26 Ekim 2011 Çarşamba

Slaven Bilic Röportajı...





* Kurada rakibinizin Türkiye olduğunu duyunca neler hissettiniz? İlk aklınıza ne geldi?

Açıkçası çok ama çok farklı duygular yaşadım. Rakiplerimiz Bosna Hersek, Estonya, Karadağ ve sizdiniz. Türkiye ile değil, kesinlikle Estonya ile eşleşmek istemiştim. Ancak dileğim kabul olmadı. Karadağ ve Estonya’dan biri ile oynamak, Bosna ve Türkiye ile karşılaşmaktan daha iyiydi. Sizin kesinlikle çok iyi bir takımınız, çok iyi oyuncularınız ve kaliteli bir hocanız var. Türkiye, duygularıyla hareket eden bir ülke. Her açıdan mükemmel bir kapışma olacak. Şimdiden oldukça heyecanlı olduğumu söyleyebilirim
Gerçekten Türkiye karşılaşmasına ‘intikam maçı’ olarak mı bakıyorsunuz. Böyle bir şey dediniz mi?

Benim ağzımdan asla ‘intikam’ kelimesi çıkmadı, çıkmaz da. Bu kelimeyi ben yaşamın içinde bile kullanmam. Biz futbol oynuyoruz ve bu oyunda intikam kelimesi geçmez. Sadece dediğim, bu eşleşmenin bizim için bir fırsat olduğuydu. Elbette Türkiye’ye karşı yapacağımız maçlar, diğerlerinden daha farklı olacaktır. 2008’deki çeyrek finali ne ben ne de oyuncularım unutabildi.
Bizimle oynayacağınız maç öncesi sakat ya da başka sorunlarınız var mı?

Elemelerde en fazla gol (4) atan oyuncumuz Niko Kranjcar sakatlığı sebebiyle size karşı oynamayacak. Belki Corluka olmayabilir. Tabii oynama olasılığı da var. Bekleyip göreceğiz. Onun dışında bir sorunumuz şu an için yok. Eduardo’yu forvet hattında oynatmak istiyorum, ama kulübü Shakhtar’da yeteri kadar forma bulamıyor. Kilit oyuncumuz ise Modric olacak. Bunları rahat söyleyebiliyorum, çünkü herkesin bildiğini saklamaya gerek yok
Milli takımlarda yerli mi yoksa yabancı teknik adamlar mı daha fazla eleştiriliyor?

Kesinlikle yerliler daha fazla eleştiriliyor. Eğer iyi bir sonuç alamazsanız, herkes sizin üstünüze geliyor. Ancak yabancı hocaların durumu farklı. Onlar buna sadece bir iş olarak bakıyor. Yani Hiddink için bu sadece normal bir iş! Ama bana bakın. Yaşadığım ülkenin hocasıyım ve ülkeme karşı sorumluluklarım daha fazla. Diyelim maçı kaybettik. Bir sonraki gün sadece halk ve gazeteler değil; annem, babam ve kardeşim de beni eleştiriyor. Benim böyle bir durumdan etkilenmemem mümkün mü? Elbette hayır.

2008’de Hırvatistan’da ‘kahraman’ gibiydiniz. Şimdi ise üzerinizdeki baskı fazla ve insanlar sizi eleştiriyor...
Çünkü istediğimiz sonuçları alamadık. Daha önce de dedim ya; insanlar bizden herkesi yenmemizi bekliyor. Evet artık daha çok eleştiriliyorum, ama ben 2008’dekinden daha tecrübeli ve daha iyi bir hocayım. Böyle şeylere çok takılmıyorum. Sakatlıklar bizim için hep sorun. Biz ufak, siz ise 70 milyonluk bir ülkesiniz. Türkiye’de biri sakatlanınca, kim olursa olsun bir alternatifi var. Biz de Luka Modric sakatlanınca, yerine oynatacak adamım yok!
Sizdeki olanaklara sahip değiliz
A Milli Takımımız’ın oyuncuları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir. Kimleri beğeniyorsunuz?

Gayet iyiler. (Bu soruyu sorduğum sırada kağıda muhtemel 11’imizi de yazdım. Bilic beni adeta bir öğrenci gibi dinledi ve sürekli soru sordu!) Arda Turan, Hamit Altıntop, Emre Belözoğlu, Burak Yılmaz ve Selçuk İnan dikkatimi çeken isimler. Topun kendilerinde olmasını istiyorlar. Arda topu alınca kendinden geçiyor, mutluluktan adeta havalara uçuyor. Burak patlayıcı, güçlü ve kafa toplarında etkili bir forvet. Ligde 9 gol attı ve geçenlerde de hat-trick yaptı. Hakan Balta da çok sağlam ve aynı zamanda hava topu etkinliği var. Gökhan Gönül adeta Brezilyalı Cafu’yu andırıyor. Kendi alanının hem savunmasında hem de hücumunda çok tehlikeli. Mehmet Ekici, Nuri Şahin, Sabri ve Mehmet Topal da iyi. Ama Servet Çetin’e ayrı bir parantez açıyorum. Servet benim için Rambo. Çok zor sakatlanan adeta demir gibi bir adam. Tam bir karakter oyuncusu ve yüreğini ortaya koyuyor. Rekabetin yüksek olduğu Play-Off maçları için kesinlikle ihtiyaç duyulacak bir isim .

Fanatik Gazetesinde yayınlanan röportaj.

Hiç yorum yok: