1 Ağustos 2015 Cumartesi

Jose Rodriguez Galatasaray'da


Galatasaray'ın yeni Transferini Alper Öcal,çok iyi analiz ederek yazmış.Blog arşivinde bulunsun istedim.
İspanyolların tüm uluslararası turnuva başarılarının altında yatan sistemin ana işleyişi böyle. A takımın son 4 büyük turnuvadan 3’ünü kazanması bir yana, İspanya 2002’den beri 14 kez düzenlenen 19 yaş altı Avrupa Şampiyonası turnuvasından 7 kez zaferle ayrıldı. Birer kez de finalist ve yarı finalist oldu. İspanya milli takımındaki başlıca yıldızlar: Juan Mata, Gerard Pique, Cesar Azpilicueta, David de Gea, Jordi Alba, Thiago Alcantara, Koke, Paco Alcacer, Dani Carvajal, Javi Garcia, Javi Martinez vs.. aklınıza hangisi gelirse, neredeyse istisnasız olarak bu sistemin içinden geçiyor. Haliyle İspanya, A milli takım öncesindeki yaş kategorilerindeki millilik toplamı, Avrupa genelinde en fazla olan ülke konumunda.

Kısacası İspanya’nın alt yaş kategorilerinde yetenekli oyuncunun gözden kaçma ihtimali çok düşük ve oraya seçilen futbolcular sıkı ve esnetilmeyen kurallar dahilinde onlarca gözün onayından geçen cevherler.

Galatasaray’ın yeni transferi Jose Rodriguez böyle bir zincirin içinde kendine yer bularak yetişmiş, halihazırda 21 yaş altı İspanya milli takımının 11'inde Denis Suarez ve Oliver Torres ile birlikte oynayan ve Valencia özerk bölgesinin Hercules takımından, 14 yaşında Real Madrid kapısına geçebilmiş bir yetenek. İspanya futbolunun pas merkezli, mobil ve çabuk oynayan karakteri içinde sivrilen orta saha oyuncularının temel tüm özelliklerini bünyesinde barındırıyor. Oyunu iyi okuyan, zeki, topsuz oyundaki hareketliliğiyle arkadaşlarına pas opsiyonu yaratan, topla ilişkisi ve pas becerisi güçlü, risk almaktan çekinmeyen, kısa mesafedeki patlayıcılığı ve esnek bilekleriyle topla kat edebilen ve tek topu da iyi oynayan bir profile sahip.

Arsene Wenger’in, bundan 4 sene önce Jose Rodriguez’i, oyun karakteristiği olarak İspanya ekolüyle fazlasıyla benzer yönü olan Arsenal’e istemesi ve 5 yıllık sözleşme önermesi bu sebeple şaşılacak bir durum değil. Jose Rodriguez’in potansiyelini tescilleyen ise Wenger’in aksine, pastan ziyade daha direkt oynayan, pragmatist, sonuç odaklı ve genellikle gücünü savunmadan alan takımlar yaratan Jose Mourinho tarafından tercih edilmesi.


Mourinho, 2012 Kasım başında Alcoyano ile oynanan Kral Kupası maçında Jose Rodriguez’e ilk kez as takımda forma vermiş ve genç İspanyol ilk maçında ilk golünü atmıştı. İlginç olansa Alcoyano maçından önce Mourinho'nun kulübün altyapı organizasyonunu eleştirdikten sonra Jose Rodriguez’e bu şansı vermesiydi.

“Biz farklı sistemde oynuyoruz, onlar farklı. 9.5 numara mevkii gibi as takımda bulunmayan pozisyonlar var. Üstelik bizim açık oyuncularımız daha hücuma yönelikken Castilla 4-4-2 oynuyor. Oyun tarzı açısından ortak nokta az ve bunun bedelini genç futbolcular ödüyor.” diyen Mourinho’nun kastettiği 9.5 numara, Jose Rodriguez’in transferi ilk kez konuşulmaya başladığında bazı Galatasaray taraftarlarının hatta kimi gazetecilerin de kendisiyle karıştırdığı Jese (Rodriguez) idi.

2012-13 sezonunda Mourinho tutarlı davranıp Jese’ye tek dakika vermezken, Alcoyano maçından 1 ay sonra Atletico Madrid derbisinde Jose Rodriguez son dakikalarda oyuna girerek ilk lig, ardından Ajax karşısında ilk Şampiyonlar Ligi maçına çıkmış ve Real Madrid tarihinin Şampiyonlar Ligi’nde forma giyen en genç ismi olmuştu. O sezon sonunda UEFA 19 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası altın 11’ine de girdi.

Mourinho genç yıldız adayı için maç sonrası “Real Madrid’de gelip geçici değil as takımında oynayacak, kalıcı olacak kapasitesi var. Performasından memnunum, herkes memnun. Önemli olan daha fazla süre alması.” diyerek inancını belirtmişti.

Mourinho’nun genç Jose Rodriguez’e bu denli sahip çıkmasının sebebi, İspanyol oyuncunun çok yönlülüğü ve defansif katkısının yüksek olması. Defansif katkıdan kastedilen bir stoper ya da defansif orta sahada olan hava hakimiyeti, sertliği ve fizik gücüyle ikili mücadeleyle top kapabilmek veya adam markajı gibi futbolcunun savunmacı değerini yükselten direkt defansif beceriler değil (hatta bu açıdan vasatın altında); daha çok yüksek konsantrasyonu ve alan bilgisiyle iyi yer tutup pas arası yaparak top çalabilen ve pres yapmayı seven, rakibini takip eden savunma bilincine, sorumluluğa sahip olması.

Geçen sene Deportivo’ya kiralık gönderildiğinde Victor Fernandez orta sahanın ortasında Bergantinos’un yanında Celso Borges/Medunjanin ikilisinden birini değerlendirirken, Jose Rodriguez’i genelde sağ açıkta ya da istisnai durumlarda 4-1-4-1’in forvet arkasındaki sağ içe yakın pozisyonda kullandı.


Bu karardaki bardağın dolu tarafı Jose Rodriguez’in yukarıda belirtilen defansif katkısının yanı sıra hem bekini takip ediyor, hem de Lucas Perez ve Cavaleiro ile önde çabuk presi başlatabiliyor oluşu sayılabilir. Mourinho’nun etkilendiği özelliklerinden birinin bu olması muhtemel. Velakin henüz bu pratiğini mükemmelleştiremediğinden defansif katkısı orta sahada ciddi bir fark yaratamıyor ama hücum hattında oynadığında bilakis vasatı bile değerli oluyor.

Öte yandan kenarda değil merkezde oynamayı daha çok seven Jose Rodriguez, ileriye kırılan bir 8 numara olarak, topla çok oynaması ve yeteneği olmasına rağmen ceza sahası etrafında ve içinde yeterince yok. Doğal olarak da skora katkısı olması gerekenden az. Savunma yönelik direkt hamlelerinde ham; ve dolayısıyla zamanlamayı iyi ayarlayamayarak yaptığı kolay ve gereksiz fauller var. Ucuz sarı kart görme potansiyeli ve presten çalması gereken top ölçeğinde yeterince verim alamayışı da gidermesi gereken eksiklerin başında. Dani Carvajal gibi Real Madrid'e geri dönmesinin ya da İspanya milli takımına yükselmesinin yolu bunları Galatasaray'da gidermesinden geçiyor. 20 yaşında bir futbolcu için zamanı var ve Türkiye liginin kendine has zorlukları da onu bu yolda hazırlayacaktır.


Hamza Hamzaoğlu kamp döneminde verdiği demeçte öncelikle Jose Rodriguez'in çok yönlülüğünü vurgulamıştı. Nerede değerlendireceğini zamanla göreceğiz fakat Jose Rodriguez’in bütün bunların sonucu olarak Felipe Melomuadili olmadığı aşikâr. Öyle düşünülüyorsa, tüm yeteneklerine ve tek olarak bakıldığında hayli potansiyeli olan bir futbolcu olduğu halde beklentiyi karşılamayacaktır. 4-3-3’te defansif orta sahanın önündeki iki içten biri olarak ya da 4-2-3-1 / 4-3-3’te sağ kanatta faydalı olabilir. Bireysel kalitesi alternatiflerinden daha fazla. Keza Sneijder dinlendirileceğinde de ilk seçenek olarak düşünülebilir.


Hiç yorum yok: