Uğur Meleke yine söyleyecek tek kelime bırakmamış...İmza atılacak yazı...
Nihayet
UEFA son sözü söyledi; takke düştü, kel göründü. Bizim 2 yıldır birbirimize
itiraf edemediğimiz gerçeği, kralın çıplak olduğunu sonunda birileri suratımıza haykırdı. Süreç yaklaşık 2 yıl sürdü ve bu 2 sene anlaşmadan çok anlaşamama; anlamaktan ziyade anlayamama, akıl sır erdirememe, inanamama minvalinde geçti çoğumuz için...
Eski TFF’nin aylarca “
yeterince delil yok” diye niye konuyu sündürdüğünü... Ortada yeterince delil yoksa neden
Fenerbahçe’yi
Avrupa’ya göndermediğini...
Fenerbahçe Kulübü’nün aylarca masum olduğunu iddia ettikten sonra neden
CAS’taki davasını geri çektiğini... Önce neden 58’inci madde değişsin, sonra neden değişmesin dediklerini... Yeni TFF’nin “şike sahaya yansımamış” açıklamasından
sadece bir hafta sonra
PFDK’nın İbrahim Akın ve
Ahmet Çelebi’ye “müsabaka sonucuna etki etmekten” neden ceza verdiğini... Eğer Akın ve Çelebi müsabaka sonucuna etki etmekten ceza aldıysa, şikenin sahaya nasıl yansımadığını... Eğer şike sahaya yansımadıysa, Akın ve Çelebi’nin müsabaka sonucuna nasıl etki ettiğini... Eskişehirli
Ümit Karan’ın canlı yayında açıkça, Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu istemediği için bile bile bir golü atmadığını itiraf ettiği halde, neden ülkede büyük gürültünün kopmadığını... Anlayamadım... Çoğumuz anlayamadık...
Anlayamadıklarımız bunlarla da kalmadı... Başbakan’ın neden “8 takım düşerse
futbolekonomisi batar” diye topa girdiğini... Velev ki futbol ekonomisi batsın, bunun futbol ahlakımızın batmasından, hiç kimsenin kimseye güveninin kalmamasından neden daha kötü bir şey olduğunu...
Bakan Kılıç’ın neden o günlerde “Hepimiz aynı gemideyiz” açıklaması yaptığını... Namusluların, sırf futbol ekonomisi batmasın diye şikeye tenezzül edenlerle neden aynı gemide olması gerektiğini... O günlerde “Ben o gemide değilim” yazdığımda, “Başbakan yanılıyor, futbol ekonomisi batarsa batsın, ahlakımız batmasın”
dediğimde neden hemen hemen hiçbirinin benimle aynı fikirde olmadığını... O günkü
Kulüpler Birliği Sözcüsü Cavcav’ın neden “bütün kulüpler bir aradayız, omuz omuzayız” diye açıklama yaptığını... Eğer bir, iki veya sekiz kulüp şikeye karıştıysa, diğerlerinin neden onlarla kayıtsız şartsız birlikte olduğunu... Anlayamadım... Hiçbirimiz anlayamadık...
Benim küçük aklımla tüm bu anlayamadıklarım içinde, belki de anlayabildiğim tek şey, Mayıs
2012’de anlayabildiklerimle aynı: Maalesef bu dünyada tek gerçek günah, yakalanmakmış. Sokakta karşılaştığım
insanlar, ülkedeki futbola, futbolcuya, yöneticiye, antrenöre, televizyoncuya, gazeteciye, sana-bana, hiçbirimize inancının kalmadığını söylüyorlar. Ne yalan söyleyeyim, çok da haklılar. Çünkü onların yerinde ben olsam, herhalde ben de bana güvenmezdim... Yazık... Çok yazık...
Ve meselenin UEFA boyutu... Bugün, 27
Haziran 2013... Meşhur
3 Temmuz gözaltılarının üstünden tam 724 gün geçti. Son 724 gün içinde
Amerika,
Rusya,
Fransa,
Çin ve
Hindistan yeni devlet başkanlarını seçtiler.
Neil Armstrong öldü, Zuckerberg evlendi.
Suriye karıştı,
Türkiye’de Gezi Parkı olayları yaşandı. Alex gitti.
Apple beşinci nesil
Iphone’u,
Samsung Galaxy Note 2’yi üretti;
Felix Baumgartner uzaydan dünyaya atladı. Justin
Bieber’la
Selena Gomez ayrıldı. Son 724 gün içinde
Katie Holmes bile Tom
Cruise’la David
Beckham arasında ne döndüğünü anladı; bir tek UEFA, Süper Lig’de
2010-
2011 sezonunda ne döndüğünü anlayamadı, şike davasını bir türlü karara bağlayamadı...
Koskoca UEFA, 724 gün düşündükten sonra kulüplerle ilgili kararları nihayet aldı, şahıslarla ilgili neticeye varamadı!
İsviçre’de 4 ana dil konuşulur, herhalde bu adamlara ne Romanşça, ne Almanca, ne
Fransızca ne de İtalyanca “Geciken adalet, adalet değildir” dediğinizde hiç birşey ifade etmiyor. Yahu olay 2010-2011’de yaşanmış; ortada ne o günün
Fenerbahçeli/
Beşiktaşlı futbolcuları, ne antrenörleri, ne de yöneticileri kalmış! Havutçu’nun giriştiği haltın bedelini neden şimdi
Oğuzhan Özyakup ödüyor ki! Veya Yıldırım’ın denemelerinin faturası neden
Dirk Kuyt’a,
Hasan Ali Kaldırım’a çıkıyor? Bu kadar gecikmiş adalet, adalet olur mu? Alper Potuk
Şampiyonlar Ligi’ne,
Gökhan TöreAvrupa Ligi’ne gidememek için ne günah işlediler Allah aşkına? Bu 724 günde
Beşiktaş’ın 27 kişilik kadrosunun 19’u, Fenerbahçe’nin 30’da 18’i değişmiş. Antrenörler değişmiş. Yönetimler değişmiş. Ortada ne İbrahim Akın kalmış, ne Mosturoğlu, ne Adalı kalmış, ne Turan!
Kusura bakmayın UEFA yetkilileri, siz de sınıfta kaldınız... Ya zamanında, yani 2011-12 sezonunun başında (veya en azından içinde) güçlü kanaatlerinizi gerekçe göstererek cezaları verecektiniz; kulüpleri/ülkeyi, kimi gerekiyorsa uluslararası müsabakalardan men edecektiniz. Ya da şimdi günahsızları değil, esas günah sahiplerini cezalandıracaktınız. Günah sahipleri ellerini kollarını sallaya sallaya hâlâ sokakta dolaşıyorlar; günahsız Biliç, günahsız
Egemen, günahsız Sow, günahsız Pektemek Avrupa’ya gidemiyorlar. Pes... Vallahi pes...