28 Haziran 2020 Pazar
Türkiye'de Irkçılık Var Mı?
Türkiye'de Irkçılık denince konuyu sadece deri rengi üzerinden tanımlayanlar var maalesef. Oysa ırkçılık senden olmayan millet,din,mezhep veya azınlığa nefret duymaktır. Bu nedenle "Bizde ırkçılık yok" boş laftır.
Terim Ve Diğerleri
Aylar önce ilk fotoğraftaki hareket Erol Bulut'a sorulduğunda ( Terim'e yukarıda Allah var ) kem küm etmiş ''Yok Fatih hocama yaptığım bir hareket değildi '' demişti... Ben ne yapılan harekete ne de onu soyunma odasına poster yapılmasına kızarım.
Ben sorulunca korkup yalan söyleyen korkaklara kızarım sadece. Ne yapıyorsan arkasında duracaksın bu hayatta. Korkuyorsan yapmayacaksın ya da yapıyorsan korkmayacaksın ! Tam FB hocası umarım gelir.
MHY Konusunda Fikrim
Mert Hakan Yandaş iyi oyuncu mu? İyi oyuncu... 8 numara olarak Belhanda'dan daha fazla katkı verir kesinlikle. Elbette büyük takıma gelince geliri artacak ona da eyvallah ama bunun bir sınırı olmalı. Sivasspor'da yıllık 700 bin TL alan topçuya GS yıllık 9 milyon TL ,
FB ise yıllık 15 milyon TL teklif etmiş. Bunlar şu futbol ekonomisinde çılgın rakamlar...Hiç bir meslekte gelirin bir senede 20 kat artmaz. Bunun ne mantıkla ne matematikle açıklanacak yanı yok. FB devre arası Falette'e imza attırabilmek için Sadık'tan maaş indirimi rica etti.
Bu iş menajer kızıştırması ve GS durması gereken yerde durdu... Vedat Muriqi'de olduğu gibi yine sidik yarıştırmadı. MHY henüz büyük takımda kendi oyununu ispatlamamışken bu para kumar. GS menajerine x4 ,futbolcuya x2 fazla vermeyerek doğru yaptı.
GS son iki yılın şampiyonu FB ise iki yıldır utanç sezonlar yaşıyor. Geçen sezon son anda düşmedi bu sezon 10 hafta daha olsa küme düşer. O yüzden Ali Koç böyle çılgınlık yapmak zorunda hissediyor kendini çünkü taraftarda da kredisi bitti.
Ali Koç Vizyonu
Fenerbahçe zamanında Anelka,Roberto Carlos tarzı yıldız transfer ederdi...Mert Hakan Yandaş sadece kağıt üstünde iyi futbolcudur şu an için. Eğer FB, GS kadar para teklif edip transfer etse belki çalım denir. 1,5 - 2 kat fazla para verip transfer etmek transfer çalımı değildir.
Ali Koç ''Siz benim hayallerimi anlamamışsınız '' demişti. Taraftarın son iki yıldır hayali takım küme düşmesin yeter seviyesine geldi.
Ne Eksik Ne Fazla
Abdülkadir Ömür elbette bir Emre Mor değil ama yok Messi yok 30 milyon Euro diye gazlamanın anlamı yok. Yetenekli,takıma katkı verir o kadar... Bir takımı tüm sezon taşıyıp,şampiyon yapacak kadar büyük futbolcu değil abartmayalım.
Terim'den Terim'e Mektup
Sevgili Fatih, akşam saatlerinde hayallerinin takımı, vazgeçilmezlerinden biri olan Galatasaray'ın başında, bugüne kadar Türkiye futbol tarihindeki en büyük maça çıkacaksın. Rakibiniz Arsenal, İngiltere'nin en kuvvetli takımlarından biri ve açık konuşalım, dünyadaki birçok kişiye göre bu akşamın favorisi Arsenal. Size pek şans tanınmıyor. Bu mektubu sana 66 yaşında, futbolun içinde kendisine 20 yıl daha tecrübe katmış ve birçok başarıda payı olan bir futbol insanı olarak yazıyorum fakat senin aklında tabii ki akşamki maçın sonucu var.
"O kadar heyecanlısın ki..."
Biliyorum o kadar merak ediyorsun, o kadar heyecanlısın ki, saat gece yarısını geçmiş olsa dahi, birazdan yerinden kalkıp yardımcılarınla beraber muhtemel tüm senaryoları birkaç kez daha konuşacak ve uyuyamayacaksın. Sana bir sır vereyim, oyuncuların da uyumuyor. Şu an, 10-12 kişi bir arada, onlar da aynı senin gibi biliyorlar ki, akşam sahada ne olursa olsun, inancını kaybetmeyen bir takım olacak.
"Hatırlatmak istediğim bir maç var"
Şimdi sana hatırlatmak istediğim bir maç var. Belki bir çok kişinin unutmak isteyeceği bir akşam. İngiltere'de topun çizgiyi geçmesine rağmen lehinize gol kararı çıkmayan, kalecinin kırmızı kart görüp cezalı olduğu ve deplasmanda tek golle yenildiğiniz Chelsea ile İstanbul'da oynanan karşılaşma...
"Futbol bazen böyle..."
Maç başlıyor, o zaman dünyanın her takımına, dünyanın her yerinde yaptığınız gibi rakip takımın 18'ine yerleşiyorsunuz. Takım moralli, tribünler heyecanlı ama 90 dakika sonunda skor rakip lehine ve 5-0. 2020 yılında dahi o günkü gibi üzüleceksin bu maça. Chelsea Teknik Direktörü Vialli, o gün maç sonu, basın toplantı odasında karşılaştığınızda sana şöyle demişti: "Mister, futbol bazen böyle. Bugünün hakkı bu değildi. Gerçekten de o gün iki takımı tanımayan ve skoru bilmeyen biri, "Bu takım, mavileri sahadan silmiş" derdi ama futbol bazen böyle." Biliyorum, çok yalnız hissettin, çoğu kayıplarında kalacaksın zaten. Her zaman etrafında olanlar, acısını senden uzakta, belki de seni sorumlu tutarak yaşayacak. Üzüntülerini o kadar derinden yaşayacaksın ki, gelecek mutlulukların habercisi olduğunu bazen göremeyeceksin.
"Unutulmayacak bir toplantı daha"
O gün stadyumdan çıktın, eve gitmek yerine takımla otobüse bindin ve oyunculara kampın devam ettiğini söyledin. Stadyumdan Florya'ya geçtiniz ve ilk günkü yerde kolay unutulmayacak bir toplantı daha yaptın oyuncularınla. Çok değil, 48 saat sonra Bursa'da Bursaspor ile oynayacaktınız ve ideal kadrodan 8-9 kişiyi götürmeyecektin o maça. Olay bu ya... O gün de yüzde 100 hakimiyete rağmen 90 dakika sonu 0-0, kaybedilen 2 puan... Biz demiştik diyenler, her zamanki gibi hazır.
"Almanya'da 4-1 kolay değil"
Döndünüz, 3 gün sonraki Hertha Berlin maçını planlamaya, UEFA Kupası'nda devam etmek için yapılması gereken şey, hiç de kolay değildi. Grup lideri Hertha Berlin'i deplasmanda yenmek ve grubun son maçında da Milan'ı Ali Sami Yen'de mağlup ederek 3. sırayı almak gerekiyordu. Berlin'deki penaltı golüyle yenik duruma düştükten sonra oynadığımız muhteşem futbol bize bazı şeyleri göstermişti. Almanya'da herhangi bir Alman takımını 4-1 yenmek hala kolay değil. Üstelik o takım, o akşam kazanması halinde Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura çıkıyorsa...
"Merak etmeyin, Milan'ı da yeneceğiz"
Tabii maçtan sonra basın toplantısında Almanlar'ın gündemi buydu. Onlara şöyle demiştim: "Merak etmeyin, son maçta da Milan'ı yeneceğiz ve siz yine Şampiyonlar Ligi'nde yolunuza devam edeceksiniz."
Ne büyük söz değil mi? Yani söz verdim de, karşımızdaki takım da Milan.. İkinci yarının başında 2-1 yapmışlar ve size 1 puan yetmiyor. Onlar kazanırsa Şampiyonlar Ligi'ne, bir puan alırlarsa da UEFA Kupası'na gidiyorlar. Sen ne yapıyorsun, ilk oyuncu değişikliğinde takımın en büyük yıldızını alıyorsun yanına. 4 dakika sonra da savunmanın belkemiği geliyor kulübeye. O gün maçı yorumlayanlar, tribünde izleyenler, herkes şok içinde. Gole, belki de mucizeye ihtiyacın var. Hagi çıkar mı, çıkmaz. Bir vurur, ne olduğunu anlamazsın. Sana maç kazandırır. Pardon ama daha önce de yapmış bunu defalarca. Ya Popescu? Savunma liderin. Milan'a karşı defanstan bir oyuncu çıkarıp, ileri birini alıyorsun. Demek ki o gün, öyle okumuşsun maçı ve böyle bir karar vermişsin.
"Bologna'yı hatırlıyor musun?"
Bologna'yı hatırlıyor musun? Belki de en zoru oydu. O zaman analiz imkanları gelişmemişti. Şimdi tek bir tuşla, her takımdaki her oyuncuyu en ince ayrıntıya kadar analiz edebiliyorsun. Yine yerinde izlemek o atmosferi tatmak bir başka diyeceksin, sonuna kadar katılıyorum. Bologna eşleşmesinden önce rakibi izlemek için İtalya'ya gittiğimde stada girişte yaşanan o izdihamı anımsıyor olmalısın. Şöyle dönmüştün: "Demek ki biz bir şeyler yapıyoruz, futbolumuzla dikkat çekiyoruz. Aldığımız başarıları daha çok kişi duyuyor. Ama en önemlisi bunları yaparak insanların da saygısını kazanmışız."
"Finito Giocare resultante importante"
İlk maç, kötü hava, zorlu deplasman, beraberlikle döndükten sonra İstanbul'da çok kuvvetli bir Bologna takımına karşı alınan galibiyet. Basın toplantısına geliyorsun, daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir kalabalık var. İtalyanlar da azımsanmayacak kadar. Bir İtalyan gazeteci, ısrarla zorluyor seni, "Ama penaltı verilmedi, verilseydi, yanlış verildi, doğru verildi" diye. Sonra öğreniyorsun Bologna'lıymış. Biraz da dolmuş, içerlemiş tabii sonuca. Sabredip, derin bir nefes alıp 2020'de bile hala hatırlanan o cevabı veriyorsun, üstüne de bir göz kırparak... "Finito giocare resultante importante."
"Yarı final kapısı böyle açılmıştı"
UEFA Kupası finaline gelene kadar en çok zorlanacağını düşündüğün Dortmund eşleşmesi sırada.. Zoru kolaya çeviriyorsunuz. Dortmund'da 2-0 kazanıp, İstanbul'da gerektiği gibi oynayarak gelen çeyrek final vizesi. Ardından Mallorca... Oyuncularına biz bu işin sonuna kadar gideriz dediğinde anlatmak istediğin iki şey vardı aslında. Belki sen de söylemiştin çokca ama artık şanssızdık yapamadık zamanı değildi ve kaybedecek de bir şeyimiz yoktu. İyi futbol, dünyanın her yerinde ve her takıma oynanırdı. Mallorca'ya karşı deplasmanda 4-1 kazanırken bunu göstermiştiniz.Yarı final kapısı da böyle açılmıştı.
"O 90 dakikanın anlamı başka bir boyuttaydı"
Finalde ne olduğunu duymak istiyorsun biliyorum, az kaldı. Finale gelene kadarki periyotta en zorlu sınav Leeds United mıydı? Gelecekten bir haber vereyim, o dönemki Leeds United olağanüstü bir takımdı ve bir sene sonra Şampiyorlar Ligi'nde yarı final oynadı. Sadece Leeds'in muhteşem bir takım olması değildi sizi zorlayacak olan. İstanbul'daki ilk maçtan bir gece önce taraftarlar arasında yaşanan büyük kavga ve iki İngiliz taraftarın hayatını kaybetmesi o 90 dakikanın anlamını çok daha başka bir boyuta taşıyordu.
"Doğru bir liderlik çıkıyor"
Doğru bir liderlik çıkıyor sahneye. İstanbul'daki 2-0 lık galibiyet finalin kapısını aralıyor zor bir engel daha var karşında. Zaten ne zaman kolay olmuştu ki ? O dönemi saha dışında da nasıl yönettiğini hatırlıyorum. İngiltere'ye çok büyük bir güvenlik önlemi altında gitmiştiniz. Maç öncesi siyah bir tişörtle çıkmıştı takım sahaya. Oyuncuların üzüntüleri yüzlerinden okunuyor, tribünlere hayatını kaybeden taraftarların anısına çiçekler dağıtıyordu.
Bu maçla ilgili çarpıcı bir diğer detay da takımla taktik analiz toplantısının Florya'daki alt yapı binasında yer alan sinema salonunda doğal bir tribün efekti eşliğinde yapılmasıydı.
Elland Road, artı 41 bin öfkeli ve heyecanlı taraftar, alınan 2-2'lik beraberlik ve sonunda final...
"Chelsea maçı takıma bir şeyler öğretmiş"
Merakla beklediğin sorunun cevabı geliyor artık. Maç günündesin sahada son bir antrenman daha, gölge oyunu, İstanbul'da kaybedilen Chelsea maçı aklında. O içinde ukde kalmıştı ya Allah da sana böyle bir fırsat verdi işte. O gün hücum gücü yüksek bir oyun oynanırken arkada bırakılan boşluklardan yararlanmıştı Chelsea. O akşam da karşıdaki takımda Henry ve Overmars gibi iki uçurtma var. Buna göre tüm önlemleri alıyorsunuz, evet oynuyorsunuz ve her yerde de oynadınız. Ama kaybedilen o Chelsea maçı da hem sana hem takıma bir şeyler öğretmiş.
"Sana bu mektubu yazmamın nedeni..."
Sonunda sana bu mektubu yazmamın nedenine gelelim Fatih Efendi. Bugün 17 mayıs 2020. Türk futbol tarihinin hala en önemli başarısının 20. yıl dönümü. O gün o ekibin parçası olan her bireyle birlikte tarih yazdınız. Tribünde dağ başını duman almış diye haykıran, ekranları karşısında gözyaşlarını tutamayan milyonlar hala o günün bitmeyen heyecanını gururunu yaşıyor. Normal süresi berabere bitti maçın. Uzatmada sen oyuncu değişikliği yapmaya hazırlanırken, (Hagi kırmızı kart) takımın eksik kaldı. Kaptanın sakatlansa da futbol tarihinde unutulmayacak şekilde oyuna devam etti. Direnen, vazgeçmeyen, helal olsun dedirten ve duaların hiç durmadığı uzatma anları... Penaltılar ve son atış, kalplerin yerinden çıktığı an, tüm Türkiye'yi sokağa döken an... Kimsenin kelimelerle ifade edemediği mutluluk gözyaşları.
"Aynı hayalin peşinden koşacaksın"
Maç sonu yalnız başına kaldığında derin bir oh çektin. Gökyüzüne baktın ve şükrettin, dizlerinin üstünde kaldın. O gün henüz maç heyecanı geçmeden sana mikrofon uzatılan ilk anda işaret edeceğin gibi hedefi daha yükseğe koyacaksın, hiç vazgeçmeyeceksin. Belki o zaman 66 yaşına geldiğindeki hayalini farklı tasvir ediyor olabilirsin. Ama aynı hırs, aynı heyecan ve aynı hayalin peşinden koşmaya devam edeceksin.
"Bu bir çılgınlık, bırak desem"
Bu bir çılgınlık, bırak bu çılgınlığı bugünden sonra desem, biliyorum ki bana bunun hayatın ta kendisi olduğunu ve ruhunu en çok besleyenin bunu yaşamak olduğunu söyleyeceksin. Çocukların büyüyecek, torunların dünyaya gelecek, sen de yeniden doğacaksın. Hayat, her zaman iyi haberlerle karşına çıkmayacak. Ayrılıklar göreceksin, geri döneceksin, kayıpların olacak, yas tutacaksın, yüzündeki her çizgide yaşadıkların yaşattıklarının izi olacak.
"Hayallerin için yaşayacaksın."
Ama sonunda hayat devam edecek ve devam ettikçe sen de hiç bitmeyecek hayallerin için yaşayacaksın. Ta ki o hayaller gerçek olana dek. Seni elim kalbimde selamlıyor, gözlerinden öpüyorum.
20 Haziran 2020 Cumartesi
30 Milyon Taraftar Söylemi
İtalya'da yapılan araştırma... Ülkemizde ne zaman üç büyüklerin taraftar sayısı konusu açılsa hemen başlarlar atmaya 25-30 milyon diye....İtalya’da Serie A kulüplerinin taraftar sayılarını gösteren en güncel anket sonucu bu. Araştırma yapılırken “takımınızın maçlarına gidiyor musunuz?”, “şehir dışı deplasmana gider misiniz?”, “kulübünüze hiç doğrudan para kazandırdınız mı?” gibi belirleyici sorular sorulmuş.
Büyük Karakter
Muslera: "Bugün antrenmana gelmemin en büyük sebebi, kaptan olarak takımımın yanında olduğumu göstermek. Sonuna kadar takımımı destekleyeceğim. Kalbim, dualarım onlarla beraber."
18 Haziran 2020 Perşembe
Keane Çok Haklı
Roy Keane: "Futbolculara ödenen paralara inanmakta zorlanıyorum. Mevcut transfer piyasasına göre, Van Nistelrooy'a ve David Beckham 1 milyar euro, Ryan Giggs 2 milyar euro eder"
Napoli'nin En Golcüsü
Dries Mertens 122 golle Napoli tarihinin en çok gol atan oyuncusu oldu. Bir çok futbol hesabı Maradona’dan çok gol attıkları için bu fotoğrafı koymuş fakat ikisinin de ne Avrupa Kupası Şampiyonluğu var ne de Scudetto’su.
Şanssız Bir Sezon #FA
Florin Andone: "Bu sezon geçirdiğim iki sakatlıkla birlikte, sezon benim için bitti. Bu harika kulübe gelirken hayalini kurduğum golleri atamadığım için çok üzgünüm. Futbolumu sergileme imkanına sahip olamadığım için birçok insanı hayal kırıklığına uğrattığımı hissediyorum."
İanis Ve Babası Hagi
Gheorghe Hagi: “Türkiye, potansiyelli ve üst düzey bir ülke. Kendimin ve ülkenin fikirlerinin aynı paralelde ilerlediğini gördüm. Bu yüzden Türkiye’ye gittim.
“Avrupa’da kupa kazanırsak özel bir prim alacağımı yazan bir maddenin olduğu kontrata bile sahiptim ve bu gerçekleşti. Bunu önceden planlamıştım.
“İspanya ile oynanan bir maç sırasında bir çocuk yanıma geldi ve benimle resim çektirdi. Bana, Ianis’in babasıyla resim çekildiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Sanırım şu an Ianis’in babası olarak tanınıyorum.”
Kupa Koleksiyoncusu
24 yaşındaki Kingsley Coman, üst üste 8. lig şampiyonluğunu kazandı
Napoli İle İlk Kupa
Gattuso: "Oyuncularımda istek, tutku görmediğimde çok sinirleniyorum. Kariyerimde hiçbir pişmanlık yaşamadım, oyuncularımın da böyle davranmasını istiyorum. Bir şeyleri doğru yaparsan, mutlaka karşılığını alırsın. Ben, Futbol Tanrısı'na inanıyorum."
12 Haziran 2020 Cuma
Melo Real Madrid'e Neden Gidemedi?
Felipe Melo: "2010 yazında Real Madrid'le anlaşmıştım ama Robben'e yaptığım sert faul sebebiyle transfer iptal oldu. Neyse ki 1 yıl sabrettim ve Galatasaray'a giderek Türkiye tarihinin en iyi Brezilyalı futbolcusu oldum."
Real Madrid'de tarih yazabilirdim ama o zaman da Galatasaray taraftarının sevgisine sahip olamazdım. Galatasaray, hayatımın sonuna kadar kalbimde olacak."
"Galatasaray'da Cesare Prandelli'den taktiksel olarak çok şey öğrendim, o bir taktik dahisi."
'Futbolcu olmasaydım katil olurdum' sözüm yanlış anlaşıldı. Hayatta bir katil olmamı sağlayabilecek şartlar vardı demek istedim."
Kamerun & Rusya
Milla Dünya kupalarında gol atan en yaşlı futbolcuydu... Salenko ise bir maçta attığı 5 golle yine rekor kırmıştı.