11 Ocak 2015 Pazar
Bekledik de Gelmedin...
Lig dediğin bizde 34 hafta. Şampiyonluğu kutlamak ise en fazla 34 saat. Sonra sevinen de üzülen de beyaz bir sayfa açar, yeni sezon, yeni umutlar. İki pası yapamayan adamları taraftar gönlünden siler, o gönül yeni isimlere kucak açar. Doğrusu son yıllarda futbolun kendisinden çok, transfer döneminde geleceği muamma olan yıldızlar için atılan manşetlerden keyif alıyoruz galiba... Yönetimler transferi imzaya kadar gizlemeye çalışır, medya işini yapıp o gizem perdesini aralamak ister, bir de duyumcular vardır. Mayıs ayında yeşerir bunlar toprakta. Yöneticinin akrabası, komşusu, tesisin çaycısının yeğeni. Gece transfer nöbetleri tutulur internet forumlarında. "Uçağa bindi, geliyor," denilen yıldız için havayollarının tarifeleri didik didik edilir. Sonunda mutlu son varsa, havaalanında cam çerçeve iner, arabaların tavanları çöker. Yıldız yabancı 1000 taraftarın arasında ilk Türkiye deneyimini yaşar ve ne kadar sevildiğini anlarken ilk sakatlığını da geçirir.
30 YAŞ ÜSTÜNDEKİ G.SARAY'LILAR HATIRLAR! Ya peki gelmeyenler? Kara sevdadır onlar. "Bu haziran olmadıysa bir sonraki haziran," diye diye ömür geçer, aslan gibi topçu kariyerinin sonuna gelir, kırık bir aşk hikayesi olarak yazılır taraftarın gönül defterine. Üç Büyükler'in taraftarlarının yıllarca bekleyip kavuşamadığı üç kült isimle başlayalım. Galatasaraylılar yıllarca Belodedici'yi bekledi. Rumen futbolunu kimse izleme şansını sahip değildi ama adı sihirli liberoya çıkmıştı Belodedici'nin. Dönemin başkanı Alp Yalman, onca yıldız transfer etti ama bir tek Belodedici'yi getiremedi. Bir zaman sonra o bölgenin asıl adamı Popescu, Galatasaray forması giydi ama bugün 'Belodedici' deyin 30 yaş üstündeki Galatasaraylıların yüreği sızlar.
Fenerbahçe de bir başka Rumen yıldızın peşinden koştu. Bugün forma giyen Gökhan Gönül'den iyi değildi ama Dan Petrescu döneminin en iyi sağ beklerindendi. Olmadı, kavuşamadılar. Rivayet odur ki Kluivert "Doğuştan Kartal'ım," demişti (!). Hollandalı kıvırcık santrfor yıllarca İnönü'ye beklendi. Biraz eskilere gidelim. Almanların az sayıdaki teknik oyuncularından Thomas Hassler yıllarca Galatasaray ve Fenerbahçe ile anıldı. Gelecek ve asist kralı olacaktı, olmadı. Brezilyalı Aldair demek, savunmanın sigortası demekti. Defansı dökülürken Galatasaray peşine düştü. Aldair, Roma havasını sevdi, terk etmedi. Mehmet Scholl ve Yıldıray Baştürk, iki gurbetçi yıldız. Eninde sonunda bir gün vatan hasreti çekeceklerdi, öyle değil mi? Önce Mehmet, geçenlerde de Yıldıray futbolu bıraktı. Galatasaray, Hakan Şükür ile gol sorunu yaşamazken, 'Hakan Şükür tipi'nde santrfor arayan Fenerbahçe az mı Tore Andre Flo'nun peşinden koştu? Biscan, orta sahada her teknik adamın isteyeceği türden bir yetenekti. "Biscan geliyor, Biscan gelecek," derken, Biscan bu sezon sakatlık yüzünden 33 yaşında kariyerine son noktayı koydu.
Orta sahaya lider mi arıyorsunuz? Effenberg, hem Galatasaray'ın hem Fenerbahçe'nin rüyasıydı. Zola, 90'ların sonunda Chelsea'yi sırtlarken, Fenerbahçe düştü peşine. Emin olun gelse bugünün Alex'i olurdu. Galatasaray bugünlerde yine iyi bir kaleci arıyor ama Hırvat Pletikosa, gittiği her kulüpte yedek kulübesinin müdavimi oldu. Danimarkalı Gravesen orta sahanın fedaisiydi. Fenerbahçe ve Galatasaray "Kavga çıkarsa lazım olur," dediler, peşinden koştular. Fatih Terim, usta golcü Chiesa'yı istedi, gelmedi. Arjantinli golcü Crespo gelecek, Fenerbahçe ve Galatasaray'da gol kralı olacaktı.
Bir yıl olmasa bir sonrakinde.. Ivan Helguera joker adamdı. Hem orta saha hem stoper oynardı. Beşiktaş ve Galatasaray ile anıldı yıllarca, gün geldi futbolu bıraktı. Yayın ihalesi, milyon avrolar derken hayaller de büyüdü son 10 yılda. Starlar kesmedi, süperstarlar manşetleri süsledi. Hagi'nin veliahtı Juninho idi, Shevchenko gelecek, Servet'in ligde de kabusu olacak, hocası "Döndürme Servet," diye bağıracaktı.
Insua, üç yıl Galatasaray ile anıldı sonra bir gün Bursa'ya imza attı. Ronaldinho gelse bir milyon forma sattırırdı. Formaların basıldığı bile yazıldı ama Brezilyalı memleketine döndü. Adriano, bira şişeleri arasında kendini kaybetmese Fenerbahçe forması giyerdi. Vatandaşı Djalminha arıza adamdı, iyi ki gelmedi! Robert Pires uçağa binmişti, uçak uzayın derinliklerinde kayboldu! Pires gelse; Galatasaray'da Arda Turan forma yüzü görmezdi. Hepsini uzaktan sevdi taraftar, Murathan Mungan'ın dizelerindeki gibi: "Gelmediniz, ben hep sizi bekledim/ Eksilen yanlarımla/ Sizden saklı eskidim."
Bülent Timurlenk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder