince, ben öylece kaldım, kapatacaktım, ‘Fenerbahçe Başkanı yanımda’ deyince durakladım. Fenerbahçe bana bir şey yapmadı ki!.. Başkanla birlikte Partizan'da oynayan Kezman, Sasa İliç ve İviç için tercümanlık yaptım."
- Barıştınız mı yani?
"Mustafa Denizli benim için bir tanıdık, öyle bakıyorum. Kırgınlık yok bende,ben insanları ayırıyorum. İyi ve kötü... O, iyiler arasına giremedi. Kesinlikle...
- Görüştüğünüz eski takım arkadaşlarınız var mı?
"İstanbul büyük bir şehir. Herkesin hayatı var. Buraya gelince otomobilim yok. Her istediğim yere gidemiyorum. Ama eski takım arkadaşım Muhammed ile görüşürüz. çok seviyorum, çok temiz insan. Geçen gün Ali Şen ile yemek yedik. Yurdaşen Karahasan ile de görüşürüz. Bu kez onu da arayamadım."
- Genç futbolcu adaylarına ne tavsiyelerde bulunursunuz?
"Umarım çok iyi hocaların ellerinde yetişirler. İyi ve onlara severek futbol öğretecek hocaların ellerinde yetişmeleri hayatlarını şekillendirecek çünkü."
- Sizin futbolculuk döneminizle bugünkü şartları kıyaslar mısınız?
"Bizim zamanımızda çim saha çok azdı. Toprak sahalarda çalışıyorduk. Para bu kadar bol değildi ama, Bizler daha iyi futbolcuyduk... Şimdi futbol fabrika oldu. Amerikalıların dediği gibi, 'Business' oldu artık futbol... Futbol, eşittir para..."

1 yorum:

tahtabacak dedi ki...

Gectigimiz ay Belgrad'a gitmistim is icin ve sehri gezmeye basladigimda takside sofor ile tarzanca sohbete koyulduk. Muhabbet Prekazi'ye geldi.
Belgrad'da kucuk bir kulup icin calisiyormus sanirim bu gunlerde. Partizan'da da calismis bi ara yonetici olarak ama bugunku 'business' cilarla arasi iyi olmadigi icin artik orada degilmis sanirim. Taksici amcanin bol aksanli, az kelimeli ingilizcesiyle anlayabildigim buydu... Oradan eski unlu bir futbolcunun pub'ina gittik birlikte. Prekazi'yi taniyormus. Belki telefon numarasini buluruz umuduyla. Gerci bulsak ne olacakti ama bizimki umut iste. Cocuklugumun Supermen'i ile tanismak... Oradan da bir sey cikmayinca Partizan kulubune gittim belki yardimci olurlar diye ama nafile... Kisa hikaye bu kadar...
31 yasina gelmis bir adam bunlari niye yapar... tam emin degilim.. Sanirim kendisine hayatinin en mutlu zamanlarindan bazilarini yasamasini saglayan insani tanimak ve dinleyebilmek istegi....