23 Nisan 2009 Perşembe

Liverpool-Arsenal

İspanya,İtalya,Fransa,Almanya,İngiltere gibi ülkelerin lig maçları TV den yayınlanır hale geldiğinden beri futbolseverlerin futbola,takımlara bakış açısı değişti.Eskiden bir maçı büyük bir özlemle beklerken şimdi tüm üst düzey takım ve futbolcular evimizde.Yıllar önce Nural ile tartıştığımız bir konu vardı.O,Fenerbahçe’nin her maçını koşulsuz izlerim derken ben ülke futbolunun kısır döngüsünden bıktığım için bazen İspanya ya da İngiltere liginden bir takımın maçını Galatasaray maçına tercih ettiğim olurdu.Örnek mi? Galatasaray’ın Rize’de Çaykur Rizespor ile oynayacağı maçı izlemektense aynı saatte yayınlanan Barcelona-Real Madrid maçını pekala TV den izlemeyi tercih ederdim.Bu görüşüm kesinlikle yeni değil yani aynı gece Liverpool-Arsenal maçı 4-4 biterken,Sivasspor-Fenerbahçe maçının 0-0 bitmesi ile alakalı değil bu tercihim.Elbette taraftarı olduğumuz takım ile duygusal bir bağımız var ancak alternatif bu kadar kolay ve sınırsız önünüze konunca insan biraz kalite ve heyecan istiyor izlerken.Yani Sabri’nin dağlara taşlara yapacağı ortayı izlemeyi ,Messi’nin çalımlarına tercih etmem ben sizin anlayacağınız.Galatasaray’a ne kadar gönlüm varsa,futbola daha çok gönlüm var.
Liverpool maçı hayatta kaç defa 4-4 biter ki diye sormuştum daha geçen hafta…Büyük konuşmuşum.Bir hafta içinde bu kez Arsenal ile oynadığı maç 4-4- bitti.Chelsea ve Arsenal’e 8 gol atması ne kadar bomba ise 8 gol yemesi de o kadar skandal bence.Bu kadar golü Beşiktaş ve Fenerbahçe’den De sanctis yeseydi Florya’nın girişine asarlardı herhalde.Hırvatistan’ın yıldızı Luca Modric,Lige ve Tothenham’a fizik olarak tam alışamamışken,Arshavin’in Arsenal’deki etkisi inanılmaz olmaya başladı.Premier league ,özellikle son üç dört yıldır NBA den sonra en çok izlelen lig oldu bu kesin.Arsenal,Chelsea,Liverpool ve M.United’ın aralarında oynadıkları maçların seyrine doyum olmuyor.

Hiç yorum yok: