skip to main |
skip to sidebar
Zidane & Inzaghi
“Zidane’ı ilk kez Juventus’tayken gördüm. İlk haftalar sahada koşarken onu izlemekten kendimi alamazdım: Topa dokunuşu saf bir büyüydü. Ne yaparsa yapsın, her hareketinde bir şiir, bir zarafet vardı. Ona en sevdiği çizgi filmi izleyen bir çocuk gibi hayranlıkla bakardım. Siz onu sadece maçlarda gördünüz… Ama bana inanın, Zizou antrenmanlarda adeta doğaüstü bir varlıktı.
Antrenmanlarda onu taklit etmeye çalıştım ama bir türlü beceremedim. Ne kadar denersem deneyeyim, bazı şeylerin sadece ona ait olduğunu anladım. Ben onun karşısında kendimi küçücük hissederken bir gün yanıma geldi ve gülümseyerek 'Bravo! Ceza sahasında çok iyisin, gerçekten tebrikler,’ dedi. Donakaldım. İçimden ‘Eğer ben iyiysem… O ne? Futbolun bir mucizesi mi?’ diye geçirdim.
Haftalar geçtikçe o beni hep yüreklendirdi, her zaman güzel sözler söyledi. Ben ise bir insanın topa öyle davranabilmesinin nasıl mümkün olduğunu çözmeye çalıştım durdum. Sonunda bir gün dayanamadım ve ona dedim ki: ‘Sen inanılmazsın. Topa senin gibi dokunan kimseyi görmedim.’
O sadece gülümsedi ve şu cevabı verdi: ‘Senin yaptığını ben yapsam -doksan dakika boyunca topu beklesem- hastanelik olurum. Bu delilik!’
O anda gerçeği anladım: Herkes kendi armağanıyla doğar. Ben gol atmak için doğmuştum; o ise topu şarkı söyletmek için..." - Filippo Inzaghi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder