18 Ekim 2013 Cuma

Milli Takım Yapılanması Üzerine...


Serdar Ali Çeliker çok doğru tespitlerle müthiş bir yazı yazmış...Arşivde bulunması gerekecek türden...

Son 3 yıldır defaatle yazıyordum. Diyordum ki "Türk'ün Türk'e propagandasına gerek yok. Bizim, sınıf atlatacak bir kadromuz yok."
Abdullah Avcı milli takımın başına geçtiğinde kendisine yönelik bir yazı yazmış ve "Elinde iyi oyuncu havuzun yok hocam, fazla iddialı hedefler koyma" demiştim. Avcı da kötü bir performans sergiledi kabul ama Fatih Terim döneminde görüldü ki hoca da bir yere kadar. Kendimizi kandırmayalım; bizim kaleciden başlayarak santrafora kadar ciddi kaliteli oyuncu sorunumuz var. Sadece orta sahanın ortasında pas yapabilecek-oyun kurabilecek isimlerde yeterli sayıda ‘kalite'ye sahibiz. Takımımızda skor üretecek isim sayısı 2. En büyük yıldızımız Arda da skoru düşük bir oyuncu. Madrid'de de öyle milli takımda da. 3 yıl sonra nihayet birçok ismin benimle aynı noktaya geldiğini görüyorum. Yani artık her başarısız sonuçta "Hoca kötü de ondan" demekten vazgeçmeliyiz. Malzememiz iyi değil.Tespit bu olduğuna göre tedavi de kendiliğinden ortaya çıkıyor: Oyuncu yetiştiremiyoruz. Daha kötüsü oyuncu yetiştirecek hoca da yetiştiremiyoruz. Türk futbolunun bana göre en büyük sorunu tekaüt futbolcu fazlalığıdır. 
Biz bu tekaüt futbolculara sadece iyi bir futbolculuk kariyerleri olduğu için; takımızın eski futbolcusu olduğu için; döneminde başarılar kazandığı için altyapıların başına geçirme hastalığından kurtulmazsak bir milim ilerleyemeyiz. 
Her futbolu bırakan tekaüt oyuncu hiçbir eğitim almadan tamamen başka bir iş olan antrenörlüğe direkt en kritik mevkiden başlarsa futbolumuz da gelişmez elbette.
Bugünlerde Fatih Terim'in tüm milli takımlardan sorumlu olacağı resmi imzayı atması bekleniyor. Bana göre bu da doğru bir yaklaşım değil. Kulüp takımları üniversitedir. Milli Takım ise yüksek lisans alanı. U-14 ilkokul; U-16 ortaokul; U-20 ise lise seviyesidir. Dolayısıyla bir eğitmenden hem yüksek lisans hem üniversite hem lise hem ortaokul hem de ilkokul hatta anaokulu öğretmeni olmasını bekleyemezsiniz. Eşyanın tabiatına ters. Ayrıca kurumsallığa da aykırı. Yarın Terim bıraksa onun atadığı altyapı hocaları da görevden ayrılacaktır. Her şey yeniden başa dönecektir.
Fatih Terim sadece U-21 ve A Milli Takım'dan sorumlu olmalıdır. Sadece o noktaya odaklanmalıdır. U-14'ten başlayarak tüm altyapı kategorilerinin başına ise bana göre Almanya'dan bir hoca getirilmelidir. Almanya altyapı sisteminin kuruculardan olması gereken bu hoca U-14; U-16 ve U-20 takımlarının başında bulunacak Türk antrenörlere 2-3 yıl eğitmenlik vermelidir. Böylece eğitici de gerçek bir eğitimden geçecektir. Ondan sonrası TFF'nin kurumsal yapısına bağlıdır. Alman eğitmenin tedrisatından geçen Türk hocaları da belli başarı kotalarını sağlamaları karşılığında uzun yıllar o görevlerde kalmalıdır. Hatta o pozisyondan emekli olmalıdır. Tabi bunun için iyi ücretler almalılar. Bu uygulamaya başlandığında karar verilecek tek şey Türk Milli Takımı'nın dizilişine-sistemine ve planlamasına karar vermektir ki bu iş için en doğru isim şu anda takımın başındadır. Ama Terim'in ya da başka bir ismin tek başına karar verici halini alması bir kişiye bağımlı bir model ortaya koyar ki ondan sonrası yine tufan olur. Ben TFF Başkanı olsam Terim'e sadece A takım ve U-21 sorumluluğunu verirdim. Alman altyapı sisteminin kurucularından birini 3 altyapı takımının başına geçirir ve 2-3 yıl sonra kendi belirleyeceği 3 Türk hocaya görevini devretmek üzere sözleşme imzalardım. Sonra ilerleyen yıllarda toplanan meyveleri gururla seyrederdim. 

Hiç yorum yok: