1 Eylül 2009 Salı

Rijkaard'a TamSaha Pres...

Galatasaray’a gelişinizi konuşalım. Nasıl ikna oldunuz?
“Aslında tesadüfün de payı var bunda. Çünkü beklenenden kolay oldu. Bildiğiniz gibi ben bir süredir çalışmıyordum ve açıkçası bir süre çalışmak da istemedim. Bu yüzden gelen bütün teklifleri geri çeviriyordum. Galatasaray bana ulaştığında hiçbir takımla görüşmemiştim ve tekliflere açık olduğumu yeni yeni hissetmeye başlamıştım. Birkaç teklif daha vardı ama Galatasaray’la görüştüm. Önce anlaştık gibi oldu, sonra olmadı. Sonra birden yeniden orta yolu bulduk. İyi bir teklif sunmuşlardı ve ben de Türkiye’de çalışma tecrübesini görmek istiyordum. Türkiye’de pek çok yabancı teknik adamın çalıştığını biliyordum. Bu zorluk beni cezp etti. Türkiye’de başarılı olmanın kolay olmadığını da biliyordum ve bu rekabetçi ortam beni çekiyordu. Eğer ciddi anlamda bir rekabet yoksa o lig iyi değildir. Türkiye bu açıdan gayet tatmin edici. Motive olmak, yeni bir şeyler başarmak için iyi bir başlangıç yeri.”
Galatasaray’ın kadro yapısını nasıl buluyorsunuz? Sizin kafanızdaki organizasyona uygun bir takım mı bu?
“Daha yolun başındayız. Bir şey söylemek için erken. Her yeni teknik direktör ilk geldiği zaman bazı değişiklikler yapar. Sorun oyuncuların bu değişikliklere ve taleplere vereceği tepkidir. Görünen o ki, şu anda bizim ne yapmak istediğimizi oyuncularımız anlıyor. Bu da iyi bir başlangıç demek. Her antrenman sonrası daha güçlü ve daha uyumlu bir kadro olmaya başladığımızı düşünüyorum. Takım algımız da yavaş yavaş oturuyor. Sahada nasıl organize olacağımız yavaş yavaş şekilleniyor. Bu süreci ne kadar çabuk tamamlarsak o kadar az enerji harcarız ve o kadar kolay sonuç alırız. Şu ana dek takımdaki oyun anlayışı ve isteklilikten memnunum.”
- Bugüne kadar hep takım oyununu bireyselliğin önüne koydunuz. Verdiğiniz tüm röportajlarda aynı vurgu var. Yıldızlardan ziyade takım oyununu öne çıkarıyorsunuz. Hatta yılın futbolcusu gibi ödüllere de karşısınız. Onun yerine en iyi defans en iyi orta saha, en iyi atak hattı gibi ödülleri tercih ediyorsunuz. Oysa biz Türkiye’de yıldızları severiz. Siz takım uyumundan bahsediyorsunuz, biz Keita’ları, Arda’ları parlatmaya çalışıyoruz. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
“Bu oyunu seven herkes gibi ben de yıldızları severim. Çünkü oyunda fark yaratanlar onlardır. Bununla ilgili hiçbir problemim olmaz. Tersine iyi oyuncuları herkes gibi ben de severim. Ama şöyle bir anlayışa sahibim. Futbolda oyuncular arasında eşitlik vardır. Birinin katkısını diğerinin çok üstüne çıkartmak doğru değildir. Eğer takımda herkes yapması gerekeni iyi yaparsa, yıldızlar da daha rahat öne çıkar. Eğer takım organize bir şekilde hücum ederse yıldızlar kendini daha rahat gösterir. Eğer takım oyunu aksarsa yıldızlar da tökezler. Yıldızı takım parlatır. Umarım biz de takım olarak iyi performans gösteririz ve yıldızlarımızı öne çıkarmayı başarırız. İyi futbol göstermek için iyi takım olmanız şart. Herkesin kendine oynadığı bir takım başarısızlığa mahkûmdur.”
- Yine de ben size Arda’yı sormak istiyorum. Türkiye’de herkesin gözdesi o. Türk futbolunun geleceği gözüyle bakılıyor. Bu yüzden kulüp de ona kaptanlık pazubandını verdi. Arda’nın bu şekilde öne çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Bir oyuncu iyiyse iyidir. Bu gerçeği değiştiremezsiniz. Ama iyi oyuncu olmak aslında güçlü olmak da demektir. Size yönelik ilgiyle, üzerinizdeki baskıyla baş edebilmek demektir. Ne kadar yetenekli olursanız olun, şöhretle baş edemiyorsanız gerisi gelmez. İnsanların Arda’dan bahsetmesinden daha doğal bir şey olamaz. Çünkü o gerçekten müthiş bir oyuncu. Ama daha çok genç ve bence çok daha iyi olabilir. Bunun başarmak için ne kadar övgü alırsa alsın alçakgönüllü olmaya devam etmeli ve çok daha fazla çalışmalı. Bu hayatı normalleştirmenin en iyi yolu budur. Arkadaşlarıyla uyumlu olmaya devam etmek, sahada iyi pozisyon almak ve takımın bir parçası olmak…”
- Genelde çok yönlü oyuncuları daha çok seviyorsunuz. Birkaç pozisyonda birden oynamak, dönerek oynamak sizin oyun planınızın bir parçası. Zaten vakti zamanında siz de birkaç pozisyonda birden oynardınız. Galatasaray’da da böyle oyuncular mı öne çıkacak?
“Hayır, bu şart değil. Tabii ki birkaç pozisyonda oynayan oyuncular takım içinde farklı varyasyonlar yaratma şansı veriyor. Ama bazı oyuncular mevkii değişince çok olumsuz tepkiler de verebiliyor. Bu yüzden böyle bir şart koymak anlamsız. Burada takımın ihtiyaçları belirleyicidir.”

Hiç yorum yok: