27 Temmuz 2010 Salı

''Sadece Yetenek Yetmez''

Bizim ülkemizde ciddi bir yeteneğe tapınma kültürü var. “Çok yetenekli” en büyük iltifatlarımızdan biri. Ülke, çok yetenekliyken şu ya da bu sebeple ‘olamamış’ insandan geçilmiyor. Bunların birçoğu yeteneği olan işi yapmakta iken olamamış üstelik. Çünkü yeteneğin ‘yettiğini’ düşünmüşler.Sporcu olabilmek için yetenek gerekebilir ama asıl şart olan o değildir. Yetenek size hızlı bir başlangıç, daha hızlı bir ilerleme sağlar. Ama devamını getirmek için daha fazlasına ihtiyacınız vardır. Çalışmak, istikrar, disiplin en az yetenek kadar önemlidir.Çalışmaya övgü gerekSalt yeteneği övdüğünüzde, elinize tek geçecek olan ‘yetenekli’ olanın kendini diğerlerinden üstün görmeye başlamasıdır. Diğerlerinin çabalayarak yaptığını, kendisi ilk denemede yapabildiği için ayrıcalıklı hissetmeye başlar. Ama iş daha zor hareketlere geldiğinde, yani onun da çalışması gerektiğinde bu defa yapmak istemeyecektir. Çünkü diğerleriyle aynı seviyede olmak istemez, ilk seferde başaramadığı hareketi yapmayı toptan reddedebilir bile. İşte bu yüzden çocuklarla çalışırken, yeteneği ya da zekayı değil çabayı övmelisiniz. Çocuk o yeteneğe nasıl sahip olduğunu bilmez ama çalışmayı ve çaba göstermeyi öğrenebilir. İşte bu yüzden spor sadece yeteneklilere özel bir şey olamaz. Hangi çocuğun uzun vadede daha disiplinli, daha istikrarlı, daha çalışkan olacağını attığı iki pasa, yaptığı bir boş alan koşusuna, kısacası ‘kumaşına’ bakarak anlayamazsınız.Bir ülkenin spor sistemini ‘yetenek’ üzerine kuramazsınız. Olmayan bir spor sistemini ‘harcanan yetenekler’ üzerinden eleştiremezsiniz. Günümüzde spor tamamen bir imkan işi. Bu ülkenin spor politikası ‘yeteneksizlerin de’ spor yapabileceği şekilde elden geçirilmeli, değiştirilmeli. Spor kültürü olan nesiller yetiştirmek istiyorsak, tribündeki taraftarın da akıtılan terin değerini bilen, kazanmak nedir, kaybetmek nedir, yaşayarak öğrenmiş kişiler olması şart...
Banu Yelkovan-Radikal

Hiç yorum yok: