19 Mayıs 2010 Çarşamba

Başarısızlıktan Keyif Duymak...

Tüm Türkiye Fenerbahçe ile dalga geçiyor...Açıkcası kimseyi GS-BJK başarısızlığı bu kadar keyiflendirmiyor.Fenerbahçelilerin herkes bizi kıskanıyor,stadımız çok güzel vb. tuhaf düşünceleri konuya açıklık getirmiyor.Başkanı,oyuncusu bu kadar antipatik olan takımın çoğunluk tarafından nefret edilmesi doğal aslında.Ben yakın zamanda 15 senelik arkadaşımla sadece bu adamların çirkefliği yüzünden kırgınlık yaşadım ve hala görüşmüyoruz ne kadar saçma değil mi? Bugüne kadar ben dahil kimse Alex'e,Gökhan Gönül'e,Semih'e,Guiza'ya,Özer'e nefret duymadık ya da küfür etmedik.Eğer Emre-Lugano-Bilica-Volkan-Aziz Yıldırım ile problemi varsa insanların dönüp aynaya bakacaklar niye herkes bizim başarısızlığımızdan bu kadar keyif alıyor diye.Bütün sorunun cevabı burada yatıyor aslında...
Ekşi Beşiktaş bloğunda yazan Shelbly tüm düşüncelerimi yazıya dökmüş,herkesin duygularına tercüman olmuş...
''Hayatın belirli aşamalarında insan "etik" ile "arzu" arasında seçim yapmak zorunda kalır. Kopya çekmek-çekmemek, yerde bulduğu parayı cebe atmak-atmamak gibi durumlardan bahsediyorum mesela. Bir an etrafınızdaki bütün olayların akışı durur, sadece siz ve üzerine düşündüğünüz obje kalır.
Bursaspor bize iki gol atınca "Fener maçına döneyim, heyecan olur" diye düşündüm. O ana kadar da bilmiyordum Fenerbahçe'nin şampiyon olmasının bana ne kadar batıp batmayacağını. Olayı yaşayana kadar tüm hisler teoride kalıyor, ki o yüzden maç post'undaki tartışmaya da müdahil olmadım, zira bilmediğim şey hakkında konuşmam. Ama sonuçta kendimi bildim bileli, Beşiktaş'ın dahil olmadığı bir şampiyonluk yarışında hiç taraf tutmamışım, bir tercih yapmamışım. Garip geliyordu o yüzden Bursaspor'u Fenerbahçe'ye tercih etmek.
İşte o an geldiğinde (gavurlar buna moment of truth derler), yani Kadıköy'de Fenerbahçeli taraftarların tribünde sevindiğini görünce içimi hüzün kapladı. "Ulan" dedim, "gol attığımıza üzülüyorum galiba, yuh."
Ve abartmıyorum, o "hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti" denilen anı yaşadım www.canliskor.com'dan skoru kontrol edene kadar. Sırasıyla aktarıyorum o şeritleri:
Aziz Yıldırım'ın "3 sene şampiyon olacağız" sözü - Topuz olayı - Aziz Yıldırım'ın "hakemler hakkında konuşmayacağız" deyip ilk bu sözü bozan olması - Takip edilmeyen hakem odası iddiaları - Volkan'ın kıçıyla tuttuğu top - Bilica'nın kazdığı çukur - Emre'nin görmek bilmediği sarı kart - Kadıköy'de yediğimiz dayak - Köpek resimli balonlar - Baroni'nin geçen haftaki gol sevinci...
Gider bu. Ve bu 20 saniyelik "Ulaaan"dan sonra canliskor'a baktım. Bitti Bursaspor 2 - 1 Beşiktaş yazıyordu. O an tahmin edemiyordum tabii bir kaç saniye içinde bir film noir sahnesine şahit olacağımızı.
Fenerliler sahaya atladılar, timsah yürüyüşleri yaptılar, futbolcuları omuzlara aldılar. O futbolcular omuzlardan yerlere çalındı saniyeler içinde. O elit, o tertemiz, o modern tribün mensupları birden canavara dönüştüler. Stadı yaktılar, canlı yayın arabalarına, Kartal Yuvası dükkanlarına saldırdılar. Bütün bu ironi festivaline şiddet ve nefret bulaştırmak için ellerinden geleni de yaptılar. İç yağları daha da eridi tabii bunları görünce.
Jessie bir ara bahsetmişti nefret imparatorluğudan, işte o imparatorluğun surlarının yıkıldığı gün bugün. STV'deki kolpa dini temalı dizilerin gerçek çıktığı gün bugün. Güçlünün kazanmadığı, Yeşilçam filmlerinin tadını tekrar yaşadığımız gün bugün.
Bütün sene boyunca her hakem kararından sonra hakemin üzerine mahallenin kabadayısı tadında yürüyen adamlar, o yüzden bir gol yediler ve şampiyonluktan oldular bugün.
İşte ben bu yüzden, hayatımda ilk defa, Türkcell Süper Lig'de Beşiktaş harici bir takımın şampiyonluğuna sevindim. Ve sanırım etik ile arzu arasında, arzu tercihini yapmış olmaktan da zerre rahatsızlık duymuyorum.''

1 yorum:

onur dedi ki...

Nasıl bir Barca taraftarı RM'in, bir MU taraftarı Chelsea'nin şampiyon olmasını istemez ise bir BJK, bir GS taraftarı da istemez FB'nin şampiyon olmasını. Ya da tam tersi. Tüm dünyada normal taraftar davranışıdır bu. Bu yüzden FB'lilerin şartlı refleks olarak "siz bizi çekemiyorsunuz" serzenişlerine kulak asmamak lazım. Ancak "siz şerefsizsiniz, hep ayrı renk tutarsınız, biz sadece sarı-lacivert" yaklaşımları daha da antipati yaratıyor, farkında değiller!

Ayrıca o sahte şampiyonluk kutlamaları olmasa idi güler geçerdik ama o kadar hödüklüğün üstüne müsaade edin de geçelim dalgamızı değil mi? Bize olsaydı aynısı 3 ay yazardı gazeteler...

Valla ben şahsen onları sinirlendirmekten zevk alıyorum yoksa başka birşey değil. Kabullenebilseler uzatmayacağız ama ona da idrakları yetmiyor??