30 Ekim 2012 Salı
Emre'den Müthiş Frikik
Kafası rahat olduğunda yetenek ortaya çıkıyor...A.Madrid forması ile klas bir gol attı geçen hafta Emre...Takımına ısınmaya başladı diyebiliriz.
29 Ekim 2012 Pazartesi
Bu Olmamış...
O niyet ile söylemediklerini tahmin ediyorum ama yaratıcılık yapayım derken saçmalamışlar.Yeni dizi Karadayı,Fernandes ile ifade edilmek istenmiş ama ırkçı bir başlık olmuş gibi...Bunu İngiltere'de yapsan ödeyeceğin tazminat için gazeteyi satman gerek.Bu başlığı siyahi bir futbolcu için atmasan bu algı oluşmaz ama bundan bu algı çıkıyor maalesef.
28 Ekim 2012 Pazar
22 Ekim 2012 Pazartesi
Hafta Arası Futbol
23 Ekim Salı19:00 Spartak Moskova - Benfica (Smart Spor)
21:45 Galatasaray - CFR Cluj (Star)
21:45 Manchester United - Braga (Smart Spor)
21:45 Barcelona - Celtic (Smart Spor 2)
24 Ekim Çarşamba
21:45 Ajax - Manchester City (Smart Spor 2)
21:45 Borussia Dortmund - Real Madrid (Smart Spor)
25 Ekim Perşembe
20:00 Olympic Lyon - Athletic Bilbao (Smart Spor)
22:05 AEL Limassol - Fenerbahçe (Star)
22:05 B.Mönchengladbach - Marsilya (Smart Spor)
Kaynak:Tribundergi
Medeniyet...
Medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavar değil, bu olsa gerek...Medeniyet artınca rakip taraftarlar arası mesafe kısalıyor anlaşılan.GS-FB ya da Karşıyaka-Göztepe maçlarında böyle bir tribün hayal etsenize...B.Dortmund-Schalke 04 maçından bir görüntü...Bu topraklarda artık hayal etmesi bile zor maalesef.
21 Ekim 2012 Pazar
Messi 3-Deportivo 4-Barcelona 5...
Maç 18.dk. da 0-3 olmuş,özetini izledim bu sabah...Messi gene coşmuş.Artık Barcelona değil sadece, Messi bile üst oluyor İddaa da.Bu sene gene rekorlarına yenilerini ekleyecek gibi.
Milli Takımın Önlenemez Düşüşü...
Romanya ve Macaristan maçları ile ilgili iki ayrı yazı yazmayı düşünüyordum ama sonuçlar büyük hayal kırıklığı olunca kaç gündür elim gitmiyor açıkcası.4 maç sonunda sadece Estonya'yı yenmek net başarısızlıktır.Hollanda deplasmanında kaybetmek su kaldırır ancak Romanya ve Macaristan'dan 2 maçta 0 puan ile çıkıyorsan hesap vermek zorundasındır.Sorunlar 4-4-2 , 4-3-2-1 in çok daha fazlası.Takım olgusu,hırs,kazanma coşkusu,yenilgiye isyan yok sahada.Abdullah Avcı'dan daha etkili bir liderlik,direktörlük bekliyordum.Hiddink kariyeri ve teknik adamlığı tartışılmayacak birisi ama bize uymadı.Yaşı ve kariyeri gereği eski hırsında değil ve adamı Rusya'da çalışırken zorla getirdik neredeyse.Aldığı parayı asla tartışmadım.Hiddink'i istiyorsanız o parayı vereceksiniz.Rusya-Avustralya-G.Kore'de başarılı olan adam burada olamıyorsa sorun bizde zaten.
Avcı'nın yaşı ve kariyeri gereği büyük bir hırs ve motivasyon ile işe başlayacağını düşünüp Türk teknik adam olması nedeniyle uyum sorunu yaşamadan yola devam edeceğimizi planlarken duvara çarptık resmen.
Takımın eskileri üzerinde ağırlığı yok maalesef ve artık futbolcular Milli takıma eski coşkuları ile gelmiyor.Takım içinde Emreciler-gurbetçiler, GS ciler FB ciler gibi ayrışmalar olduğu söyleniyor.
Sahadaki kadro son haftanın en formda 11'i olmak zorunda değil her zaman söylüyorum ama bazı futbolcular gerçekten Milli takım düzeyinde değil.
Sahadaki bölünmüşlük tribünde ve ülke genelinde de var maalesef.Siz hiç Hollanda milli maçında tribünde Ajax formalı insan gördünüz mü? Portakallar deyimi tamamen turuncu tribünden gelir.Milli takım forman yoksa beyaz kırmızı kazak ya da t-shirt ile git kardeşim,Takım forması ile gelme maça.
Milli takım heyecanı hepimizde azaldı bunu kabul etmemiz gerek.Burak oynamaz Fenerliler küfür eder sakat değil diye,Gökhan sakatlanır Galatasaraylılar küfür eder Milli maçtan kaçıyor diye son yıllarda bu saplantı oluştu kamuoyunda.2008 de yarı final oynadığımız günlerdeki coşkuyu ne zaman yakalarız bilmem.
Milli takımda Hiddink ile artıp,Avcı ile tavan yapan gurbetçi futbolcu enflasyonunu biraz frenlemek gerekir bence.Tamam altyapıları iyi ama her gurbetçiye Mesut Özil muamelesi yapmak yanlış O tren kaçtı ya da belki hiç uğramamıştı istasyona.
Ali Ece güzel söyledi ''Neredeyse gurbetçi diye Sibel Kekili'yi bile alacağız Milli takıma...''
Sercan-Mehmet Ekici bu seviyenin futbolcusu değil şu aşamada.Kendi takımında bırak 11'i 18'e giremeyen Mehmet Ekici Milli takımda 11 başlıyorsa kapatıp gidelim zaten, neyi konuşuyoruz.
18 Ekim 2012 Perşembe
Hafta Sonu Futbol
19 Ekim Cuma19:00 Vfl Bochum - Hertha BSC Berlin (FogTV)
20:00 Gençlerbirliği - Galatasaray (Ligtv)
21:30 Hoffenheim - Greuther Fürth (TRT Haber)
20 Ekim Cumartesi
12:30 Anzhi Makhachkala - Spartak Moskova (Ligtv 3)
14:00 SG Dynamo Dresden - Eintracht Braunschweig (FogTV)
14:00 Boluspor - Torku Konyaspor (TRT 1)
14:00 1461 Trabzon - MKE Ankaragücü (TRT Web)
14:45 Tottenham Hotspur - Chelsea (Ligtv 3)
16:00 Orduspor - SB Elazığspor (Ligtv)
16:30 Borussia Dortmund - Schalke 04 (TRT Haber)
17:00 Redbull Salzburg - R2 Pellets Wac (FogTV)
17:00 West Bromwich Albion - Manchester City (Ligtv 3)
19:00 Bursaspor - Fenerbahçe (Ligtv)
19:00 MP Antalyaspor - Sivasspor (Ligtv 2)
19:00 Real Madrid - Celta Vigo (NTV Spor)
19:00 Bucaspor - Kartalspor (TRT Web)
19:00 Gaziantep BŞB - Şanlıurfaspor (TRT Spor)
19:30 Werder Bremen - B.Mönchengladbach (TRT Haber)
19:30 Norwich City - Arsenal (Ligtv 3)
19:30 Werder Bremen - Borussia Mönchengladbach (TRT Haber)
23:00 Deportivo La Coruna - Barcelona (NTV Spor)
21 Ekim Pazar
00:30 Gremio - Coritiba (Ligtv 3)
14:00 TKİ Tavşanlı Linyitspor - Karşıyaka (TRT Spor)
14:30 Vfr Aalen - FC energie Cottbus (FogTV)
16:00 Eskişehirspor - KDÇ Karabükspor (Ligtv)
16:00 Kasımpaşa - Mersin İdman Yurdu (Ligtv 2)
16:00 Inter - Catania (TRT Spor)
16:30 Nürnberg - Augsburg (TRT Haber)
17:00 FK Austria Wien - SK Rapid Wien (FogTV)
18:00 QPR - Everton (Ligtv 3)
18:30 Hamburg - Stuttgart (TRT Haber)
19:00 Beşiktaş - Trabzonspor (Ligtv)
19:00 Samsunspor - Kayseri Erciyesspor (TRT Spor)
19:00 Akhisar Belediyespor - Gaziantepspor (Ligtv 2)
19:00 Denizlispor - Çaykur Rizespor (TRT Web)
19:00 Adana Demirspor - Manisaspor (TRT Web)
21:00 Atletico Mineiro - Fluminense (Ligtv 3)
22:30 Real Sociedad - Atletico Madrid (NTV Spor)
22 Ekim Pazartesi
19:15 TSV Munchen - FC Ezgebirge Aue (FogTV)
20:00 Kayserispor - İstanbul BB (Ligtv)
20:00 Göztepe - Adanaspor (TRT Spor)
22:30 Sevilla - Mallorca (NTV Spor)
Kaynak: Tribundergi
Arda Liverpool'da...
Nuri Şahin formalı Arda...Yolu İspanya'dan sonra İngiltere'ye düşer mi bilinmez ancak KOP tribünleri onu sever gibi geliyor bana.
17 Ekim 2012 Çarşamba
15 Ekim 2012 Pazartesi
Hafta Arası Futbol...
15 Ekim Pazartesi
21:00 Manisaspor - Gaziantep BŞB (TRT Spor)
16 Ekim Salı
21:30 Macaristan - Türkiye (Star)
22:45 Portekiz - Kuzey İrlanda (S Haber)
Kaynak: Tribundergi
14 Ekim 2012 Pazar
Bir Devrin Sonu Alex De Souza...
Kurumsallıktan en çok söz eden kulüp Fenerbahçe'de son iki yıl içersinde öyle olaylar yaşanmış ki Pandora'nın kutusu açılınca herkes eteğindeki taşları döktü.Bu savaşın ne kazananı var şu an ne de kaybedeni.Alex gibi efsane olmuş bir futbolcuya bu şekilde ayrılmak yakışmadı açıkcası.Yeşil sahada 52.000 kişi önünde veda etmesi beklenen futbolcu,uçakla apar topar ülkesine gitti bir anda.
127 dakikalık basın toplantısı ile 8 seneyi değerlendiren Alex samimiydi öncelikle.Kendi hatalarını baştan söyleyerek,kimseyi kırmadan,herşeyi çok yalın ve net bir şekilde anlattı.
Aykut Kocaman ile iletişim problemi olduğu ve yıldızlarının barışmadığı zaten malumdu.Ne kadar profesyonel olsa da Zico-Terim tarzı duygularını belli eden teknik adamlar ile daha verimli olacağını hissettirdi.Kocaman'ın soğuk ve mesafeli yaklaşımı aralarında aşılmaz bir buzdağı yaratmış üç yıl içersinde.
Aziz Yıldırım artık kontrolünü kaybetmiş bir şekilde geçmiş yıllara göre çok daha ben merkezci bir tavır sergiliyor.Bir yıl hapis yatmış bir kişinin yaşadığı travma ve yükselen şekeri nedeni ile öfke kontrolü sağlayamaması bu görüntülere neden oldu.Alex'ten sonra sıranın Aykut Kocaman ve Aziz Yıldırım'da olduğunu söylemek için kahin olmaya gerek yok sanırım.Kim haklı kim haksız derseniz ve mutlaka bir sıralama yapmamız gerekirse,gidiş sırasının tam aynısı olur benim haklılık sıralamam.
ALEX-AYKUT-AZİZ...
Artık 10'lar Yok...
Futbol günümüzde çok daha hızlı ve güce dayanıyor...Klasik 10 numara olarak tabir edilen futbolculara artık teknik adamlar sahada yer bulamıyorlar.O kuşağın belki de son temsilcisi Alex De Souza idi...Hagi-Boban-Valderama gibi futbolcuları özlemiyor değiliz açıkcası.Şimdi varsa yoksa Messi-Ronaldo.
En Golcü Futbolcular...
Önce şunu söyleyelim,Hülya Avşar olmasa Hakan,Tanju'yu zor geçerdi ! İzlemedik ancak en büyük golcü Metin Oktay derler hep...Onu klasman dışı bırakalım.En iyi forvet Hakan Şükür ama en iyi golcü bence Tanju Çolak'tı.
La Masia Günlerinden...
Pique-Fabregas-Messi'nin gençlik günleri.Tabii ki bir Barcelona geleneği alt yapıdan futbolcu yetiştirmek.
10 Ekim 2012 Çarşamba
Hafta Sonu Futbol
12 Ekim Cuma03:00 Palmeiras - Coritiba (Ligtv 3)
18:00 Rusya - Portekiz (S Haber)
20:30 Türkiye - Romanya (Star)
13 Ekim Cumartesi
14:00 Kartalspor - Çaykur Rizespor (TRT 1 / TRT Web)
19:00 Karşıyaka - Adana Demirspor (TRT Spor)
19:00 Torku Konyaspor - Samsunspor (TRT Web)
19:00 Denizlispor - Boluspor (TRT Web)
14 Ekim Pazar
14:00 Şanlıurfaspor - 1461 Trabzon (TRT Spor)
19:00 Kayseri Erciyesspor - Göztepe (TRT Spor)
19:00 MKE Ankaragücü - Bucaspor (TRT Web)
19:00 Adanaspor - TKİ Tavşanlı Linyitspor (TRT Web)
22:00 Santos - Vasco Da Gama (Ligtv 3)
Kaynak: Tribundergi
9 Ekim 2012 Salı
Messi:2-Ronaldo:2
Maça El Clasico dedik ama resmen Messi-Ronaldo düellosu oldu.Barca 8 puanlık farkı korudu ve biz yine müthiş bir maç izledik.Süper ego J.Mourinho bile ''Dünyanın en iyi futbolcusu kim tartışması bitsin,ikisi de bu gezegenden değil ''diyerek noktayı koydu.
Yarasın...
Arena'da ilk kez ıslıklandı Melo...Bu sezon çok geç takıma katılması,sezon başı kampında yükleme yapılmamış bir futbolcu olması sorun yaratıyor.Onun formsuzluğu maalesef Selçuk İnan'ın futbolunu da etkiliyor.Milli takım maçları için verilen ara umarım onun adına iyi geçer.
5 Ekim 2012 Cuma
Hafta Sonu Futbol...
5 Ekim Cuma19:00 Hertha BSC Berlin - 1860 Munich (FogTV)
20:00 Trabzonspor - Kasımpaşa (Ligtv)
20:00 KDÇ Karabükspor - Orduspor (Ligtv 2)
20:00 Gaziantepspor - MP Antalyaspor (Ligtv 3)
21:30 Augsburg - Werder Bremen (TRT Haber)
22:30 Celta Vigo - Sevilla (NTV Spor)
6 Ekim Cumartesi
14:00 TKİ Tavşanlı Linyitspor - Kayseri Erciyesspor (TRT Spor / TRT Web)
14:00 Eintracht Braunschweig VFL Bochum 1848 (FogTV)
14:45 Manchester City - Sunderland (Ligtv 3)
16:00 İstanbul BB - Gençlerbirliği (Ligtv)
16:30 Bayern Münih - Hoffenheim (TRT Haber / TRT Web)
17.00 RZ Pellets WAC vs. SV Josko Ried (FogTV)
17:00 Chelsea - Norwich City (Ligtv 3)
19:00 Galatasaray - Eskişehirspor (Ligtv)
19:00 SB Elazığspor - Akhisar Belediyespor (Ligtv 2)
19:00 Samsunspor - Denizlispor (TRT Spor)
19:00 Göztepe -Torku Konyaspor (TRT Web)
19:30 Schalke 04 - Wolfsburg (TRT Web)
19:30 West Ham United - Arsenal (Ligtv 3)
23:00 Real Betis - Real Sociedad (NTV Spor)
7 Ekim Pazar
14:30 FC Ingolstadt 04 - 1. FC Kaiserslautern (FogTV)
15:30 Southampton - Fulham (Ligtv 3)
16:00 Sivasspor - Bursaspor (Ligtv 2)
16:30 B.Mönchengladbach - Eintracht Frankfurt (TRT Haber / TRT Web)
17.00 SK Puntigamer Sturm Graz - FK Austria Wien (FogTV)
18:00 Newcastle United - Manchester United (Ligtv 3)
18:30 Hannover 96 - Borussia Dortmund (TRT Haber / TRT Web)
19:00 Fenerbahçe - Beşiktaş (Ligtv)
19:00 Mersin İdman Yurdu - Kayserispor (Ligtv 2)
19:00 Adana Demirspor - Adanaspor (TRT Spor)
19:00 Bucaspor - Şanlıurfaspor (TRT Web)
19:00 MKE Ankaragücü - Kartalspor (TRT Web)
19:00 Gaziantep BŞB - Karşıyaka (TRT Web)
20:50 Barcelona - Real Madrid (NTV Spor)
22:30 Atletico Madrid - Malaga (NTV Spor)
Kaynak: Tribundergi
4 Ekim 2012 Perşembe
10'un Vedası...
''Yıllarca FB'li arkadaşlarımı ALEXBAHÇE diye kızdırmış biri olarak,Alex'in ardından iki cümle yazmak farz oldu.Aykut'u sevmek için belki ama Alex'i sevmek için Fenerli olmaya gerek yok. Adam her yerde adamdır.Mancini evinin icinde havai fisek atan Balotelli ile oynamiyorum diye basıp giden Tevez'i yönetiyorken sen iki tane twit atan adamı yönetemiyorsan ben senin yöneticiliğini sorgularım ! Adam giderken bile kendini bozmamış ''Çocuklarım için daha zor olacak; Türkiye'de büyüdüler. Brezilya'ya gidince eve gidelim diye ağlıyorlar.
Türkçe dahi anlamındaki -de ayrı yazılır...Alex De SOUZA...''
Facebook'ta bu duygularımı paylaşmış ve çoğunluğu FB'li arkadaşlarım beğenerek görüşlerime katılmıştı.Salı gününden beri blogta Alex hakkında yazı yazacağım ancak o gün Galatasaray maçı dünde akşam dışarıda olduğum için yazamamıştım.Bu gece yazmayı düşünürken Milliyet'te Uğur Meleke'nin Alex yazısını okuyunca yazacak birşey kalmamış dedim.Arşivde olması gereken yazı gerçekten...
Bugün ülke gündemini meşgul eden Alex krizini doğru okuyabilmek için önce Brezilyalı’nın Fenerbahçe açısından önemini kavrayabilmek lazım bence: Yarın Fenerbahçe’nin 500 sayfalık tarihçesi yazılsa Alex’in orada belki 100 sayfası olacak. Sadece bilmem kaç yüz maçta bilmem kaç yüz gol, bir o kadar da asist yaptığı için değil... Fenerbahçe futbol takımının son 10 yılının neredeyse tek başına tarifi olduğu için... Tarih yazılırken 60’lar, 70’ler, 80’ler, 90’lar, Alex’li yıllar, 2010’lar diye yazılacağı için. Bu takımın sistemi 10 yıldır “Alex’in arkasına 8, önüne 1 adam” konup oluşturulduğu için... Daum da gelse, Zico da gelse, Kocaman da gelse bu takım on yıldır “4-4-Alex-1” oynadığı için. 10 yıldır Türk futbolunda başarı standardının tanımı hep “bir Alex” olduğu için.
Kocaman sıradanlaştırdı
Bu gerçekler ışığında, dün hâlâ Kocaman’ın, “Ben bir futbolcuyla karşı karşıya gelmek istemiyorum. Alex büyük oyuncu, ama Fenerbahçe’de başka büyük oyuncular da oynuyor” demesi garip kalıyor biraz... Evet Volkan büyük oyuncu. Evet Kuyt da öyle. Ama Aykut Hoca’nın ayrımını yap(a)madığı şey şu: Alex yalnızca büyük bir oyuncu değil, bir efsane. Juventus kadrosu da büyük oyuncularla doludur, ama Del Piero farklıdır. Liverpool’da Suarez’in bugünkü katkısı Gerrard’ın belki beş katıdır, ama hiç kimse Gerrard’ı diğer büyük oyuncularla aynı parantezde anmaz. Totti’nin son 2-3 yılda Roma’ya katkısı sınırlıdır, ama o Totti’dir; diğer bütün Romalılardan ayrıdır. Alex de öyle.
Üstelik Aykut Hoca daha göreve gelir gelmez “Alex’li son 5 yılda bir şampiyonluk kazanıldı” diyerek gönlünü yaraladı Brezilyalı yıldızın. Birincisi, o sırada Alex 6 yıldır Fenerbahçe’deydi ve iki şampiyonluk görmüştü. Kocaman’ın Alex’li ilk yılı görmezden gelip son 5 seneyi dikkate alması, en hafif ifadeyle deformasyondu. Bu açıklamanın ikinci eksiği de, Alex’li o son 6 yılda hem Avrupa Ligi’nde hem Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkılışının unutuluşuydu. Üstelik Devler Ligi 2008’de Alex 5 gol/5 asistle kupaya damga vuranlardan olmuştu. Yani Alex’li o 6 yıl, Avrupa’da da Fenerbahçe’nin yüz akıydı. İki yıllık teknik adamlık süresine iki kupa sıkıştıran ve sportif açıdan başarılı olan Kocaman’ın bu süreçte bence en büyük eksiği zaten hep Alex’e duyduğu saygı idi. “Alex benim 30 oyuncumdan biridir” veya “Alex bir sistem değildir” derken de aynı bamteline dokundu; Brezilyalı’nın bu kulüp için Totti olduğunu, Giggs olduğunu görmezden geldi. Oysa dışarıda heykeli olan bir adam 30 oyuncudan biri olamazdı, Recep’le aynı sayılamazdı.
Alex bir gülümsemeyi çok gördü
Kocaman Alex’i sıradanlaştıradursun, Brezilyalı yıldız da boş durmadı bu süreçte... Onunla birlikte andığımız Totti de, Scholes da bu yollardan geçtiler; kulübede oturdular. Ama hiçbirisinin kalkıp tevatür (namı diğer twitter) hesaplarından hocalarını kıskançlıkla suçladıklarını hatırlamıyorum ben... Alex, içinde yanardağlar da patlasa “Bu takımın bütün oyuncuları değerlidir, benim yerime kim oynarsa gereğini yapacaktır” deme olgunluğunu gösteremedi, yedek kulübesindeki arkadaşlarının yanına kendini yakıştıramadı.
Üstelik bu krizin baş mimarı olan Aykut Hoca, Moskova krizinden sonra çok olgun davrandı ama Alex aynı olgunluğu gösteremedi. Marsilya maçında olayın çok yakınındaydım, Kocaman oyundan çıkan Alex’in elini sıkmak için 5 metre yol kat ederken Brezilyalı onun yüzüne bile bakmadı; bir gülümsemeyi çok gördü. Oysa bir olumlu jesti/mimiği çok gördüğü hocası Kocaman, onun heykel açılışına da katıldı, kulüp efsanesini en önde alkışladı.
Kocaman’la Alex arasında ne yaşanırsa yaşansın, Brezilyalı oyuncu bu problemleri kamuoyunun önüne taşımasaydı; sadece işini yapıp hocasının elini sıksaydı bugün tüm Türkiye onun karşısında yalnızca önünü iliklerdi. Oysa o basit bir gerçeği unuttu, galiba yalnızca sahada top oynadığını değil, atomu parçaladığını filan zannetti! Bugün ne Avrupa’da, ne de kendi kıtası Amerika’da sokakta tanınacak bir futbolcu değil Alex... Türkiye’de tırnaklarıyla kazıyarak hak ettiği büyük saygının değerini bilmeliydi, bir efsaneye yakışır biçimde davranmalıydı.
Başkan sahada kaldı
Kocaman-Alex arasındaki krize son ve öldürücü darbeyi de Başkan Yıldırım vurdu. Gaziantep maçında mikrofonu eline aldığında da, Kasımpaşa’da soyunma odasına gittiğinde de bence krizden rol çaldı. Dün de havaalanında esas oyuncu olmayı sürdürdü; yanına Samet Güzel’i de alıp enteresan bir cümle kurdu: “Alex, Fenerbahçe Başkanı’nın üstüne çıkmışsa ya Alex gider, ya Başkan gider”...
Bence zurnanın zırt dediği yer de burası. 15 yılda kurumsal anlamda Fenerbahçe’ye çağ atlatan Yıldırım’ın en büyük zaafı da bu: “En üstte olma duygusu”...
Bundan tam 4 yıl önceydi... Kadıköy’deki Fenerbahçe-Arsenal maçı öncesi tribünde canlı yayındaydık, monitörden de muhabir arkadaşımızın misafir başkan Hillwood’la yaptığı röportajı izliyorduk. 75’lik Hillwood her zamanki gibi baklava dilimli süveteriyle arz-ı endam ediyordu; ben de bir muziplik yaparak canlı yayındaki arkadaşlara “Bu adam Arsenal Başkanı değil, sizi kandırmışlar, yayını kesin” dedim! Doğal olarak kısa süreli bir panik yaşandı, çünkü hiç kimse Arsenal başkanını tam olarak tanımıyordu. Tanımamamız da inanın çok ama çok doğaldı. Arsenal’in tam 30 yıldır başkanlığını yapan Hillwood, Londra sokaklarında dolaşırken de muhtemelen onu pek kimse tanımıyordur. Ondan önce 20 yıl Arsenal başkanlığı yapan babasını da, dedesini de tanımıyorlardı muhtemelen.
Çünkü orada başkanlar sahaya çıkıp top oynayanların kendisi olmadıklarının farkındalardı. Arsenal Başkanı Hillwood 15 yıl önce işleri Wenger’e bırakmıştı, o günden beri de kulübe ortalama haftada bir kez uğradığı söylenir. Oralarda bir oyuncu başkanın üstüne çıkmışsa sorun yoktu, esas bir başkan oyuncunun üstüne çıkıyorsa problem başlıyordu.
Ve son...
Olan oldu, testi birkaç yerden kırıldı, geriye tek bir hayalim kaldı, o da şu: Türk futbolunun en güzel öykülerinden biri, acı sonla bitmemeli bence... Alex pazartesi günü basın toplantısında herkesi şaşırtmalı: Medyanın karşısına çıkıp Türkiye’de geçirdiği 9 yılın ne kadar harika olduğunu, burada sadece dostluk ve sevgi gördüğünü anlatmalı. Salı günü Alex’e cevap vereceklerini söyleyen Yıldırım ve Kocaman da basının karşısına çıkıp Brezilyalı’nın kulüp tarihi için önemini vurgulamalı, ona yakışan bir veda düzenleyeceklerini açıklamalı.
Umudumuz bu... Bekleyip göreceğiz.
Efsaneler ölmez sadece şekil değiştirir...
Çok kısa bir süre önce taraftarlar heykelini yaptırmış,açılışında yaptığı konuşmada ağlamıştı.
Nereden nereye...
Çizdiği örnek aile tablosu ile Türkiye'ye örnek oldu her zaman.
Türkçe dahi anlamındaki -de ayrı yazılır...Alex De SOUZA...''
Facebook'ta bu duygularımı paylaşmış ve çoğunluğu FB'li arkadaşlarım beğenerek görüşlerime katılmıştı.Salı gününden beri blogta Alex hakkında yazı yazacağım ancak o gün Galatasaray maçı dünde akşam dışarıda olduğum için yazamamıştım.Bu gece yazmayı düşünürken Milliyet'te Uğur Meleke'nin Alex yazısını okuyunca yazacak birşey kalmamış dedim.Arşivde olması gereken yazı gerçekten...
Bugün ülke gündemini meşgul eden Alex krizini doğru okuyabilmek için önce Brezilyalı’nın Fenerbahçe açısından önemini kavrayabilmek lazım bence: Yarın Fenerbahçe’nin 500 sayfalık tarihçesi yazılsa Alex’in orada belki 100 sayfası olacak. Sadece bilmem kaç yüz maçta bilmem kaç yüz gol, bir o kadar da asist yaptığı için değil... Fenerbahçe futbol takımının son 10 yılının neredeyse tek başına tarifi olduğu için... Tarih yazılırken 60’lar, 70’ler, 80’ler, 90’lar, Alex’li yıllar, 2010’lar diye yazılacağı için. Bu takımın sistemi 10 yıldır “Alex’in arkasına 8, önüne 1 adam” konup oluşturulduğu için... Daum da gelse, Zico da gelse, Kocaman da gelse bu takım on yıldır “4-4-Alex-1” oynadığı için. 10 yıldır Türk futbolunda başarı standardının tanımı hep “bir Alex” olduğu için.
Anket Yükleniyor
Lütfen bir seçenek seçiniz.
Kocaman sıradanlaştırdı
Bu gerçekler ışığında, dün hâlâ Kocaman’ın, “Ben bir futbolcuyla karşı karşıya gelmek istemiyorum. Alex büyük oyuncu, ama Fenerbahçe’de başka büyük oyuncular da oynuyor” demesi garip kalıyor biraz... Evet Volkan büyük oyuncu. Evet Kuyt da öyle. Ama Aykut Hoca’nın ayrımını yap(a)madığı şey şu: Alex yalnızca büyük bir oyuncu değil, bir efsane. Juventus kadrosu da büyük oyuncularla doludur, ama Del Piero farklıdır. Liverpool’da Suarez’in bugünkü katkısı Gerrard’ın belki beş katıdır, ama hiç kimse Gerrard’ı diğer büyük oyuncularla aynı parantezde anmaz. Totti’nin son 2-3 yılda Roma’ya katkısı sınırlıdır, ama o Totti’dir; diğer bütün Romalılardan ayrıdır. Alex de öyle.
Üstelik Aykut Hoca daha göreve gelir gelmez “Alex’li son 5 yılda bir şampiyonluk kazanıldı” diyerek gönlünü yaraladı Brezilyalı yıldızın. Birincisi, o sırada Alex 6 yıldır Fenerbahçe’deydi ve iki şampiyonluk görmüştü. Kocaman’ın Alex’li ilk yılı görmezden gelip son 5 seneyi dikkate alması, en hafif ifadeyle deformasyondu. Bu açıklamanın ikinci eksiği de, Alex’li o son 6 yılda hem Avrupa Ligi’nde hem Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkılışının unutuluşuydu. Üstelik Devler Ligi 2008’de Alex 5 gol/5 asistle kupaya damga vuranlardan olmuştu. Yani Alex’li o 6 yıl, Avrupa’da da Fenerbahçe’nin yüz akıydı. İki yıllık teknik adamlık süresine iki kupa sıkıştıran ve sportif açıdan başarılı olan Kocaman’ın bu süreçte bence en büyük eksiği zaten hep Alex’e duyduğu saygı idi. “Alex benim 30 oyuncumdan biridir” veya “Alex bir sistem değildir” derken de aynı bamteline dokundu; Brezilyalı’nın bu kulüp için Totti olduğunu, Giggs olduğunu görmezden geldi. Oysa dışarıda heykeli olan bir adam 30 oyuncudan biri olamazdı, Recep’le aynı sayılamazdı.
Alex bir gülümsemeyi çok gördü
Kocaman Alex’i sıradanlaştıradursun, Brezilyalı yıldız da boş durmadı bu süreçte... Onunla birlikte andığımız Totti de, Scholes da bu yollardan geçtiler; kulübede oturdular. Ama hiçbirisinin kalkıp tevatür (namı diğer twitter) hesaplarından hocalarını kıskançlıkla suçladıklarını hatırlamıyorum ben... Alex, içinde yanardağlar da patlasa “Bu takımın bütün oyuncuları değerlidir, benim yerime kim oynarsa gereğini yapacaktır” deme olgunluğunu gösteremedi, yedek kulübesindeki arkadaşlarının yanına kendini yakıştıramadı.
Üstelik bu krizin baş mimarı olan Aykut Hoca, Moskova krizinden sonra çok olgun davrandı ama Alex aynı olgunluğu gösteremedi. Marsilya maçında olayın çok yakınındaydım, Kocaman oyundan çıkan Alex’in elini sıkmak için 5 metre yol kat ederken Brezilyalı onun yüzüne bile bakmadı; bir gülümsemeyi çok gördü. Oysa bir olumlu jesti/mimiği çok gördüğü hocası Kocaman, onun heykel açılışına da katıldı, kulüp efsanesini en önde alkışladı.
Kocaman’la Alex arasında ne yaşanırsa yaşansın, Brezilyalı oyuncu bu problemleri kamuoyunun önüne taşımasaydı; sadece işini yapıp hocasının elini sıksaydı bugün tüm Türkiye onun karşısında yalnızca önünü iliklerdi. Oysa o basit bir gerçeği unuttu, galiba yalnızca sahada top oynadığını değil, atomu parçaladığını filan zannetti! Bugün ne Avrupa’da, ne de kendi kıtası Amerika’da sokakta tanınacak bir futbolcu değil Alex... Türkiye’de tırnaklarıyla kazıyarak hak ettiği büyük saygının değerini bilmeliydi, bir efsaneye yakışır biçimde davranmalıydı.
Başkan sahada kaldı
Kocaman-Alex arasındaki krize son ve öldürücü darbeyi de Başkan Yıldırım vurdu. Gaziantep maçında mikrofonu eline aldığında da, Kasımpaşa’da soyunma odasına gittiğinde de bence krizden rol çaldı. Dün de havaalanında esas oyuncu olmayı sürdürdü; yanına Samet Güzel’i de alıp enteresan bir cümle kurdu: “Alex, Fenerbahçe Başkanı’nın üstüne çıkmışsa ya Alex gider, ya Başkan gider”...
Bence zurnanın zırt dediği yer de burası. 15 yılda kurumsal anlamda Fenerbahçe’ye çağ atlatan Yıldırım’ın en büyük zaafı da bu: “En üstte olma duygusu”...
Bundan tam 4 yıl önceydi... Kadıköy’deki Fenerbahçe-Arsenal maçı öncesi tribünde canlı yayındaydık, monitörden de muhabir arkadaşımızın misafir başkan Hillwood’la yaptığı röportajı izliyorduk. 75’lik Hillwood her zamanki gibi baklava dilimli süveteriyle arz-ı endam ediyordu; ben de bir muziplik yaparak canlı yayındaki arkadaşlara “Bu adam Arsenal Başkanı değil, sizi kandırmışlar, yayını kesin” dedim! Doğal olarak kısa süreli bir panik yaşandı, çünkü hiç kimse Arsenal başkanını tam olarak tanımıyordu. Tanımamamız da inanın çok ama çok doğaldı. Arsenal’in tam 30 yıldır başkanlığını yapan Hillwood, Londra sokaklarında dolaşırken de muhtemelen onu pek kimse tanımıyordur. Ondan önce 20 yıl Arsenal başkanlığı yapan babasını da, dedesini de tanımıyorlardı muhtemelen.
Çünkü orada başkanlar sahaya çıkıp top oynayanların kendisi olmadıklarının farkındalardı. Arsenal Başkanı Hillwood 15 yıl önce işleri Wenger’e bırakmıştı, o günden beri de kulübe ortalama haftada bir kez uğradığı söylenir. Oralarda bir oyuncu başkanın üstüne çıkmışsa sorun yoktu, esas bir başkan oyuncunun üstüne çıkıyorsa problem başlıyordu.
Ve son...
Olan oldu, testi birkaç yerden kırıldı, geriye tek bir hayalim kaldı, o da şu: Türk futbolunun en güzel öykülerinden biri, acı sonla bitmemeli bence... Alex pazartesi günü basın toplantısında herkesi şaşırtmalı: Medyanın karşısına çıkıp Türkiye’de geçirdiği 9 yılın ne kadar harika olduğunu, burada sadece dostluk ve sevgi gördüğünü anlatmalı. Salı günü Alex’e cevap vereceklerini söyleyen Yıldırım ve Kocaman da basının karşısına çıkıp Brezilyalı’nın kulüp tarihi için önemini vurgulamalı, ona yakışan bir veda düzenleyeceklerini açıklamalı.
Umudumuz bu... Bekleyip göreceğiz.
Efsaneler ölmez sadece şekil değiştirir...
Çok kısa bir süre önce taraftarlar heykelini yaptırmış,açılışında yaptığı konuşmada ağlamıştı.
Nereden nereye...
Çizdiği örnek aile tablosu ile Türkiye'ye örnek oldu her zaman.
Babasının Oğlu...
Babasına benzeyecek tabii ki ama bu çocuk kopya koyun Doly gibi mübarek...W.Rooney'nin paketleri taşımasına yardım etmiş oğlu.
Serum İle Maça Çıkmak...
Braga maçı öncesi takım Florya'dan ayrılırken Elmander ve serum şişesini taşımasına yardım eden Muslera...Maça bu şartlar ile yedek de olsa çıkan Elmander'e son zamanların populer deyimi ile sesleneyim...''Adamın dibisin ''
3 Ekim 2012 Çarşamba
Çakır'ın Değişkenliği...
Dün gece oynanan Benfica-Barcelona maçının hakemi Cüneyt Çakır'dı...Onun için yapılan en büyük eleştiri Avrupa'da ayrı,Türkiye'de ayrı maç yönetmesi...Fabregas'ın dün yaptığı bu hareket elbette Engin Baytar'ın boğazına sarılması ile bir tutulmaz ama yine de bu kadar kolay geçiştirilecek bir şey değildi.
Maçın en talihsiz anı...Fena çok fena bir görüntü.Puyol kolunun üzerine düştü ve kırılma anı ekrana böyle yansıdı.
Maçın en talihsiz anı...Fena çok fena bir görüntü.Puyol kolunun üzerine düştü ve kırılma anı ekrana böyle yansıdı.
Nuri Yalnız Yürümüyor...
Nuri Şahin'in Liverpool günleri keyifli devam ediyor.Lig kupasındaki 2 gol sonrası lige 1 gol ile devam etti.Real Madrid çok üst düzey bir takım ve sakatlıklar sonrası takımda yer bulamamıştı ancak Liverpool bu sezon onun için doğru adres bence.