Alex De Souza: Vederson omuzlardaydı,taraftarlar timsah yürüyüşü yapıyordu ben niye Polis aracındayım.
Can Dündar'ın Kadıköy izlenimlerini çarpıcı...
Fenerbahçe-Trabzonspormaçının hemen sonrası... Taraftar, şampiyonluk sevinciyle sahaya fırlamış, oyuncularını kucaklamış; ancak ardından gelen “Şampiyon başkasıymış” açıklamasıyla elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi yıkılmış.Heyecanın birkaç saniye içinde hüsrana dönüştüğü anlar...Zaferin yerini bozgunun almasıyla karnaval havası da birden hiddet dalgası şeklinde kabarıyor.Derin hayal kırıklığı hızla şiddetli bir öfkeye evriliyor.Önce stadın koltukları kırılıp devriliyor.“Mücadelenizle hayata direniyoruz” diyen pankartlar ateşe veriliyor.Şimdi kale arkasında, yukarıdan yağan sandalyelere karşı baraj oluşturmuş polisler var; bir de itfaiye araçları... Yanan tribünlere su sıkılıyor.Kara bir duman, sarı lacivert balonların asılı durduğu kapalı tavanına üşüşüyor hızla...Zafer tacı olarak hazırlanmış konfetiler alev alıyor.Saat 23.00 olmuş; maç biteli 1 saati geçmiş.Az önce “En büyük başkan” olarak selamlanan adam, şimdi öfkenin hedefinde...Çılgın kalabalık, nefretini yöneltecek hedef arıyor. Çıkış tünelinin körüğünü tekmeleyerek; “En büyük taraftar/ yönetici sahtekar” diye bağırıyorlar.O sırada 1907 locasından bir genç kız, aşağıda isyan bayrağı açanlara “Nankörler”diye bağırıyor.Bağıran, Fenerbahçe yöneticilerinden birinin kızı...5 dakika sonra 15-20 kişilik bir erkek grubu, (belki de öğlen Develi’de söz Cimbom’dan açılınca “Fenerbahçe büyüktür/küfretmez” diye sus işareti yapanlar) ağızlarında en gariz küfürlerle locayı basıyor: “Nerede o o...u” diyerek genç kızı arıyorlar.Genç kız, yan kapıdan zor bela kaçırılıyor. Bir linç, kılpayı önleniyor.Dayağı, kızı korumaya çalışan koruma yiyor. Sessiz koruma, kalabalık taraftar karşısında çaresiz, hırpalanıyor. Olay yerine gelen polise “Siz karışmayın, bu iç işimiz” deniliyor.Polis gözetiminde tokatlar, yumruklar havada uçuşuyor.Az sonra, stadı bir yangın yeri gibi bırakarak dağılan kalabalık, önce basın toplantısının yapılacağı konferans odasının kapısını tekmeliyor.Yeniçeri ayaklanmasını hatırlatırcasına “kelle istiyor”. “Onları bize verin” diye haykırıyor.Kimseyi bulamayınca stadın üst katlarına çıkan duvarlarda asılı fotoğraflardan alıyor hıncını...Aziz Yıldırım’ın ve futbolcuların gülümseyen dev fotoğrafları birer birer devriliyor, yırtılıyor, tekmeleniyor.Bir halk ihtilali havası var.Kapıdakiler “Dışarı çıkmayın, orası daha kötü” diyor.Kadıköy sokakları bir iç savaş görüntüsü yansıtıyor.Polis, itfaiye, ambulans, özel güvenlikçiler oraya buraya koşturup isyanı bastırmaya çalışıyorlar.Futbolcular ve yöneticiler içerde; kaçmanın, canlarını kurtarmanın bir yolunu arıyorlar.Yerler kırılmış bira şişeleri, indirilmiş camlar, yırtılmış bayrak ve pankartlar, sönmüş balonlarla kaplı...Sağda solda hıncını alamamış çubuk formalı Fenerliler ağlıyor.Kör öfke, az sonra polisi de hedef alıyor.Onların üzerine de bira şişeleri yağıyor.“Bir spor müsabakası”ndan geceyarısı “Canımızı kurtardık, şükür” diye ayrılıyoruz.İnsanoğlunun yenilmeyi sindiremeden yenmeyi öğrenemeyeceği gerçeğini bir kez daha acıyla idrak ediyoruz.
Fenerbahçe-Trabzonspormaçının hemen sonrası... Taraftar, şampiyonluk sevinciyle sahaya fırlamış, oyuncularını kucaklamış; ancak ardından gelen “Şampiyon başkasıymış” açıklamasıyla elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi yıkılmış.Heyecanın birkaç saniye içinde hüsrana dönüştüğü anlar...Zaferin yerini bozgunun almasıyla karnaval havası da birden hiddet dalgası şeklinde kabarıyor.Derin hayal kırıklığı hızla şiddetli bir öfkeye evriliyor.Önce stadın koltukları kırılıp devriliyor.“Mücadelenizle hayata direniyoruz” diyen pankartlar ateşe veriliyor.Şimdi kale arkasında, yukarıdan yağan sandalyelere karşı baraj oluşturmuş polisler var; bir de itfaiye araçları... Yanan tribünlere su sıkılıyor.Kara bir duman, sarı lacivert balonların asılı durduğu kapalı tavanına üşüşüyor hızla...Zafer tacı olarak hazırlanmış konfetiler alev alıyor.Saat 23.00 olmuş; maç biteli 1 saati geçmiş.Az önce “En büyük başkan” olarak selamlanan adam, şimdi öfkenin hedefinde...Çılgın kalabalık, nefretini yöneltecek hedef arıyor. Çıkış tünelinin körüğünü tekmeleyerek; “En büyük taraftar/ yönetici sahtekar” diye bağırıyorlar.O sırada 1907 locasından bir genç kız, aşağıda isyan bayrağı açanlara “Nankörler”diye bağırıyor.Bağıran, Fenerbahçe yöneticilerinden birinin kızı...5 dakika sonra 15-20 kişilik bir erkek grubu, (belki de öğlen Develi’de söz Cimbom’dan açılınca “Fenerbahçe büyüktür/küfretmez” diye sus işareti yapanlar) ağızlarında en gariz küfürlerle locayı basıyor: “Nerede o o...u” diyerek genç kızı arıyorlar.Genç kız, yan kapıdan zor bela kaçırılıyor. Bir linç, kılpayı önleniyor.Dayağı, kızı korumaya çalışan koruma yiyor. Sessiz koruma, kalabalık taraftar karşısında çaresiz, hırpalanıyor. Olay yerine gelen polise “Siz karışmayın, bu iç işimiz” deniliyor.Polis gözetiminde tokatlar, yumruklar havada uçuşuyor.Az sonra, stadı bir yangın yeri gibi bırakarak dağılan kalabalık, önce basın toplantısının yapılacağı konferans odasının kapısını tekmeliyor.Yeniçeri ayaklanmasını hatırlatırcasına “kelle istiyor”. “Onları bize verin” diye haykırıyor.Kimseyi bulamayınca stadın üst katlarına çıkan duvarlarda asılı fotoğraflardan alıyor hıncını...Aziz Yıldırım’ın ve futbolcuların gülümseyen dev fotoğrafları birer birer devriliyor, yırtılıyor, tekmeleniyor.Bir halk ihtilali havası var.Kapıdakiler “Dışarı çıkmayın, orası daha kötü” diyor.Kadıköy sokakları bir iç savaş görüntüsü yansıtıyor.Polis, itfaiye, ambulans, özel güvenlikçiler oraya buraya koşturup isyanı bastırmaya çalışıyorlar.Futbolcular ve yöneticiler içerde; kaçmanın, canlarını kurtarmanın bir yolunu arıyorlar.Yerler kırılmış bira şişeleri, indirilmiş camlar, yırtılmış bayrak ve pankartlar, sönmüş balonlarla kaplı...Sağda solda hıncını alamamış çubuk formalı Fenerliler ağlıyor.Kör öfke, az sonra polisi de hedef alıyor.Onların üzerine de bira şişeleri yağıyor.“Bir spor müsabakası”ndan geceyarısı “Canımızı kurtardık, şükür” diye ayrılıyoruz.İnsanoğlunun yenilmeyi sindiremeden yenmeyi öğrenemeyeceği gerçeğini bir kez daha acıyla idrak ediyoruz.
ne zaman kaybetmeyi öğreneceğiz ne zaman kazananı alkışlayacağız çok merak ediyorum bir insanın canından daha mı önemli şampiyonluk nasıl şampiyon olunca seviniyosan kaybedincede adam gibi üzülceksin şampiyonluğun gitmesinden çok şu yaşananlar daha üzücü eğer bir suçlu arıyosa bu taraftarlar onlarında çok payı olduğunu düşünüyorum sahaya yabancı madde atıp stadın kapanması ve kaybedilen bir 3 puan bursa maçında oyuncuyu protesto edip 2-0 dan verilen maç hele trabzon maçı ikinci yarı hiç takımı desteklemediler onlarda oyuncular gibi strese girdi ikinci yarı biraz akıllı davranıp takıma destek olsalardı sonuç bu kadar kötü olmayacağını düşünüyorum, ben suçlu aramıyorum herkes görevini sonuna kadar yapmıştır 10 hafta önce hiç kimse buralara geleceğini dahi düşünmüyordu ama bunuda aynı yönetim ve futbolcular başardı ben 1 golün köklü değişilikler yapması taraftarı değilim ama bu olaylardan ders alınması gerektiğini düşünüyorum ve önümüzdeki sezonu kamçılamasını istiyorum yerinde 3-4 kaliteli oyuncuyla şampiyonluğun yakalacağını bekliyorum
YanıtlaSilO anons olmasa ve bu olaylar olsa taraftar utanç vericiydi, yüz kızartıcıydı derdim. Maçta elinden geleni yapmıştı futbolcular sonuçta. Ama o anons insan bünyesini test eder gibi, kaynar suyu cam bardağa doldurup sonra geri boşaltıp bu sefer buz gibi suyu doldurma misali bünyeleri sarsmıştır. Kim olursa olsun buna bozulurdu. Yoksa böyle olacağını zannetmiorum, hatta alkışlanırdı belki de oyuncular.
YanıtlaSilAma taraftarın maçı tiyatro gibi izlemelerini ben de anlamadım, futbolculardan daha çok stresliydiler belli ki, ne de olsa benzer bir Denizli faciasını henüz 4 yıl önce yaşamıştılar.
ah be can abi, ilk golden sonra havalara sıçrıyordun, maçtan sonraysa pek bi ürkmüş gördüm seni. gerçi ürkülmeyecek gibi de değildi zaten, neyse boşver seneye sami yen'e bekleriz seni. bendensin...
YanıtlaSilskor yorumculuğunun tanımı gibi olmuş eline sağlık
YanıtlaSil