21 Ekim 2012 Pazar

Milli Takımın Önlenemez Düşüşü...


Romanya ve Macaristan maçları ile ilgili iki ayrı yazı yazmayı düşünüyordum ama sonuçlar büyük hayal kırıklığı olunca kaç gündür elim gitmiyor açıkcası.4 maç sonunda sadece Estonya'yı yenmek net başarısızlıktır.Hollanda deplasmanında kaybetmek su kaldırır ancak Romanya ve Macaristan'dan 2 maçta 0 puan ile çıkıyorsan hesap vermek zorundasındır.Sorunlar 4-4-2 , 4-3-2-1 in çok daha fazlası.Takım olgusu,hırs,kazanma coşkusu,yenilgiye isyan yok sahada.Abdullah Avcı'dan daha etkili bir liderlik,direktörlük bekliyordum.Hiddink kariyeri ve teknik adamlığı tartışılmayacak birisi ama bize uymadı.Yaşı ve kariyeri gereği eski hırsında değil ve adamı Rusya'da çalışırken zorla getirdik neredeyse.Aldığı parayı asla tartışmadım.Hiddink'i istiyorsanız o parayı vereceksiniz.Rusya-Avustralya-G.Kore'de başarılı olan adam burada olamıyorsa sorun bizde zaten.
Avcı'nın yaşı ve kariyeri gereği büyük bir hırs ve motivasyon ile işe başlayacağını düşünüp Türk teknik adam olması nedeniyle uyum sorunu yaşamadan yola devam edeceğimizi planlarken duvara çarptık resmen.
Takımın eskileri üzerinde ağırlığı yok maalesef ve artık futbolcular Milli takıma eski coşkuları ile gelmiyor.Takım içinde Emreciler-gurbetçiler, GS ciler FB ciler gibi ayrışmalar olduğu söyleniyor.



Sahadaki kadro son haftanın en formda 11'i olmak zorunda değil her zaman söylüyorum ama bazı futbolcular gerçekten Milli takım düzeyinde değil.

Sahadaki bölünmüşlük tribünde ve ülke genelinde de var maalesef.Siz hiç Hollanda milli maçında tribünde Ajax formalı insan gördünüz mü? Portakallar deyimi tamamen turuncu tribünden gelir.Milli takım forman yoksa beyaz kırmızı kazak ya da t-shirt ile git kardeşim,Takım forması ile gelme maça.
Milli takım heyecanı hepimizde azaldı bunu kabul etmemiz gerek.Burak oynamaz Fenerliler küfür eder sakat değil diye,Gökhan sakatlanır Galatasaraylılar küfür eder Milli maçtan kaçıyor diye son yıllarda bu saplantı oluştu kamuoyunda.2008 de yarı final oynadığımız günlerdeki coşkuyu ne zaman yakalarız bilmem.


Milli takımda Hiddink ile artıp,Avcı ile tavan yapan gurbetçi futbolcu enflasyonunu biraz frenlemek gerekir bence.Tamam altyapıları iyi ama her gurbetçiye Mesut Özil muamelesi yapmak yanlış O tren kaçtı ya da belki hiç uğramamıştı istasyona.
Ali Ece güzel söyledi ''Neredeyse gurbetçi diye Sibel Kekili'yi bile alacağız Milli takıma...''
Sercan-Mehmet Ekici bu seviyenin futbolcusu değil şu aşamada.Kendi takımında bırak 11'i 18'e giremeyen Mehmet Ekici Milli takımda 11 başlıyorsa kapatıp gidelim zaten, neyi konuşuyoruz.

1 yorum:

Cihan Elcin dedi ki...

Bu bolunmusluk zaten butun sorunlarin baslica sebebi. Ben Turkiye'de herhangi bir konu uzerinde tek bir goruste birlesildigini hic gormedim. Surekli bir taraf secme ve taraf kavgasi yaratma durumu var. Sadece futbolda degil, bu bolunmusluk ne yazik ki her koseye sinmis. Gruplasmalar artik evlerin icine girmis. O acidan futbolu gectim ulkenin gelecegi karanlik. Bu kavgalar kolay kolay bitmez. Ta ki buyuk bir ic savas olurdu da millet birbirini kesene kadar.
Futbol acisindan degerlendirirsek; Turk futbolunun degismez tarihi ve talihi bu. Ne zaman bir basari olur butun millet paylasir, ama basarisizlik oldugunda bir kurban secilir, butun suclar ona kesilir. Idam sehpasina butun millet hep birlikte tekmeyi atar ve yeni bir kurban aramaya baslarlar. Yeni kurban gelir, dongu kaldigi yerden devam eder.
Turkiye gibi gundelik gelismeler ve tesaduflerle ilerleyen bir ulke icin bundan daha iyi bir futbol takimi bekleyemezsiniz. Herhangi bir sistem veya duzen olmadigi icin isiniz sans ve tesaduflere kalmistir. Bekleyeceksiniz ki 2000 yilindaki Galatasaray kadrosu gibi bir ekip tesaduf zincirleriyle yeniden ortaya ciksin. Aziz Yildirim o kadronun basarisina tesaduf derken bunu kastetmisti saniyorum. Yoksa o basarilar kaldigi yerden devam ederdi. Sistem yok, duzen yok, ruh yok, caba yok; kavga ve bolunmusluk ise en ust duzeyde; boyle bir ulke icin 10 yilda 1 Avrupa sampiyonasi veya 20-30 yilda 1 dunya kupasi yeterli hatta fazla bile gelir.