11 Temmuz 2008 Cuma

En Büyük Olmak !

En büyük olmak !

Biri ‘’Üç büyük yok,tek büyük var’’ der,diğeri ‘’Bu alemde 2 büyük var Beşiktaş ve 70 lik rakı der,öteki ‘’Bir gün herkes Fenerbahçe’li olacak der bu ülkede …Türkiye’de üç büyükler sezon öncesi ne yaparlarsa yapsınlar lige kafadan %33 şampiyonluk şansı ile başlıyorlar bu topraklarda.Herşeyi fazlaca pop kültürü ile yaşayan insanımız en kıymetli kazanılmış şampiyonluğu bile 10 gün bilemedin 1 ay içinde tüketiyor.Rakibe saygının minimuma indiği son 10-15 yılda taraftar,yönetici,futbolcu ayrımı yapmaksızın herkes birbirinin kuyusunu kazıyormuş gibi bir ortamdayız.Futbolumuz bu anlayış ile ne kadar gelişebilir.Hırvatistan’ın eleyip yarı final oynamak başarı elbette ama anlatmak istediğim daha genel bir tablo.Amatörden Süper ligte şampiyon olan Galatasaray’a kadar tüm futbol ailesinin genel problemleri var.Rakip takımın başarısızlığı artık neredeyse kendi takımımızın başarısından daha fazla mutlu eder hale geldi bizi…Bu futbol için sağlıklı bir ruh hali değil.Örneğin Fenerbahçe’nin Manisaspor’a yenilmesi,Galatasaray’ın Ankaragücü’nü yenmesinden daha çok keyif veriyorsa bana ortada bir sorun var demektir.Bir yandan futbolumuzu nefret ile büyütmeye çalışıyoruz diğer yandan rekabeti koşulsuz körüklüyoruz.Ekonomideki marjinal fayda-toplam fayda durumu gibi…Belki o an için kazanan takım, taraftar sayısını biraz arttırıyor,stadı biraz daha fazla doluyor,forması biraz daha fazla satıyor ama işin genelinde futbol kaybediyor.Futbolu seven kadar sevmeyen sayısı artıyor.Futbolu yönetenlerin bunu sorgulaması ve çözüm önerileri getirmesi gerekiyor.Premier lig ya da NBA gibi üst düzey liglerde ligin toplam değeri ve kalitesi nasıl kurallar ile korunuyorsa bizim de bu yönde çalışmalar yapmamız gerekiyor.Örneğin NBA de bir koç yada takım yöneticisi hakemler hakkında ‘’Aslında hakemler hakkında konuşmam ama’’diye başlayıp kafasına göre demeç veremiyor basına,yaparsa bedeli çok ağır ödüyor zaten.Bizim ülkemizde hiçbir şey olamayıp baba parası ile kulüp yöneticisi olanlar senelerini hakemliğe vermiş bir hakemin maçtaki yanlış kararı sonucu çıkıp kafasına göre konuşabiliyor.Saçma sapan hak mahrumiyeti cezası vermek yerine 50 bin ya da 100 bin Ytl para cezası verilse bir daha daha dikkatli konuşur gibi geliyor bana. Futbol artık endüstri oldu deniyor…Doğrudur ancak endüstride sen büyüyorsan rakiplerinde büyümesi gerekir.Koç Holding büyüdüğü için Sabancı holdingte büyüdü örneğin.Futbolun ayrı dinamikleri var kabul ediyorum,Örneğin bir Fenerbahçe maçı öncesi Alex ya da Semih sakatlığı sebebi ile oynamıyorsa Galatasaray taraftarı olarak ‘’Bu oyuncuları izleyemiyeceğim için futbolsever olarak üzgünüm’’ diye düşünmem,durumdan yararlanmak isterim o ayrı.Ancak artık olay zıvanadan çıktı,insanlar sadece başka takımı tutuyor diye karşısındaki insana küfretmeyi bıraktı bıçaklayıp öldürmeye başladı.Futbolun bir endüstri olduğunu hepimiz kabul ettik.Şirket gibi kulüp yönetiliyor,buna da tamam.Ama bu otomotiv ya da turizm gibi bir endüstri değil yani müşteri memnuniyeti,kalite,fiyat gibi kriterler yok kulüp ile taraftar arasında.Ürün ne kadar kötü olursa olsun ‘’müşterinizi’’rakibe kaptırma riskinin olmadığı bir pazar bu. Bir otomobil şirketinde ya da bir otelde yönetici olmak ile bir spor kulübünde yönetici olmak aynı şey değil.Galatasaray’ın bu mantık çerçevesinde ilk rakibi Fenerbahçe ya da Beşiktaş değil kendisidir.Galatasaray kötü yönetilirse hiçbir taraftarı ondan vazgeçip Fenerbahçe taraftarı olmaz bu bağlamda.Ya da bir Fenerbahçe taraftarı bu sene takımın forması güzel değil ben gidip Galatasaray forması alayım diye düşünmez.
Kimi transfer edersen et,takımı sahada hangi taktikle oynatırsan oynat bu endüstri içinde yediğin pastadan alacağın dilim ya bir eksik ya bir fazla olur.Birkaç bin kombine bilet ya da birkaç bin forma fazla satarsın o kadar.Bu açıdan değerlendirirsek pastadan aldığın dilimi büyütmek için rakibe saldırmak yerine pastayı nasıl büyütürüm diye düşünmek gerekiyor.Sahada rekabet eden takımlar saha dışında futbolumuzun gelişimi için ortak çaba gösterirlerse kazanan herkes olur.Kazan-kazan teoreminde olduğu gibi.Başka büyüğün olmadığı ortamda ben en büyük olsam ne olacak diye düşünmek gerekir sonuçta.

1 yorum:

tahtabacak dedi ki...

Lyon başkanı Aulas'ın ders gibi bir açıklaması vardı bu konuda. Fred'i satmaya niyetlenmişti ve PSG ile ingiltere'den bir takım istiyordu.
"Ben önceliği PSG'ye veririm. Fred gibi kaliteli bir futbolcunun Ligue 1'de kalması ligin değeri açısından daha faydalı olur" demişti. Bizde ise 'X' takımından başka takımda Türkiye'de top oynayamaz diye madde koyduruyorlar. İBB başkanı Gümüşdağ gibi bir AKP beslemesi 'sarışın küçük emrah' ın Kulüpler Birliği bşk. yardımcısı olduğu yerde böyle konuşmalara rastlamamak doğaldır sanırım.