31 Temmuz 2010 Cumartesi

Merak Ettiklerim...

*Tüm sezon boyunca sakatlık yaşamadığı sürece Arda,Kewell,Neill ve Baros dışında takıma kim ne kadar katkı yapacak acaba?
*Yeni transfer Lorik Cana 3 kilo fazlası var diye nasıl hazır olmaz anlamıyorum.Geçtiğimiz 4-5 sezon oynadığı takımlarda 30-35 maçın altına düşmemiş ve ciddi sakatlık yaşamamış olan Cana transfer olduğu yeni takımında hazırlık kampına da katılıp sezonun resmi ilk maçında niye yedek oturur anlamak zor.
*İki farklı orta saha oyuncusunun yanına ayrı ayrı Ayhan,Mustafa ya da Barış konulabilir.Ancak aynı anda ilk 11 e yan yana nasıl yazılır anlamıyorum.Yemekte,sinemada,uçakta bile yan yana gelmemiştir bu üçlü bence bugüne kadar ama sezonun ilk maçında sahadaydı.Artık cidden Rijkaard'ın yönetime tavır olsun diye yaptığını düşünmeye başladım.
*Bakın yenilen 2. golü Ufuk hele Emirhan yese hiç kızmam ancak Aykut topu içeri alınca deliriyorum.Çünkü bu tip golleri 2004 yılında da yiyordu.İnsan kendini altı senede hiç geliştiremiyorsa yol vereceksin.Kornerden gelen topa ya çıkıp vurursun ya da çizgide beklersin...İki arada bir derede kalırsan biri kafa ile dokunur atar golü.İki sene önce S.Bükreş maçında yediği gollerle CL gidemememize neden olmuştu belki bu yediği golde turdan edecek.Artık yeter,Aykut net olarak Galatasaray'da oynayacak kaleci değil.
*Aykut,Gökhan Zan,Servet,Ayhan,Aydın,Serkan Kurtuluş'un takımda kalmış olması bence hata...
*Elano konusunun bu kadar süre belirsizliğini koruması transfer ve takımı olumsuz etkiliyor.Yönetimin Ağustos'a kadar bu konuyu çözememesini anlamıyorum...
*Ben açıkcası yabancı stopere bütçe ayrılmadığı için Servet ve Gökhan'ın tercih edilmeyip Neill'in yanına Hakan Balta ve sol beke de Çağlar geçer diye düşünüyordum.
*Ufuk her şartta ilk tercih olmayacaksa kaleci sorunu kesin olarak var.
*Orta sahaya transfer yapıldıktan sonra forvet alınacak mı emin değilim ama yeni gelecek orta saha oyuncusu,Cana,Kewell,Pino,Arda ve Baros'un performansı bu seneki başarımızı olumlu ya da olumsuz direkt etkileyecek.
*2-2 mi oldu? geyiği bitmez.Bitmesin zaten ben çok keyif alıyorum.Ama bu işler sırayla.Bir gün önce FB-YB maçı 2-2 mi oldu diye geyik yaparken,2-0 önde olunan maç son 10 dk. da 2-2 oldu.
Fenerbahçeli arkadaşlarımın çoğu benden daha insaflı,telefon açıp dalga geçmediler kendilerini tebrik ediyorum !

2-7-1

3-5-2 nin modası geçeli çok oluyor...Piontek ile girmişti futbol dünyamıza.Artık konuşulan sistemler 4-4-2/ 4-2-3-1 ve son moda 4-3-3...Başlıktaki ne diyeceksiniz.Young Boys'un sistemi.İddaa oynamıyorum ancak İsviçre ligini takip edenler maçların genelde üst bittiğini söylerler.4-3 ya da 5-2 gibi skorlar olağan sayılıyor.Nedeni belli oldu Young Boys-Fenerbahçe maçını izleyince.
Adamlar geride iki stoper bırakıp deli gibi saldırıyorlar.50. saniyeden 94. dakikaya kadar sürekli saldırdılar.Maç 2-2 bitti ama FB 3 atak yaptı Young Boys belki de 23 tane ! Atamadıkları %100 pozisyonlar,direkten dönenler,verilmeyen penaltı ve Volkan'ın çıkardığı inanılmaz toplar maça damgasını vurdu.Elbette her atak gol olacak değil ama o kadar çok pozisyon vardı ki maç 7-2 bitse kimse şaşırmazdı.Yıldırım'ın,Kocaman'ın,Kazım'ın ve tüm takımın verilmiş sadakası varmış.Bu skor İstanbul'da turu getirir.

27 Temmuz 2010 Salı

Galatasaray Formaları 2010 / 2011

Parçalı formanın geçen seneki ile aynı kalması bence doğru bir mantık.Kulübün ilk akla gelen formasının her sene değişmesi iyi değil.Otomobillerin beş senede kasa değiştirmesi üç senede bir de makyajlanması gibi en az iki sene parçalının aynı kalması doğru strateji bence.Yenilense taraftarın almak konusunda ilk tercihi olacağı için diğer formaların satışını olumsuz etkiler ayrıca.


Aslanlı forma renk ve tasarım olarak bence tatmin edici...Rengin kırmızı ile uyumu güzel olmuş.Sadece renk olarak hazırlansa çok sade olacaktı,formanın içindeki aslan figürü renge dinamizm katmış.

En çok tartışılan forma ''Mercan'' diye tanımlanan forma içindi.Somondu,pembeydi derken nihayet görücüye çıktı.Alternatif formada dikkat çekici renk kullanmak konusunda Galatasaray iki sezon önce öncü olmuştu.Turuncu ve mor formayı beğenen kadar beğenmeyen de oldu.Ben renk değil ama tasarım ile ilgili sadeliği eleştirebilirim.Turuncu formada çizgilerin kırmızı değil siyah olması çok daha şık ve Avrupa kupası maçlarında o şekilde kullanılmıştı.Mor formanın şort ve tozluklarının da mor kullanılması hataydı bana kalırsa.Mor formanın altına beyaz şort ve beyaz tozluk mor formayı çok daha güzel gösterirdi yeşil sahalarda.
Bu sene o hatanın yapılmaması çok yerinde.Mercan formada şort ve tozlukların siyah renk olarak hazırlanması çok güzel olmuş...
Son olarak yeni sezon formalarının tanıtımının yapıldığı sitenin çok başarılı bir strateji olduğunu belirtmek isterim...www.365g24s.com sitesi ile bir ilke imza attı Galatasaray.Özenle hazırlanmış kısa filmler,yeni formaların tanıtımında parçalı için Arda,aslanlı forma için yeni transfer Mehmet Battal (Lorik Cana bence daha doğru tercih olurdu) mercan forma için Kewell'ın kullanılması bence bilinçli düşünülmüş tercihler.

GUTI İnönü'de...

Hayat fena halde futbola benzer derler ya...Sürprizlerle dolu.Denizli gitti,Schuster geldi...Onun yarattığı sinerji Quaresma ve Guti'yi kartal yaptı.Kelebek etkisi dedikleri böyle birşey işte.İki ay önce Santiago Bernabeu'da Kaka ve Cristiano Ronaldo'ya ara pası atan Guti bugün Beşiktaş tribünlerine üçlü çektirdi.

Hafta Arası Futbol

28 Temmuz Çarşamba

21.15 Young Boys-Fenerbahçe NTV

29 Temmuz Perşembe

21.00 Galatasaray-OFK Belgrad Futbol Smart
21.30 Plzen-Beşiktaş NTVSPOR

Takım Fotoğrafı...

Piçlik diye buna denir...

GUTI # 14

Geldi geliyor derken Guti Beşiktaş'ta...Bir gün arayla iki Real Madrid efsanesi takımla yollarını ayırdı.Şu Real Madrid'te ne vefasız ! kulüpmüş...Raul ve Guti artık başka topraklarda futbol oynayacak.Marca tarafından Galatasaray'a yazıldığı dönem takımın öncelikli ihtiyacı Guti tipinde futbolcu olmadığı için çok üstünde durmamıştık.Ama yaratıcı oyuncu eksikliği çeken Beşiktaş için Quaresma ile birlikte resmen ilaç olmuştur.34 yaşında diye sallayan ayıp eder.15 sene Real Madrid takımında oynayan birini 28 yaşında Türkiye'ye getiremezsiniz zaten.Hiçbir transferin başarılı olma garantisi yoktur ancak Guti bir markadır ve Beşiktaş'a en az iki sene vereceği çok şey olduğunu düşünüyorum.Nihat'ın 3.5, Nobre'nin 2.2 milyon Euro aldığı takımda 2.7 milyon Euro luk ücreti bence yöneticilik başarısıdır.15 sene Real Madrid'te maddi manevi herşeyi ama herşeyi kazanan biri sadece para için Türkiye'ye gelmez...Schuster faktörü tıpkı Quaresma transferinde olduğu gibi ön plana çıkmıştır.İlk defa yurt dışında oynacak olması dezavantajını
tecrübesi ile kapatır.Son yıllarda yabancı oyuncular havaalanında binlerce kişinin omuzlarında ülkeye giriş yapıp sonra sadece tercümanının uğurlaması ile gidiyordu çoğu zaman.Ben Guti transferinin saha içinde takıma çok şey katacağını düşünüyorum açıkcası.

''Sadece Yetenek Yetmez''

Bizim ülkemizde ciddi bir yeteneğe tapınma kültürü var. “Çok yetenekli” en büyük iltifatlarımızdan biri. Ülke, çok yetenekliyken şu ya da bu sebeple ‘olamamış’ insandan geçilmiyor. Bunların birçoğu yeteneği olan işi yapmakta iken olamamış üstelik. Çünkü yeteneğin ‘yettiğini’ düşünmüşler.Sporcu olabilmek için yetenek gerekebilir ama asıl şart olan o değildir. Yetenek size hızlı bir başlangıç, daha hızlı bir ilerleme sağlar. Ama devamını getirmek için daha fazlasına ihtiyacınız vardır. Çalışmak, istikrar, disiplin en az yetenek kadar önemlidir.Çalışmaya övgü gerekSalt yeteneği övdüğünüzde, elinize tek geçecek olan ‘yetenekli’ olanın kendini diğerlerinden üstün görmeye başlamasıdır. Diğerlerinin çabalayarak yaptığını, kendisi ilk denemede yapabildiği için ayrıcalıklı hissetmeye başlar. Ama iş daha zor hareketlere geldiğinde, yani onun da çalışması gerektiğinde bu defa yapmak istemeyecektir. Çünkü diğerleriyle aynı seviyede olmak istemez, ilk seferde başaramadığı hareketi yapmayı toptan reddedebilir bile. İşte bu yüzden çocuklarla çalışırken, yeteneği ya da zekayı değil çabayı övmelisiniz. Çocuk o yeteneğe nasıl sahip olduğunu bilmez ama çalışmayı ve çaba göstermeyi öğrenebilir. İşte bu yüzden spor sadece yeteneklilere özel bir şey olamaz. Hangi çocuğun uzun vadede daha disiplinli, daha istikrarlı, daha çalışkan olacağını attığı iki pasa, yaptığı bir boş alan koşusuna, kısacası ‘kumaşına’ bakarak anlayamazsınız.Bir ülkenin spor sistemini ‘yetenek’ üzerine kuramazsınız. Olmayan bir spor sistemini ‘harcanan yetenekler’ üzerinden eleştiremezsiniz. Günümüzde spor tamamen bir imkan işi. Bu ülkenin spor politikası ‘yeteneksizlerin de’ spor yapabileceği şekilde elden geçirilmeli, değiştirilmeli. Spor kültürü olan nesiller yetiştirmek istiyorsak, tribündeki taraftarın da akıtılan terin değerini bilen, kazanmak nedir, kaybetmek nedir, yaşayarak öğrenmiş kişiler olması şart...
Banu Yelkovan-Radikal

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Dünya Kupasının Genç Yıldızları...

Haber yeni değil ama ben yeni fırsat buldum ! Dünya kupası sonrası turnuvanın en iyi genç oyuncusu için 3 aday vardı...Meksika'dan Giovani Santos,Almanya'dan Müller ve Gana'dan Ayew...Üçüde takımları için iyi performans sergiledi ama attığı gollerle ön plana çıkan Müller'di.Ödülde onun oldu zaten.

Kim Gitsin ?

Zapo - Sivok - Ferrari - Ernst - Fink - Hilbert - Quaresma - Bobo - Holosko - Delgado - Tabata ...Beşiktaş'ın mevcut yabancı oyuncuları bunlar şu anda.Guti yarın sözleşme imzalayınca sayı 12 olacak.Schuster'in bir golcü oyuncu istediği söyleniyor.Gideceklere ilk adaylar Fink ve Holosko...Sular bir süre daha durulmayacak gibi görünüyor.Guti ve Quaresma'nın eklendiği bir orta saha yapısında Delgado ve Tabata'nın her ikisininde takımda kalması çok lüks olur bence.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Henry Artık A.B.D. de...

İspanya'dan A.B.D uçtu gitti Thierry Henry...Yeni takımı New York Red Bulls'un Tottenham ile yaptığı hazırlık maçında golle başlamış Amerika kariyerine.Bu arada T-Shirt ve ayakkabıları bombaymış Henry'nin.Nike Air Jump lar 1990 da popülerdi en son ...

Arda'nın Serbest Vuruşları...

-Serbest vuruş çalışmaları yapıyor musun? Fenerbahçe maçında duran topları çok iyi kullandın.
-Ben çok çabuk bir oyuncu değilim, ki bu da geliştirilebilir bir özellik değil. O yüzden geliştirebileceğim özelliklerim olan, oyun zekası, pozisyon alma, şut atma konusunda çalışıyorum. Artık toplara daha iyi vurduğumu da düşünüyorum. Ama zaten sahanın içinde en iyisini yapmaya çalışan bir oyuncuyum. Arkadaşlarım daha müsaitse, benden daha iyi şut atabileceğini düşündüğüm bir futbolcu varsa topu ona bırakırım. Duran topların kaleye doğru daha sert ve isabetli gitmesi benim için önemli, bunu da bu sezon daha fazla göstermeye çalışacağım. Ama önemli olan takımın bundan bir fayda sağlaması.

Fenerbahçe Formaları 2010-2011





Taraftar forumlarında öyle yorumlar oluyor ki,aynı renk aynı dizaynda olan bir formadan FB amblemini çıkarıp,GS amblemini koyunca iğrenç olan forma bir anda muhteşem olabiliyor...Fanatizmden uzak genel bir değerlendirme yapmam gerekirse öncelikle beni ilgilendiren renk değil tasarımdır.Fenerbahçe'nin mavi,yeşil,beyaz forma ya da Galatasaray'ın turuncu,mor ya da somon (kimilerine göre pembe,fark etmez)renk forma yapması kabul edilebilir.Ancak Adidas'ın logosundaki kimliği olan şerit halindeki üç çizgiyi tüm formalarda aynı sıradanlıkla kullanması artık çok sıkıcı oldu.Mor ya da yeşil formayı Kappa dizayn etse belki gözümüze daha güzel görünecek.Galatasaray parçalı,Fenerbahçe çubuklu demektir...Bunun dışında yapılan formalar taraftarın beğenisine kalmış,tribünde renk,alternatif ve gelir sağlamak için yapılan ve olması gereken çalışmalardır.Galatasaray'ın iki sezon önce turuncu geçen sezonda mor forması sezonun en çok satan forması olunca projenin doğru olduğu sonucu ortaya çıkıyor bence.Doğal olan da bu zaten...Parçalı ya da çubuklu forması olan gidip her sezon bir tane daha almaz ki.

23 Temmuz 2010 Cuma

Harry Kewell # 99

''Kalma kararını vermemdeki en önemli sebep taraftardı. Geçen yıl taraftarlardan gördüğüm desteği başka hiçbir yerde görmedim. Üstelik Galatasaray henüz benim en iyi performansımı görmedi. Daha bu takıma vereceğim çok şey var. Umarım başarabilirim.Galatasaray taraftarı şu ana kadar gördüğüm en ateşli ve en iyi taraftar topluluğu.”

Kaç numaralı forma giydiği hiç önemli değil,bu takımın parçası olsun yeter bence...Aslan parçası.

22 Temmuz 2010 Perşembe

Galatasaray'ın Kalecileri...

Bir kalecinin başarısı,bireysel yeteneği kadar takımın defans ve orta saha kalitesi ile de doğru orantılıdır.Taffarel'in başarısında Bülent-Popescu önlerinde Okan-Suat-Emre ve Mondragon'un başarısında Song-Tomas ve Mehmet Topal-Saidou'nun başarısı çok önemliydi.İki sezondur hücum potansiyeli çok yüksek olan takım,Kewell-Arda-Baros-Lincoln-Keita-Elano-Giovani Santos-Jo vs. oyuncuları olmasına rağmen defans ve orta sahanın göbeğinde yeterli sertliği ve istikrarı gösteremediği için iki şampiyonluktan oldu belki de...Bu yapı aynı zamanda De Sanctis ve Leo Franco'yu gözden çıkarmasına sebeb oldu Galatasaray'ın.Neill ve Cana'ya eklenecek bir transfer ile gerekli yapı kurulursa,kaleci transferine ihtiyaç olmadığını düşünüyorum.Ufuk ve Aykut'un bırakın Avrupa kupası maçlarını Türkiye ligi için bile çok üst düzey tecrübesi olduğunu söylemek zor ancak mevcut yapı ve sahadaki 6 yabancı oyuncu sınırlaması nedeniyle kalede yabancı futbolcu bana çok mantıklı gelmiyor.Eğer Galatasaray'da oynayacak olduğuna inanmıyorsan transfer etmeyeceksin...İnanıyorsan takımı düzgün kurup kalecine de güveneceksin.Real Madrid,Barcelona büyük takım değil mi? Valdes ve Casillas kaleye geçtiğinde kaç yaşındaydı?

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Stoch ve Dia Transferi Üzerine...

Son yapılan transferler sonrası genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.Gelecek yabancı forvet transferi dışında genel tablo bu şekilde aşağı yukarı...Bu sene 6+2 ye eklenen +2 bazı takımlar için yabancı kontenjanını rahatlattı.Ancak Fenerbahçe ve özellikle Beşiktaş kadrosu sahaya çıkacak 11 açısından yabancıya endeksli olması sıkıntı yaratacak gibi.İlk olarak Fenerbahçe kadro yapısına bakalım.Yıllardır Alex'in takıma yaptığı direkt katkı ortada.Hücumda yaratıcılık,gol ve asist ortalamaları yıllardır onu vazgeçilmez kılıyor.Ancak bu sene alacağı dakikalar azalacak gibi.Brezilya ekolünden Avrupa futboluna (Daha hızlı ve dinamik oyun yapısı) geçme sancıları olacak bu sezon.Alex,Deivid,Cristian gibi oyuncular yerine hızlı kanat oyuncuları ile oynamak isteyen Aykut Kocaman, Dia ve Stoch'u bu sebeple transfer ettirdi.Ankaraspor döneminde Özer'i Alex pozisyonunda deneyen Aykut Kocaman yine buna başvurabilir.Defans,sol bek,sağ ve sol kanat oyuncuları ile forvetin ilk 11 için ilk tercih olacağını düşünürsek,Alex 6 yabancı sınırına takılıp kalıyor.O olmadan sadece kanat bindirmesi ile hücum zenginliği olacak mı bilemiyorum.Bu arada Alex'e yer bulmakta zorlanırken Deivid ve Cristian başlamadan jübile oldu...Bu sezon yedek kulübesinden yer ayırttılar yani.Daum kalırsa ayrılırım diyen Semih'in şimdiki beklentisi ne merak ediyorum.Gene forvette ilk tercih olmayacağı kesin.Uğur Boral ve Caner,Stoch'tan önce ilk tercih olması çok zor.Aynı şekilde Mehmet Topuz,Kazım ve Deivid'in Dia'dan önce tercih edilmesi mantıklı değil.Savunmada Lugano zaten banko,Bilica'da sert ve riskli de oynasa İlhan ve Bekir'den önce 11 e yazılır...Yabancı forvetin Gökhan Ünal ve Semih'ten önce tercih edileceğini bilmek içinde Rıdvan Dilmen olmaya gerek yok.Gerçek mevkisi sol açık olan Caner'in A.Santos'a alternatif olup başarılı olacağını sanmıyorum.Sol açıkta Stoch'a alternatif olur mevcut potansiyeli ile.CSKA da Zhirkov,Galatasaray'da Kewell ve Arda solda oynadığı için her iki takımda da istemeden geçtiği sol bekte başarılı olamadı geçmişte.Hazırlık maçlarında o bölgede çok sırıtmamış olabilir ama ligin zor maçlarında ve Avrupa maçlarında kesinlikle o bölgenin adamı değil.İlk 11 e yazdığım Özer ve Gökhan'ın sezon öncesi hazırlık kampına katılamamış olması sezona nasıl yansıyacak hep birlikte göreceğiz.İki sezon önce Emre,geçen sezonda Nihat,sezon öncesi hazırlık kampına katılamamış olmanın sıkıntısını tüm sezon yaşadılar.Gökhan sakatlık sonrası çabuk toparlar ama Özer için kayıp sezon olabilir.O zaman yazdığım 11 e o bölge için Kaysesispor'da o mevkide oynayan Mehmet Topuz'u yazabiliriz.Tabii ki bu değerlendirmeleri hep 6 yabancı sınırlaması nedeni ile yapıyoruz.Son olarak her sezon Galatasaray ve Beşiktaş'a attığı gollerle takımdaki yerine sağlamlaştırdığı söylenen Selçuk bu sezon yabancı sınırlaması nedeni ile 11 de daha fazla yer bulacak gibi.
Aykut Kocaman'ın tüm sezon boyunca ligdeki 6 yabancı oyuncu sınırlaması ile nasıl bir takım oluşturacağını hep birlikte göreceğiz.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

J.P.P. Galatasaray'da...


Tribünlere oynamak deyiminin tam karşılığıydı Keita...Sağ kanattan yardırması mest etti tribünleri.Keita sonrası gelen Juan Pablo Pino,hep onunla karşılaştırılacak .Bu adamın beklentiyi karşılayacak potansiyeli var,başarılı olacak mı göreceğiz.Ya Ribery olacak tribünler için ya da Carrusca ortası yok !

18 Temmuz 2010 Pazar

Behlül Kaçar !

Beklenen oldu,Leo Franco Galatasaray'dan ayrıldı.Tekrar La Liga ya dönüyor.Mallorca ve A.Madrid sonrası yeni takımı Real Zaragoza.İspanya liginde en uzun süre oynayan yabancı kaleci bu topraklarda çok sallanan Leo Franco şu an itibariyle bu rekorunu geliştirecek bu sezon.Kötü bir kaleci olduğunu düşünmüyorum.Hatta Aykut ondan daha iyi diyenlerin saçmaladığını düşünüyorum açıkcası.Eşinin Türkiye'ye alışamadığı ve İspanya'ya dönmek istediği konuşuldu bütün sezon.Franco'da hep aklı başka yerdeymiş gibi davrandı sahada.
Kalecinin bir sezonda takımdan bağımsız tek başına kurtaracağı maç sayısının 3-4 geçmeyeceğine inanırım.De Sanctis ve Franco kötü kaleci değildi ancak iki sezondur,Galatasaray'ın savunma ve orta saha zaafiyeti hem kalecileri ile yolları ayırmaya hem de şampiyonluklara mal oldu.Selçuk'tan 35 mt. yediği golün sonunu hazırladığına inanmıyorum.Rakip Fenerbahçe'de olsa Galatasaray'ın bir hatalı golle kaleci gönderecek takım olmadığını biliyorum.Transferler bir bakıma organ nakli gibidir.Doku uyuşmazlığı oldu ve İspanya'ya dönmek isteyen Franco'ya yol verildi diyelim.İki taraf içinde hayırlısı olsun.

Büyücü Yine Bizimle !

Günün en güzel haberi,Oz büyücüsü Galatasaray taraftarını büyülemeye devam edecek.2000 li yılların başında EPL nin Ryan Giggs ile birlikte en iyi iki sol açığından biriydi.Karaciğer hastalığı ve sakatlıklar kariyerini çok olumsuz etkiledi.Türkiye'ye ilk geldiğinde sezonda 10 maç oynayamaz diye sallanan adam iki sezonda 60 maç 25 gol ile oynadı(Lig-Kupa-Avrupa)...Bir blog yazarı şöyle tercüman olmuş duygularımıza,bir ekleme de ben yaptım...Hagi'den sonra yerli oyuncular da dahil kimseyi bu kadar sevmedik. Bu adamı gol attı diye mi sevdik peki? Ya da asist yaptı diye mi? Hayır. Efendiliğini sevdik. Gülüşünü sevdik, Sabri'yi hakeme karşı savunuşunu sevdik, defansta oyna denildiğinde ikiletmeden ses çıkarmadan oynamasını sevdik. 90+2 de oyuna alınırken arıza çıkarmamasını sevdik.Ondaki Galatasaray ruhunu sevdik.
Devre arasında da şimdi de kaldığı için mutluyuz,o bir futbolcudan çok daha ötesini anlamdırıyor bizim için.Dünya kupasında Gana maçında ağır bir kararla oyundan atılınca eşin ve çocuklarınla küçük bir tatil yap sonra dön Galatasaray'a diye bir dilekte bulunmuştum.İstediğimiz oldu sevinçliyiz.

Şampiyon İspanya...

*Sayılı gün bitti,tatilden döndük.Dünya kupası finalini oynayan İspanya-Hollanda maçının galibi İspanya oldu.Kupa Akdeniz de kaldı yani...Her hattı ile dünyanın en iyisi onlar hak ettikleri kupayı kaldırdılar.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Tatil Zamanı...

Kısa bir ara...Dünya kupası finali,transfer çalışmaları,takımların hazırlık kampları devam ediyor.Herkese keyifli bir hafta diliyorum,görüşmek üzere.

8 Temmuz 2010 Perşembe

Lorik Cana Galatasaray'da...


*Geçen sezon devre arası,Baros ve Kewell'ın sakatlığı sonrası alınan Jo ve Giovani Dos Santos ile Galatasaray kadrosu hücum yönünden çok fiyakalı olmuş,taraftara heyecan vermişti.Ligin yüselen kalitesi ve sertliği ile özellikle deplasman maçlarında oldukça kırılgan bir kadro yapısı vardı takımın.

*Mehmet Topal,Barış,Ayhan,Mustafa'dan verim alamayan Galatasaray şampiyonluk ümitlerini orta sahaya gömdü geçen sezon.

*Bu sene nokta transfer yapalım mantığı ön plana çıkmış,takımı daha iyi tanıyan Rijkaard'ın isteği ile transfer önceliği defansif orta saha oyuncusuna verilmişti.

*Bugün ilk transfer gerçekleşti.27 yaşındaki Lorik Cana PSG,Marsilya ve Sunderland sonrası artık Galatasaray'da...

* 2009 ve 2010 sezonunda verim alınamayan Mehmet'in Valencia'ya 5.5 milyon Euro bedelle satılıp geçen sezon Premier lig takımı Sunderland'ta 35 maça çıkmış,hem Marsilya hem de Sunderland'ta kaptanlık yapmış bir oyuncuyu 4.5 milyon Euro bedelle transfer etmek benim kriterlerime göre başarıdır.

*Lorik Cana hakkında Marsilya ve Galatasaray'ın eski teknik direktörü Gerets'in düşüncelerini merak ediyorum açıkcası.Kanal A da izlediğim Marsilya maçlarından tanıdığım bir oyuncu ama geçen sezon Sunderland takımındaki performansını bilmiyorum.Oynadığı maç sayısı ve ilk ve tek sezonunda kaptanlık yapması başarılı bir sezon geçirdiğini gösteriyor.

*Premier ligden gelen Lucas Neill'in savunmaya yaptığı olumlu katkıyı Cana'nın orta sahaya yapabilecek potansiyeli fazlasıyla var.

*Jo ve Dos Santos'un Premier lig kariyerleri ve oynadıkları maç sayısına bakıldığında devre arası kiralık olarak alınması kumardı kağıt üzerinde ve tutmadı.Her ikisinin CSKA ve Barcelona kariyerleri bu kumarı oynamaya değer görünüyordu ama olmadı.Ancak bunu yönetici (Daha açıkcası Üstünel'in) başarısızlığı olarak göstermek doğru değil.Barcelona İbrahimovic için İnter'e Eto'o + 40 milyon Euro verdi ama verim alamadı sonuçta.Bu bağlamda geçen sezonu incelendiğinde Cana'nın alınması bence kumar değil başarılı bir transfer hamlesidir.
*Yıllara göre oynadığı maç sayısı istikrarı hakkında bilgi veriyor.
2009-2010 sezonunda 35 maç
2008-2009 sezonunda 36 maç
2007-2008 sezonunda 43 maç
2006-2007 sezonunda 33 maç
2005-2006 sezonunda 38 maç
2004-2005 sezonunda 37 maç
*Doğum tarihi: 27 Temmuz 1983
Doğum yeri: Priştine, Kosova
Boyu: 186 cm
Mevkii: Orta Saha (Defansif)

İspanya Finalde...

*Turnuvanın başından beri kağıt üzerindeki en iyi kadro İspanya diyorum.Kalecisinden forvetine kadar...Hak ettikleri finale ulaştılar dün gece.
*Fotoğraftaki 5 kişiye bakıyorum.Hepsi neredeyse mevkilerinin en iyileri.Puyol-Pique-Ramos-Alonso-David Villa...
*Orta sahada pasa dayalı,Barcelona ağırlığı olan kadro Almanya'yı geçip finale yürüdü.

*Puyol penaltı atar gibi kafa vuruşu yaptı.Müthiş bir goldü bence...

*Almanya finale kalsa sürpriz olmazdı ama İspanya finale daha çok yakıştı.Kupayı bugüne kadar hiç almayan iki ülke final oynayacak.İspanya-Hollanda finalinde favorim elbette İspanya.

7 Temmuz 2010 Çarşamba

1990 Dünya Kupası ve Maradona...

86 Dünya kupasını hayal meyal hatırlıyorum...Bilinçli olarak izlediğim ilk Dünya kupası 1990 İtalya idi.Bu dergiyi aldığımı ve hala sakladığımı söyleyebilirim.Aylık aldığım futbol dergileri dışında Avrupa şampiyonası ya da Dünya kupası öncesi dergi ve gazetelerin verdiği bu tip ekleri 1990 yılından beri saklıyorum sizin anlayacağınız.Maradona o kupada takımını finale taşımış ama Almanlara yenilip ağlamıştı kupa töreninde, dün gibi hatırlıyorum.

Değişim...

Herkes bir Uğur Dündar,Halit Kıvanç ya da Ajda Pekkan değil tabii ki...Geçen seneler çok değiştiriyor insanı.

Hollanda Finalde...

*32 sene sonra finale kaldılar.Turnuva öncesi biri bana Hollanda ne yapar diye sorsa,''Bir yere kadar gelir ama final çok zor'' derdim.Güzel,hücuma dönük futbol oynayan bu kültürü benimsemiş ülke Hollanda.
*Ajax-Total futbol-Hollanda üçlüsü futbol tarihine damga vurdu bu zamana kadar.
*Hollanda hiçbir zaman İtalya ya da Almanya gibi bir futbol oynamaz ancak artık daha dengeli,orta saha ve savunma direnç katsayısı yükselmiş bir takımlar ve bu onları finale taşıdı.

*Van Bronchorst'un golü Hagi'nin Monaco'ya attığı golü hatırlattı...Mahkemeye versen çıkmayacak cinstendi.Turnuvanın en güzel üç golü arasına yazılır bence.
*Dünya Kupasının bitmesini beklemeyeceğim.Bana göre bu kupanın en iyi oyuncusu Diego Forlan'dı...Yolu bir gün Türkiye'ye düşer mi bilmiyorum ama onu sahalarımızda görmek isterim açıkcası.Sarışın adama çubuklu değil,parçalı forma yakışır !

Tanrının Eli # 2

Suarez'in Gana maçında yaptığı hareket turnuvaya damga vurdu.Ama hiçbiri 1986 Dünya kupasında Arjantin-İngiltere maçında Maradona'nın yaptığı hareket kadar konuşulmayacak.Maradona dünya futbolunda tam bir fenomen.Arjantin'de ise gerçekten Tanrı muamelesi görüyor bazıları tarafından.O yüksek egosu ile o zaman bu hareket sorulduğunda,''O Tanrının eli'' demişti.Yaptığı ya da yapmadığı herşey olay oluyor hala.Hayattaki iniş ve çıkışları ile zirveyi de dibe vuruşu da gördü.Bülent Timurlenk'in Maradona tanımı tam onu anlatıyor; ''Maradona,mükemmel olmayan insanların en mükemmeli''...

5 Temmuz 2010 Pazartesi

4 Temmuz 2010 Pazar

İspanya Yarı Finalde...

*Cardozo'nun kaçırdığı penaltı maçın kırılma anı...
*İspanya kağıt üzerinde hala tartışmasız en iyi kadro.Almanya ile yarı final maçı final gibi geçecek.
*Torres ve İniesta'nın sakatlıktan çıkmış olmaları İspanya'nın sahadaki futbolunu direkt etkiliyor.
*İspanya'nın hücümunun çok fazla David Villa'ya bağlı olması bazen sahada problem çıkarıyor.
Almanya gibi komple bir takıma karşı daha fazla hücum alternatifi olması gerekir.

Almanya Yarı Finalde...

*Maradona:''Suratıma yumruk yemiş gibiyim,hayatımın en kötü günü dedi...''
*Almanya gibi ezeli rakibe hele 4-0 yenilmek ağır bir darbe oldu Arjantin'e...Büyük futbolcu ama iyi teknik adam değil cümlesi yine ön plana çıktı.
*Maradona 4-1-5 ile oynuyor neredeyse.Orta sahayı sadece Mascherano'ya bırakmışken Almanya'yı yenmeyi düşünmek hayal resmen.

*Almanya tarih boyunca yıldızı değil takımı ön plana çıkardı.Son 3 Dünya kupası ve hepsinde yarı final oynayan Almanya.

*Maçın özeti bu fotoğrafta gizli aslında...İki takımın 7 numarası Ayakta kalan Di Maria değil,Schweinsteiger.
*Klose Dünya kupası tarihinde 15 gol ile önde olan Ronaldo'yu bu kupa bitmeden geçebilir.Yarı final öncesi 14 golü buldu.


3 Temmuz 2010 Cumartesi

Hollanda Yarı Finalde...

* İnter-B.Münih finali oynayan Hollandalılar finale yürüyor.Robben ve Sneijder takımın en etkili isimleri.
*Bu tip maçlarda 2. golü bulamayan takımların yaşadığı sıkıntıyı yaşadı Brezilya.İlk yarı iyi oyununu bir golle süsledi ama devamını getiremedi.
*Dunga'nın takımı turnuva başından beri eleştiriliyordu Brezilya gibi oynamadıkları söylenerek,bugün bombaları patladı.

*Hollanda her turnuvaya renk katar(Hem sahada hem de tribünde tabii ki,her yeri turuncuya boyuyorlar) ama bir yere kadar gelir orada takılırdı.Bu kez finale yürüyorlar.Ancak bu aşamadan sonra Van Persie,Kuyt ve Huntelaar'ın daha fazla devreye girmesi gerekiyor.

Juventus'un Deplasman Forması...

Juventus 2010-2011 sezonunda giyeceği formaları tanıttı...Çubuklu siyah beyaz forması klasik zaten.Deplasman forması ise ilginç olmuş.Geçen gün Portekiz'in beyaz formasına sallamıştım Castrol'un promosyonu gibi diye...Bu formanında ondan aşağı kalır yanı yok !


Uruguay Yarı Finalde...

*Uzatmaların bile son dakikası olmuş 120.dk da penaltı kazanıyorsunuz maç 1-1 o anda. A.Gyan penaltıyı gole çevirse Gana Dünya kupasında yarı finale kalan ilk Afrika ülkesi olacaktı.En iyi yaptığı işi yani penaltıyı atmak için topun başına gelen Gyan topu üst direğe nişanladı.
*Geriden gelen kazanır klişesi vardır ya.Yine gerçekleşti ve penaltı atışlarına daha moralli giren Uruguay yoluna devam etti.

*Forlan'ı M.United ve A.Madrid'ten zaten tanıyorduk ama bu turnuvaya damgasını vurdu oynadığı futbol ve attığı gollerle.Şut,pas,korner,frikik ne iş olsa yapıyor.Gerçekten çok büyük futbolcu.

*İlk yarının sonunda gelen Muntari'nin golünden sonra Gana takımı böyle sevinmişti,maçın dramatik bir şekilde biteceğini o an düşünmüyorlardı tabii ki.

*İşi gol atmak olan Suarez 120.dk. da topu iki eli ile kale çizgisinden çıkardı.Maçın kırılma anı diyebiliriz.

*Suarez harbiden yüzsüzmüş bu arada,topu iki eli ile bloklayıp kırmızı kart çıkınca, Ben mi ? diye soruyor bir de...Çok güldüm...

*Abreu maçı ''Panenka'' penaltısı ile bitirdi...Kingson bu turnuva sonrası kendine daha iyi bir takım bulabilir ama bana göre üst düzey bir kaleci olmadı asla.Cepheden refleksleri iyi ancak yan top ve ceza sahası hakimiyeti zayıf bir kaleci.

*Gana adına turnuvaya damgasını vuran Asamoah Gyan, kaçırdığı penaltının etkisi ile maç sonu büyük şok yaşadı.Ağlayan arkadaşını teselli eden bir diğer penaltı kaçıran Mensah'tı !