5 Şubat 2012 Pazar

Ne Dediyse Tersini Yaptı...

Bener Onar'dan arşivlerde olması gereken MAA yazısı...
''3 Temmuz'dan önce Türkiye'nin en başarılı iş adamı olarak gösteriliyordu, adı Fenerbahçe başkanlığı için geçiyordu. Mehmet Ali Aydınlar, kendi deyimiyle 'kucağında bulduğu bombayı' etkisiz hale getiremedi ve şike soruşturmasında Futbol Federasyonu başkanlığı koltuğuna veda etti olmalı! F.M.-->Mehmet Ali Aydınlar adını, Fenerbahçe'yi yakından takip edenler efsane başkanlardan Ali Şen döneminden bu yana biliyordu. Çalışkan bir yönetim kurulu üyesi olan Aydınlar, sadece futbola değil, kulübün diğer branşlarına da katkı veren iyi bir Fenerbahçeliydi. Aydınlar'ı Türkiye çapında 'trending topic' haline getiren spor voleybol oldu. Fenerbahçe'nin kadın takımına destek veren Aydınlar, Avrupa'yı ve dünyayı sallayan 'Sarı Melekler'in Charlie'si olarak herkesin takdirini kazandı. Mütevazı kişiliği sayesinde artık o Fenerbahçe'nin yeni başkanı olarak gösteriliyordu. 'FB Cumhuriyeti'nin tepesine geçme yolunda ilerleyen Aydınlar, hayatını değiştirecek bir karar alarak Futbol Federasyonu başkanlığına soyundu. İlginçtir, siyasi iradenin yanı sıra Göksel Gümüşdağ ve Mehmet Atalay gibi adaylardan hoşnut olmayan Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor cepheleri Aydınlar'a omuz verdi ve 'akil adam' olarak gösterilen yönetici artık Türk futbolunun bir numarasıydı. 3 Temmuz sabahı, Aydınlar'ın defalarca dile getirdiği bomba patladı: Futbolda şike soruşturması. Aydınlar artık eski Aydınlar değildi. Önüne iki unvan sunulmuştu: 1) Fenerbahçe'yi küme düşüren Fenerbahçeli. 2) Fenerbahçe'yi küme düşürmek istemeyen Fenerbahçeli. Türkiye'nin önemli iş adamlarından biri olan Aydınlar, tenis topu gibi kortun iki yanına gidip gelecekti. Aydınlar için 'ilk polemik kararı', 3 Temmuz'un birkaç gün ardından soruşturmayı yürüten savcı Mehmet Berk'le görüşmesinden sonra çıktı. "Verilen sözlü bilgiler çok ciddi ve vahim," açıklamasını "Dava sadece duyumdan ibaret, savcının elinde net bir belge yok," sözleriyle pekiştirdi. Etik Kurulu raporunu "Kanaat oluşturmaya yetecek düzeyde kanıt bulunan bazı müsabakalardaki eylemlerin; şike, şikeye teşebbüs, teşvik primi veya teşvik primine teşebbüs oluştuğu kanaatine ulaşmış," okuduktan sonra da "Yine de iddianameyi beklemek durumundayız," açıklamasıyla topu taca attı. NE DERSE TERSİ ÇIKTI! 'Ne derse tersine oynayın,' tarzı hareketleriyle de Türkiye'nin ana gündem maddelerinden biri oldu. "Lig planlandığı şekilde 5 Ağustos'ta başlayacak, 31 Temmuz'da Süper Kupa Finali, Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacak," dedi; ligin başlaması ertelendi, final iptal edildi. "Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'ne direkt olarak, Trabzonspor ise ön eleme oynayarak gidecek," dedi; Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'nden men edildi, Trabzonspor Şampiyonlar Ligi'ne alındı. Meşhur UEFA müfettişi Pierre Cornu'yla görüşmesi için "UEFA kesinlikle bizim yanımızda. Sorun yok," dedi; Fenerbahçe'nin CAS süreci başladı. Aydınlar, küme düşmeyi ortadan kaldıracak bir çözüm üretmek için çok çalıştı. 'Sıfır tolerans' diye tutturan UEFA'yı bile bir anlamda ikna ederek Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel Kurulu'na 58. madde değişikliğini getirdi. Ancak Musa'ya da İsa'ya da yaranamadı. Bir gece önce "Tamam kabul," diyenler, onun bakış açısıyla yan çizdi. Sinirlerinin harap olduğu çok aşikardı. Aydınlar kürsüye çıktı ve kendisine neyin dokunduğunu ortaya koyar bir konuşma yaptı: "Yukarıda Allah var Ali Koç... Ben mi yapmışım bunları? Fenerbahçeli Mehmet Ali Aydınlar... Siz bu kulübe ne verdiniz?" Aydınlar'ın istifası da bir anlamda yedi aylık icraatlarının paralelinde gelişti. 30 Ocak'taki 'yola devam' açıklaması 24 saati doldurmadan, elveda mesajı geldi. Açıklamasında, televizyon yorumcularının eleştirilerinin ailesini ve kendisini çok kırdığını söyledi Aydınlar... Aynı Aydınlar o 'malum' programlara röportaj vermiş, bazen yorumcularını cepten arayarak 'gayya kuyusu'na kendisini düşürmüştü. Kendisinden saklandığı iddia ettiği belgeye Fenerbahçe cephesi tarafından kamuoyuna sunulduktan bir gün sonra basın açıklamasıyla yanıt veren Aydınlar'dı. Sürecin başından bu yana "TFF olarak tüm birimlerimizle tüm belgeleri en ince detayına kadar inceliyoruz," vurgusunu yapan 'başkan' kendisine sunulan bir evrağı pas geçtiğini itiraf ederek -kimilerine göre bahane ederekbir kez daha kamuoyundan 'geçer not' alamadı. Victor Hugo der ki: "Cesaret her zaman kükremek değildir. Bazen cesaret, günün sonunda 'Yarın bir kez daha deneyeceğim,' diyen iç sesiniz de olabilir." Sayın Mehmet Ali Aydınlar belki de her akşam "Yarın deneyeceğim," dedi ama denediğini kabul etmek bu verilerle biraz gerçekçi olmaz sanki. Takdir kamuoyunun.''

Hiç yorum yok: