30 Ekim 2015 Cuma
Hafta Sonu Futbol
31 Ekim 2015, Cumartesi
15:45 Chelsea - Liverpool (LigTV3)
17:30 Werder Bremen - Borussia Dortmund (Eurosport2)
18:00 Real Madrid - Las Palmas (LigTV3)
18:00 Manchester City - Norwich City (LigTV)
19:00 Saint-Etienne - Reims (Digiturk)
20:00 Juventus - Torino (LigTV3)
20:15 Villarreal - Sevilla (LigTV)
20:30 Wolfsburg - Bayer Leverkusen (Eurosport2)
22:30 Getafe - Barcelona (LigTV2)
22:45 Inter - Roma (LigTV3)
00:05 Real Sociedad - Celta Vigo (LigTV)
1 Kasım 2015, Pazar
14:00 Eibar - Rayo Vallecano (LigTV3)
14:30 Fiorentina - Frosinone (LigTV2)
16:00 Nice - Lille (Digiturk)
16:30 Everton - Sunderland (LigTV3)
17:00 Genoa - Napoli (LigTV2)
17:30 Stuttgart - Darmstadt 98 (Eurosport2)
18:00 Espanyol - Granada (Digiturk)
19:00 Monaco - Angers (LigTV2)
19:00 Southampton - Bournemouth (LigTV3)
19:30 Hamburg - Hannover 96 (Eurosport2)
20:15 Sporting Gijon - Malaga (Digiturk)
22:30 Real Betis - Athletic Bilbao (LigTV2)
22:45 Lazio - Milan (LigTV)
23:00 Nantes - Marseille (Digiturk)
2 Kasım 2015, Pazartesi
21:00 Chievo - Sampdoria (LigTV2)
23:00 Palermo - Empoli (LigTV2)
23:00 Tottenham - Aston Villa (LigTV3)
Ayıboğan Stumpf
Galatasaray'ın 1992 yılı... Galatasaray-E.Frankfurt maçından bir fotoğraf...Yeboah,Stumpf'a karşı... İlk geldiğinde Turgay Şeren, Ayıboğan diye isim taksa da sonra Falco Götz ile efsane ikili olmuşlardı.
28 Ekim 2015 Çarşamba
Hafta Arası Futbol
28 Ekim 2015, Çarşamba
15:30 Denizlispor - Kayseri Erciyesspor (TRT Spor)
17:00 Giresunspor - Altınordu (TRT Avaz)
19:00 Kayserispor - Çaykur Rizespor (LigTV2)
19:00 Bursaspor - Medicana Sivasspor (LigTV)
20:30 Gaziantep BBSK - Şanlıurfaspor (TRT HD)
20:30 Gazelec Ajaccio - Guingamp (Digiturk)
21:45 Trabzonspor - Gaziantepspor (LigTV)
22:30 Schalke 04 - Mönchengladbach (NTVSpor)
22:45 Milan - Chievo (LigTV3)
22:45 Sassuolo - Juventus (LigTV2)
29 Ekim 2015, Perşembe
18:00 Alanyaspor - 1461 Trabzon (TRT Avaz)
18:00 Balıkesirspor - Yeni Malatyaspor (TRT Spor)
19:00 Osmanlıspor FK - Fenerbahçe (LigTV)
19:00 Mersin İdmanyurdu - Medipol Başakşehir (LigTV2)
20:00 Göztepe - Adana Demirspor (TRT Spor)
21:45 Galatasaray - Eskişehirspor (LigTV)
22:45 Sampdoria - Empoli (Digiturk)
02:00 Montreal Impact - Toronto FC (Eurosport)
05:00 Portland Timbers - Sporting Kansas City (Eurosport)
30 Ekim 2015, Cuma
18:00 Elazığspor - Samsunspor (TRT HD)
18:00 Karabükspor - Boluspor (TRT Spor)
19:00 Torku Konyaspor - Gençlerbirliği (LigTV)
19:00 Akhisar Belediyespor - Antalyaspor (LigTV2)
20:00 Adanaspor - Karşıyaka (TRT Spor)
20:00 Pogon Szczecin - Gornik Zabrze (Eurosport2)
21:45 Beşiktaş - Kasımpaşa (LigTV)
22:30 Eintracht Frankfurt - Bayern München (Eurosport2)
22:30 Rennes - Paris Saint-Germain (Digiturk)
22:30 Deportivo La Coruna - Atletico Madrid (LigTV2)
17:00 Giresunspor - Altınordu (TRT Avaz)
19:00 Kayserispor - Çaykur Rizespor (LigTV2)
19:00 Bursaspor - Medicana Sivasspor (LigTV)
20:30 Gaziantep BBSK - Şanlıurfaspor (TRT HD)
20:30 Gazelec Ajaccio - Guingamp (Digiturk)
21:45 Trabzonspor - Gaziantepspor (LigTV)
22:30 Schalke 04 - Mönchengladbach (NTVSpor)
22:45 Milan - Chievo (LigTV3)
22:45 Sassuolo - Juventus (LigTV2)
29 Ekim 2015, Perşembe
18:00 Alanyaspor - 1461 Trabzon (TRT Avaz)
18:00 Balıkesirspor - Yeni Malatyaspor (TRT Spor)
19:00 Osmanlıspor FK - Fenerbahçe (LigTV)
19:00 Mersin İdmanyurdu - Medipol Başakşehir (LigTV2)
20:00 Göztepe - Adana Demirspor (TRT Spor)
21:45 Galatasaray - Eskişehirspor (LigTV)
22:45 Sampdoria - Empoli (Digiturk)
02:00 Montreal Impact - Toronto FC (Eurosport)
05:00 Portland Timbers - Sporting Kansas City (Eurosport)
30 Ekim 2015, Cuma
18:00 Elazığspor - Samsunspor (TRT HD)
18:00 Karabükspor - Boluspor (TRT Spor)
19:00 Torku Konyaspor - Gençlerbirliği (LigTV)
19:00 Akhisar Belediyespor - Antalyaspor (LigTV2)
20:00 Adanaspor - Karşıyaka (TRT Spor)
20:00 Pogon Szczecin - Gornik Zabrze (Eurosport2)
21:45 Beşiktaş - Kasımpaşa (LigTV)
22:30 Eintracht Frankfurt - Bayern München (Eurosport2)
22:30 Rennes - Paris Saint-Germain (Digiturk)
22:30 Deportivo La Coruna - Atletico Madrid (LigTV2)
GS-FB Derbiden Geriye Kalanlar
Ayakları titremediği gibi 4 yıldızlı armayı 50,000 kişiye gösteriyor...
Gol tam olması gerektiğianda geldi hatta 15 dk daha olsa belki Galatasaray kazanacaktı. 1,90 lık 2 adamın aradından 1.73 boyu ile çaktı kafayı Olcan.
Burak tribünlere 4 yıldız yaparken...
Bacak kadar adama kafa vurdurdunuz der gibi
26 Ekim 2015 Pazartesi
Fenerbahçe : 1 - Galatasaray : 1
Bir fotoğraf bazen çok şey anlatıyor...Gergin başlayan derbi sakin bitti...Skor 1-1...İlk yarı Fenerbahçe ikinci yarı Galatasaray istedi maç beraberlikle bitti sonuçta.
Volkan'ın bu bakışlarına hasta GS taraftarı.Olcan o boyu ile golü attı.
Melo'yu arayacağımız tek deplasman olabilir diyordum maç öncesi.Çünkü Mehmet Topal-De Souza orta sahasına karşı Selçuk-Bilal daha savunma yönü zayıf,yumuşak kalıyor açıkcası...Nani-Markovic-Diego-RVP hücum gücüne karşı Galatasaray'da Yasin-Podolski-Umut-Sneijder hücum dörtlüsü ile sahadaydı...Sneijder dışında diğer üçü maça katkı vermedi dersek yanlış olmaz herhalde.Devre arası sedye ile sahadan çıkıp ikinci devre maçı çevirmesi ne kadar büyük karakter olduğunu ortaya tekrar koydu.
Ligde ortalama 15 şut çeken bir takımın ilk yarı sadece 1 şut çekmesi kötü istatistik.
Ofsayttan yenilen gol,iki stoperin ikinci yarıya sarı kart ile başlaması beklerin savunma yönü zayıf Sabri ve Olcan olması dezavantajdı bakınca.Umut,Podolski,Yasin'in maça katkı vermemesi bir başka olumsuz durumdu maç boyunca.
Alınacak bir mağlubiyet puan anlamında olmasa da psikolojik açıdan rakibe avantaj sağlardı.Deplasmanda şampiyonlukta direkt rakibinden 1 puan almak iyidir.
Ligin ikinci yarısı BJK-FB-TS Arena'ya gelecek büyük avantaj.
Takımın elbette eksikleri var ama ligde 6 kez yenik duruma düşüp geri dönmek 18 puan ile 2. sırada olmak şu an için fena değil bence.Maça ve lige tutunuyoruz. Devre arasına kadar zirve yarışından kopmamak önemli.
İyi futbolculuk,teknik,kariyer başka şey...Maçta RVP ve Sneijder'e bakınca kimin büyük karakter olduğu ortaya çıktı.
Maç öncesi gene ortamı geren malum kişiydi.Aziz Yıldırım futbol sahnesinden inmeden kalıcı dostluk,centilmenlik baklemek hayal.
Maçtan bağımsız ligin en iyi kalecisi Muslera, en iyi stoperi Chedjou, en iyi 10 numarası Sneijder Galatasaray'da...En iyi forveti Burak form tutarsa bu sene şampiyonluğun en büyük adayı yine Galatasaray...
CRUYFF / BT
Bülent Timurlenk'ten yine arşivlik yazı...
Nasıl bugün Messi mi Ronaldo mu tartışmalarına bazıları İbrahimoviç deyip katılıyorsa bir zamanlar da Pele mi Maradona mı denildiğinde Cruyff diyen birileri vardı. Kim haklı bilinmez sözkonusu futbol olunca. Biri Avrupa'ya hiç gelmemiş bir Brezilya efsanesi, diğeri Napoli ve Arjantin'i göklere çıkarmış mükemmel olmayan adamların en mükemmeli. Cruyff'u onlardan ayıran ise efsane futbolcu olmasının yanında tarih yazmış bir teknik adam da olması. Pele, futbola reklam verenlerin yüzü olmayı tercih etti kramponlarını asınca. Maradona'nın ise adı yetti kendi yetemedi teknik adamlığa. Hollandalı Sarı Fare ise bir kulübün tarihini değiştirdi. 10 yaşında Ajax alt yapısına gelen, 12 yaşında okulu bırakan Cruyff'un, yıllar sonra Barcelona Başkanı Nunez'e kulübün efsane alt yapısı La Masia'yı kurdurmaya ikna ettiğinde "Buraya gelen çocuklar aynı zamanda iyi bir eğitim de almalı" demesi tesadüf değildi. Hollandalıların karakteristik özelliği derler, doğruyu dilinin altında tutmaz, düşündüklerini insanın suratına direkt söylerler. Cruyff da hayatı boyunca genlerine saygı gösterdi. Hep konuştu, futbolcuyken sahada, teknik adamken kulübede, basın toplantısında, yorumcuyken televizyonda, danışmanken toplantı masasında, Barcelona'yı arka planda yönetirken dört duvar arasında.
Tarihinin ilk Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandırdığı, dört yıl arka arkaya şampiyon yaptığı Barcelona'nın efsane başkanı Nunez'e lafını hiç sakınmadı, Nunez onu kovduğunda "Karaktersizdi"dedi . Total futbolu Rinus Michels'den öğrenen birinin sahada susmaya hakkı yoktur. Kimin nerede oynadığının mühim olmadığı, geometri üzerine kurulu bir futbol taktiğidir Total Futbol. Boş alan yaratacaksın, rakibe boş alan bırakmayacaksın, basit oynayacaksın. Kaleci de dahil 11 adamın bu ritmi yakalayabilmesi için bir saha içi organizatör lazımdır. O işte Cruyff'tu. Konuşan, bağıran, eliyle kimin nerede durması gerektiğini, kimin nereye koşması gerektiğini söyleyen. Menajer-futbolcuların atası diyelim biz ona. 1978 Dünya Kupası'na gitseydi Hollanda o kupayı alırdı. Arjantin'deki cuntayı protesto ettiği için gitmediği 30 yıl konuşuldu ama Cruyff, kupadan bir yıl önce Barselona'daki evinde ailesi gasp edildiğinde aldığı tehditler yüzünden milli takımı bıraktığını açıkladı. Ajax Başkanı onu Real Madrid'e satmak istemiş ama o ısrarla Barcelona'ya gitmek istemişti. Bonservisine 360 bin Euro ödemişti Katalanlar. Franco rejiminin onun ölümüyle değil, Barcelona'nın Cruyff önderliğinde Real Madrid'i Santiago Bernabeu'da kendi taraftarı önünde paçavraya çevirip, 5-0 ile sürklase ettiği maçla bittiğini söyler Katalanlar. Haklı olabilir!
Barselona şehrini koruduğuna inanılan Aziz Jordi'nin adını oğluna veren -iyi futbolcuydu Jordi ama soyadının ağırlığı fazla geldi- Cruyff, futbolu sevdiği kadar sigarayı da sevdi. 70'lerde Ajax ile Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandığında kupayı bir eliyle tutmuş, diğeriyle sigarasından derin bir nefes çekmişti. "Hayatımı iki şey değiştirdi. Biri futbol diğeri sigara. Futbol beni hayata bağladı, sigara ise futbol hayatımı bitirdi" diyen Sarı Fare, Barcelona'ya teknik direktör olduğunda yedek kulübesinde elinden sigar düşmüyordu. Geçirdiği kalp krizi ve ardından by-pass ameliyatı hayatında bir dönüm noktası oldu.
Sahaya artık elinde lolipop ile çıkan Cruyff, sigara karşıtı kampanya için reklam filmi çekmiş ve eşsiz tekniğiyle 16 kez sektirdiği sigara paketine nefis bir vole vurmuştu. Ajax ona ihanet edince futbolu ezeli rakibi Feyenoord'u şampiyon yapıp bıraktı. Barcelona onu görevden alınca da bir daha takım çalıştırmadı. Katalan kulübünün onursal başkanı oldu, gün geldi o ünvanı da bıraktı. 2000'li yıllarda Rijkaard ile çıkışa geçen kulübün akıl hocasıydı. Transferde de taktikte de son sözü söyleyen adamdı Cruyff. Bakero, Feldkamp yönetimindeki Kaiserslautern'e o golü atmasa Barcelona, Wembley'de ilk kupasını alamayabilirdi. Tenerife, Real Madrid'e iki sezonun sonunda çelme takmasa, Cruyff'un Rüya Takımı, dört yıl arka arkaya şampiyon olamazdı. Ama ne farkeder. 14 numara, Sarı Fare... Cruyff, sevenleri için hep Cruyff... Çalımlarıyla çok adam süründürdü, harika goller atan, çok final oynayan, çok kupa kazanan kazandıran Cruyff şimdi hayatının çalımını, golünü kansere atmaya hazırlanıyor. Dayan Sarı Fare... Dayan...
Nasıl bugün Messi mi Ronaldo mu tartışmalarına bazıları İbrahimoviç deyip katılıyorsa bir zamanlar da Pele mi Maradona mı denildiğinde Cruyff diyen birileri vardı. Kim haklı bilinmez sözkonusu futbol olunca. Biri Avrupa'ya hiç gelmemiş bir Brezilya efsanesi, diğeri Napoli ve Arjantin'i göklere çıkarmış mükemmel olmayan adamların en mükemmeli. Cruyff'u onlardan ayıran ise efsane futbolcu olmasının yanında tarih yazmış bir teknik adam da olması. Pele, futbola reklam verenlerin yüzü olmayı tercih etti kramponlarını asınca. Maradona'nın ise adı yetti kendi yetemedi teknik adamlığa. Hollandalı Sarı Fare ise bir kulübün tarihini değiştirdi. 10 yaşında Ajax alt yapısına gelen, 12 yaşında okulu bırakan Cruyff'un, yıllar sonra Barcelona Başkanı Nunez'e kulübün efsane alt yapısı La Masia'yı kurdurmaya ikna ettiğinde "Buraya gelen çocuklar aynı zamanda iyi bir eğitim de almalı" demesi tesadüf değildi. Hollandalıların karakteristik özelliği derler, doğruyu dilinin altında tutmaz, düşündüklerini insanın suratına direkt söylerler. Cruyff da hayatı boyunca genlerine saygı gösterdi. Hep konuştu, futbolcuyken sahada, teknik adamken kulübede, basın toplantısında, yorumcuyken televizyonda, danışmanken toplantı masasında, Barcelona'yı arka planda yönetirken dört duvar arasında.
Sahaya artık elinde lolipop ile çıkan Cruyff, sigara karşıtı kampanya için reklam filmi çekmiş ve eşsiz tekniğiyle 16 kez sektirdiği sigara paketine nefis bir vole vurmuştu. Ajax ona ihanet edince futbolu ezeli rakibi Feyenoord'u şampiyon yapıp bıraktı. Barcelona onu görevden alınca da bir daha takım çalıştırmadı. Katalan kulübünün onursal başkanı oldu, gün geldi o ünvanı da bıraktı. 2000'li yıllarda Rijkaard ile çıkışa geçen kulübün akıl hocasıydı. Transferde de taktikte de son sözü söyleyen adamdı Cruyff. Bakero, Feldkamp yönetimindeki Kaiserslautern'e o golü atmasa Barcelona, Wembley'de ilk kupasını alamayabilirdi. Tenerife, Real Madrid'e iki sezonun sonunda çelme takmasa, Cruyff'un Rüya Takımı, dört yıl arka arkaya şampiyon olamazdı. Ama ne farkeder. 14 numara, Sarı Fare... Cruyff, sevenleri için hep Cruyff... Çalımlarıyla çok adam süründürdü, harika goller atan, çok final oynayan, çok kupa kazanan kazandıran Cruyff şimdi hayatının çalımını, golünü kansere atmaya hazırlanıyor. Dayan Sarı Fare... Dayan...
24 Ekim 2015 Cumartesi
Hafta Sonu Futbol
24 Ekim 2015, Cumartesi
15:30 Altınordu - Göztepe (TRT Spor)
15:30 Yeni Malatyaspor - Denizlispor (TRT Avaz)
16:00 Gençlerbirliği - Osmanlıspor FK (LigTV2)
16:00 Kasımpaşa - Bursaspor (LigTV)
16:30 Bayern München - Köln (Eurosport2)
17:00 Celta Vigo - Real Madrid (LigTV3)
17:00 West Ham United - Chelsea (Digiturk)
18:00 BB Erzurumspor - Bursa Nilüferspor (Kardelen TV)
18:30 Adana Demirspor - Adanaspor (TRT Spor)
19:00 Medicana Sivasspor - Trabzonspor (LigTV)
19:00 Gaziantepspor - Mersin İdmanyurdu (LigTV2)
19:30 Ingolstadt - Hertha Berlin (Eurosport2)
19:30 Arsenal - Everton (LigTV3)
20:45 Twente - PSV Eindhoven (Tivibu)
21:30 Gent - KV Oostende (NTVSpor)
21:30 Sevilla - Getafe (LigTV2)
21:45 Palermo - Inter (LigTV3)
23:05 Malaga - Deportivo La Coruna (Digiturk)
23:30 Figueirense - Santos (LigTV2)
25 Ekim 2015, Pazar
12:30 Dinamo Moscow - Spartak Moscow (Tivibu)
13:30 Boluspor - Alanyaspor (TRT Spor)
13:30 Sampdoria - Hellas Verona (Digiturk)
14:00 Medipol Başakşehir - Torku Konyaspor (LigTV)
14:00 Sunderland - Newcastle United (LigTV3)
15:30 Karşıyaka - Elazığspor (TRT Spor)
15:30 Vitesse - Ajax (Tivibu)
16:00 Juventus - Atalanta (Digiturk)
16:05 Manchester United - Manchester City (LigTV3)
16:30 Borussia Dortmund - Augsburg (Eurosport2)
17:45 Feyenoord - AZ Alkmaar (Tivibu)
18:15 Liverpool - Southampton (LigTV3)
18:30 Samsunspor - Karabükspor (TRT Spor)
18:30 Mönchengladbach - Schalke 04 (Eurosport2)
19:00 Fenerbahçe - Galatasaray (LigTV)
19:00 Fiorentina - Roma (Digiturk)
19:15 Barcelona - Eibar (LigTV2)
21:15 Porto - Sporting Braga (Tivibu)
21:30 Atletico Madrid - Valencia (LigTV2)
22:00 Paris Saint-Germain - Saint-Etienne (Digiturk)
23:00 Montreal Impact - Toronto FC (Eurosport)
01:00 Sporting Kansas City - Los Angeles Galaxy (Eurosport)
26 Ekim 2015, Pazartesi
18:30 Lokomotiv Moscow - Rostov (Tivibu)
20:00 Antalyaspor - Beşiktaş (LigTV)
22 Ekim 2015 Perşembe
Selçuk İNAN
Bu sezon Selçuk hem Galatasaray hem de Milli takımda müthiş başladı...Formda olduğunda Türkiye'nin en iyi orta saha futbolcusu tartışmasız o...
Dün yine çok iyi oynaması dışında kurtarılması imkansız harika bir penaltı vuruşu yaptı.
Yürüyedur !
Dün yine çok iyi oynaması dışında kurtarılması imkansız harika bir penaltı vuruşu yaptı.
Yürüyedur !
CL'de Yola Devam...
Chedjou ligin açık ara en iyi stoperi... Hem savunmada hem hücumda büyük katkıveriyor.
Podolski büyük silah...Şut kalitesi oyun zekası bu ligin çok üstünde...O da Sneijder gibi hemen fark yaratmaya başladı.
Hamza hocanın Hakan ve Bilal'i bazı maçlar dinlendirmesi gerek.
Galibiyet zaten keyif ama CL galibiyeti çok büyük keyif...Hem gelir hem prestij açısından
Astana puan kaybı sonrası Benfica ile deplasmanda 1 puan ya da 0 puan aynı şey.Orada kazanmadıktan sonra gruptan çıkmak hayal
Avrupa liginden devam eder diyorduk öyle de olacak gibi.
Podolski büyük silah...Şut kalitesi oyun zekası bu ligin çok üstünde...O da Sneijder gibi hemen fark yaratmaya başladı.
Hamza hocanın Hakan ve Bilal'i bazı maçlar dinlendirmesi gerek.
Galibiyet zaten keyif ama CL galibiyeti çok büyük keyif...Hem gelir hem prestij açısından
Astana puan kaybı sonrası Benfica ile deplasmanda 1 puan ya da 0 puan aynı şey.Orada kazanmadıktan sonra gruptan çıkmak hayal
Avrupa liginden devam eder diyorduk öyle de olacak gibi.
21 Ekim 2015 Çarşamba
Rusya & Türkiye Farkı
Lokomotiv Moskova - Beşikaş maçı öncesi denk geldi diyelim...Futbol daha doğrusu tribün kültüründe amigonun yeni deyimle tribün liderinin önem büyüktür.Tek hareketi ile binlerce kişiyi ya coşturur ya da sustururlar malum.
Rusya'da tribün lideri denince akla gelen Elizaveta Balyaeva !
Türkiye'de tribün lideri denince akla gelen Alen Markaryan !
Çok acayip...
İstatistik ! Denince Akla Gelen Hagi
'' Hagi sana 40 metreden bir çakar,o istatistikleri nereye koyacağını bilemezsin'' in , ingilizcesi ...
20 Ekim 2015 Salı
Hafta Arası Futbol
20 Ekim 2015, Salı
21:45 Bayer Leverkusen - Roma (Tivibu)
21:45 Dynamo Kiev - Chelsea (Tivibu)
21:45 BATE Borisov - Barcelona (Tivibu)
21:45 Arsenal - Bayern München (TRT 1)
21:45 Dynamo Kiev - Chelsea (Tivibu)
21:45 BATE Borisov - Barcelona (Tivibu)
21:45 Arsenal - Bayern München (TRT 1)
21 Ekim 2015, Çarşamba
21:45 Galatasaray - Benfica (Tivibu)
21:45 Manchester City - Sevilla (Tivibu)
21:45 Paris Saint-Germain - Real Madrid (Tivibu)
21:45 Atletico Madrid - FC Astana (Tivibu)
21:45 Manchester City - Sevilla (Tivibu)
21:45 Paris Saint-Germain - Real Madrid (Tivibu)
21:45 Atletico Madrid - FC Astana (Tivibu)
19 Ekim 2015 Pazartesi
Mourinho'dan Tarihi Ayar
Dani Alves : ''Biri ona futbolu onun bulmadığını hatırlatsın''
Jose Mourinho : ''Futbolu ben bulmamış olabilirim ama Brezilya'yı Portekizliler buldu''
Oooooo kavgada söylenmez !
İnter'in Yeni Forma Reklamı
Yıllardır İnter forması demek Pirelli demekti...Forma göğüs reklamı için ETIAD AIRWAYS ile 5 yıllık, yıllığı 25 milyon Euro ya anlaşmışlar.İnter yıllık 25 bulurken bizim beceriksiz yöneticiler yıllık 2-3 bile bulamıyor yazıklar olsun.
17 Ekim 2015 Cumartesi
Hafta Sonu Futbol
17 Ekim 2015, Cumartesi
13:30 Denizlispor - Balıkesirspor (TRT Spor)
14:00 CSKA Moscow - Ural (Tivibu)
14:45 Tottenham - Liverpool (LigTV3)
15:30 Karabükspor - Karşıyaka (TRT Spor)
16:00 Bursaspor - Antalyaspor (LigTV)
16:30 Werder Bremen - Bayern München (Eurosport2)
17:00 Real Madrid - Levante (Digiturk)
17:00 Everton - Manchester United (LigTV3)
18:00 Bastia - Paris Saint-Germain (Digiturk)
18:30 Alanyaspor - Samsunspor (TRT Spor)
18:30 Gaziantep BBSK - Boluspor (TRT Avaz)
19:00 Galatasaray - Gençlerbirliği (LigTV)
19:00 Torku Konyaspor - Gaziantepspor (LigTV2)
19:00 Standard Liege - Westerlo (NTVSpor)
19:00 Roma - Empoli (Digiturk)
19:30 Eintracht Frankfurt - Mönchengladbach (Eurosport2)
19:30 Watford - Arsenal (LigTV3)
20:45 Heracles - Ajax (Tivibu)
21:00 Reims - Caen (BJKTV)
21:00 Toronto FC - Columbus Crew (Eurosport2)
21:30 Barcelona - Rayo Vallecano (LigTV2)
21:45 Torino - Milan (LigTV2)
21:45 PSV Eindhoven - Excelsior (Tivibu)
14:00 CSKA Moscow - Ural (Tivibu)
14:45 Tottenham - Liverpool (LigTV3)
15:30 Karabükspor - Karşıyaka (TRT Spor)
16:00 Bursaspor - Antalyaspor (LigTV)
16:30 Werder Bremen - Bayern München (Eurosport2)
17:00 Real Madrid - Levante (Digiturk)
17:00 Everton - Manchester United (LigTV3)
18:00 Bastia - Paris Saint-Germain (Digiturk)
18:30 Alanyaspor - Samsunspor (TRT Spor)
18:30 Gaziantep BBSK - Boluspor (TRT Avaz)
19:00 Galatasaray - Gençlerbirliği (LigTV)
19:00 Torku Konyaspor - Gaziantepspor (LigTV2)
19:00 Standard Liege - Westerlo (NTVSpor)
19:00 Roma - Empoli (Digiturk)
19:30 Eintracht Frankfurt - Mönchengladbach (Eurosport2)
19:30 Watford - Arsenal (LigTV3)
20:45 Heracles - Ajax (Tivibu)
21:00 Reims - Caen (BJKTV)
21:00 Toronto FC - Columbus Crew (Eurosport2)
21:30 Barcelona - Rayo Vallecano (LigTV2)
21:45 Torino - Milan (LigTV2)
21:45 PSV Eindhoven - Excelsior (Tivibu)
18 Ekim 2015, Pazar
13:00 Villarreal - Celta Vigo (LigTV2)
13:30 Kasımpaşa - Medicana Sivasspor (LigTV)
13:30 Bologna - Palermo (LigTV2)
13:30 Spartak Moscow - Lokomotiv Moscow (Tivibu)
15:30 Heerenveen - Feyenoord (Tivibu)
16:00 Napoli - Fiorentina (LigTV2)
16:30 Elazığspor - Adana Demirspor (TRT Spor)
16:30 Köln - Hannover 96 (Eurosport2)
17:00 Kayserispor - Fenerbahçe (Lig TV)
17:00 Real Sociedad - Atletico Madrid (Digiturk)
18:30 Göztepe - Kayseri Erciyesspor (TRT Spor)
18:30 Adanaspor - Altınordu (TRT Spor Web)
19:00 Akhisar Belediyespor - Eskişehirspor (LigTV2)
19:15 Getafe - Las Palmas (Digiturk)
20:00 Beşiktaş - Çaykur Rizespor (LigTV)
21:30 Deportivo La Coruna - Athletic Bilbao (LigTV2)
21:45 Inter - Juventus (LigTV3)
13:30 Kasımpaşa - Medicana Sivasspor (LigTV)
13:30 Bologna - Palermo (LigTV2)
13:30 Spartak Moscow - Lokomotiv Moscow (Tivibu)
15:30 Heerenveen - Feyenoord (Tivibu)
16:00 Napoli - Fiorentina (LigTV2)
16:30 Elazığspor - Adana Demirspor (TRT Spor)
16:30 Köln - Hannover 96 (Eurosport2)
17:00 Kayserispor - Fenerbahçe (Lig TV)
17:00 Real Sociedad - Atletico Madrid (Digiturk)
18:30 Göztepe - Kayseri Erciyesspor (TRT Spor)
18:30 Adanaspor - Altınordu (TRT Spor Web)
19:00 Akhisar Belediyespor - Eskişehirspor (LigTV2)
19:15 Getafe - Las Palmas (Digiturk)
20:00 Beşiktaş - Çaykur Rizespor (LigTV)
21:30 Deportivo La Coruna - Athletic Bilbao (LigTV2)
21:45 Inter - Juventus (LigTV3)
15 Ekim 2015 Perşembe
14 Ekim 2015 Çarşamba
Milli Takımın Adresi Konya Arena
Ben Milli takımın maçlarını hep aynı stadta oynaması fikrini genelde olumlu buluyorum...Hollanda-İngiltere-Fransa gibi ülkelerin aynı politikayı izlediği malum.
Özellikle son yıllarda Kadıköy'de Galatasaraylı futbolculara ve Telekom Arena'da Fenerbahçeli futbolculara tribünlerin tavrı Milli takımın taraftar desteğine darbe vuruyordu.
Konya Arena özellikle son maçlarda bu ruhu tekrar kazanmamıza sebeb oldu. Bir kere stad hem içi hem dışı ile mükemmel bir tesis...Taraftar kulüp takımı taraftarı gibi değil Milli takım taraftarı gibi davranıyor.
İşin şu kısmı var tabii ki...Bu şehir ve stad seçiminde Federasyon özellikle Gezi Parkı Olayları sonrası tribünlerde oluşan hükümet muhalefeti, AKP karşıtlığının önüne geçmek istiyor bir şekilde...
Bunlardan bağımsız dün gece maç öncesi saygı duruşu sırasında bazılarının yaptığı terbiyesizlik dışında şimdilik bu seçim sonuç vermiş gibi duruyor.
Bakalım nereye kadar?
Bir İhtimal Daha Var...
Bir değil iki değil tam 7 maçın bize yarayacak şekilde bitmesi gerekiyordu 7/7 oldu...Biz bu şansla yürür kupayı alırız.
Türkiye Fransa 2016'ya Gidiyor.
Kalan son 2 maçlar öncesi işimiz hiç kolay değildi ama öncesinde aldığımız 3-0'lık Hollanda galibiyeti ile ipler bizim elimize geçmişti.
Benim kişisel öngörüm zor maçları,final maçları genelde iyi oynuyoruz bir şekilde 2 maçta 4 puan alır,play off maçlarına çıkarız şeklindeydi.Çek Cumhuriyeti ve İzlanda'nın bu dönemde finalleri garantilemesi en büyük şansımızdı diyelim.Çek maçının ilk düdüğünden İzlanda maçının son düdüğüne kadar herşey bizim istediğimiz gibi gitti,yok böyle şans.
Ben Çek maçından 1 puan sonra evimizde İzlanda maçından 3 puan beklerken her iki maçta 3'er puanla bitti.Ancak Çek maçı 1 puan olsa ve İzlanda maçına mutlak 3 puan için çıkıyor olsak işimiz psikolojik olarak çok daha zor olacaktı bu dünkü maç içinde belli oldu.
Maça ben olsam Mehmet Topal-Gökhan Töre-Cenk Tosun ile başlarım demiştim ama Terim Sahte 9 numaralı 4-6-0 dizilişi ile başladı.
İzlanda'da iddiası olmadığı için kazanmak için saldırmayınca oyunu genelde elimizde tuttuk ancak topu rakip ağlara bırakacak forvetsizlik sıkıntı yarattı.
Hollanda sahasında bir anda 0-3 ile dağılınca kazanmak ya da kaybetmek fark etmiyordu artık...Play Off cepteydi zaten.Ama kırılma anı Kazakistan'ın Letonya deplasmanında 0-1 ile öne geçmesi ile oldu ve takım en iyi 3. lük için saldırmaya başladı.Şans yüzümüze 89. dk. da Selçuk'la güldü.
Dün Hakan Çalhanoğlu sahadan çıkmamış olsa son dakikada topun başına büyük ihtimal Selçuk İnan değil o geçecek ve belki vuruşu üstten dışarı gidecekti...Hayat & Futbol bu kadar mı benzer...Şans,kader,tesadüf ne derseniz deyin.
Şimdi Onlar Düşünsün
Açıkcası işimiz Play off a kalsa yine gidemezdik bence...İki maçlı eleme turlarında çok başarılı değiliz genelde...Turnuva takımıyız çoğu zaman.Seri başı olamayacağımız için zorlu bir rakip bizi bekliyordu.
Artık rahatız ve direkt Fransa'ya gidiyoruz. Emeği geçenlere helal olsun.
13 Ekim 2015 Salı
Liverpool'da J.Klopp'tan DK.1 Gol 1
Liverpool'un yeni teknik adamı Jurgen Klopp ilk basın toplantısında golü Mourinho'ya attı...Malum J.Mourinho Special One...Özel adam yani...
Klopp ilk çıktığı basın toplantısında ''Özel değil normal bir adamım '' dedi...Demeç savaşını başlattı.
T-Shirt ler tam bir pazarlama stratejisi olmuş...Anında bu aksiyonu almak güzel iş.
Elvir Balic
FFT dergisinden alıntıdır...
Futbolculuğu sayesinde savaştan nasıl kurtuldu? Bursaspor’a kaçarken neler yaşadı? Real Madrid’de neden başarılı olamadı?
Savaşın orta yerinde başlamış bir hayatın var. Futbol oynamayı geçtim, öyle bir ortamda çocuk olmak nasıldı?Korkunç tabii ki. Futbol oynamaya savaştan önce başlamıştım. 1992 senesinde tam ben profesyonel bir mukavele imzalayacakken savaş patlak verdi. Bir anda her şey alt üst oldu. 1984 senesinden 1992’ye kadar Saraybosna’nın en büyük iki takımından birinde, Zeljeznicar Sarajevo’daydım. Oradan diğer büyüğe, FK Sarajevo’ya transfer oldum. Bu iki kulüp Türkiye’deki Fenerbahçe- Galatasaray gibidir. Aralarında çok ciddi bir rekabet vardır, maçları olaylı geçer. Babam beni korumak için her antrenmanıma gelirdi. Dağlarda Sırplar vardı ve onlar için canlı olman ateş etmeleri için yeter sebepti. On kilometre yol yürürdük. O da inanıyordu. Benim bir gün iyi takımlarda futbol oynayacak yetenekte olduğumu biliyordu.
Savaşta kaybettiklerin oldu mu?Ablamın eşini kaybettim, amcamın oğlunu kaybettim, en sevdiğim komşu teyzemi kaybettim. Ablam ve dayım yaralandı. O savaşta da kazanan olmamıştı, herkes sevdiği birilerini kaybetti, herkes sıkıntı çekti. Ben devam etmek zorundaydım. Her şeyin farkındaydım. Farkında olmamak mümkün değildi çünkü tepemizden savaş uçakları, yanımızdan tanklar geçiyordu. Evde oturup bekleyemezsin. İhtiyaçların var. Sular, elektrikler kesik… Çıkıp, sırada bekleyip eve su taşımak zorundasın. Yiyecek bir şeyler bulmak zorundasın. Gücün varsa tünellerden geçip, birilerine yardım etmek zorundasın.
Ailende başka futbolcu var mıydı?Savaşta kaybettiğim kuzenimin kardeşi Mirsad Baljiç milli takımda uzun süre oynamıştı. Bosna’da popüler olmuş, iyi bir futbolcuydu. O da benim gibi sol ayağını kullanırdı. Benim de onun gibi sol bek oynamamı istediler ama ben hep hücumu düşündüm. Hocama “Hücum oyuncusuna ihtiyacınız olana kadar kadroya girmemeye bile razıyım” dedim. Gol attıkça da kendimi kabul ettirdim.
Kuşatma altındaki Bosna’dan düzenlenen bir futbol turnuvası sayesinde çıkıp bir yıl boyunca dünyanın birçok yerinde maçlar yapmışsın. Bu devriâlemde başından neler geçti?Maçların gelirini Bosna’da gönüllü olarak savaşanlardan kurulu orduya bağışlayacaktık. Kadronun içinde ben de vardım ve kendimi bu sayede savaşın dışına attım. Tabii ülke dışında da olsan savaştan kaçabilmiş sayılmazsın. 18 yaşımdaydım ve kaderim kadroya dâhil edildiğim gün değişti. Malezya’da, Arabistan’da, Türkiye’de, Almanya’da bir sürü maç yaptık ve bu maçlarla büyük tecrübe kazandım. Her ülkede cebime bir şeyler koydum. Bunu yapmak hiç kolay değildi. Ailemin yanından ayrıldım ve onlarla tekrar konuşabildiğimde aradan sekiz ay geçmişti. Bu sekiz ayı söylemek kolay ama yaşamak çok zordu. “Acaba yaşıyorlar mı; açlar mı, toklar mı?” diye düşünmediğim tek gün olmadı ama futbol oynamaya devam ettim. Ailemi aradığımda annem hep “Herkes iyi” diyordu. Emin olmak için sırayla herkesi telefona isterdim. Çünkü takımdaki bir arkadaşımın kardeşi ölmüştü ve ondan altı ay sakladık. Akrabalarımın öldüğünü bize gelen yerel gazeteden öğrenmiştim. Çok büyük paralar kazanmıyordum. Kazandığımı aileme gönderiyordum ama savaş şartlarının yarattığı aşırı enflasyon yüzünden hiçbir şeye yetmiyordu. Bir kilo şeker 160 liraydı. Gerisini sen düşün!
Bursaspor’a gelişin nasıl olmuştu? Savaş zamanında yurt dışına çıkman yasak değil miydi?
Turnuva devam ederken Bursaspor’la bir maç yapmıştık. O maçta iyi bir oyun çıkartmıştım. Nejat Biyediç beni beğenmiş. Maçtan sonra beni istemişlerdi. Oysa benim savaşa geri dönmem gerekiyordu. Turnuva başlamadan önce hepimizi çok ciddi şekilde uyarmışlardı ve sayfalarca belge imzalamıştık. Ben yine de Nejat hocanın telefon numarasını aldım. Turnuva devam etti. Arabistan’a gittik. Arabistan’dan sonra Bosna’ya dönmek için uçakla Türkiye’den aktarma yaptık. Havaalanında beklerken aklımdan onlarca şey geçiyordu. Ülkeme dönersem futbol hayatım bitecekti. Sabah saat 5’ti. Nejat hocayı arayıp “Benimle hâlâ ilgileniyor musunuz? Evet derseniz buradan hemen kaçarım, yanımda bir arkadaşım daha var” dedim. “Bir taksiye atlayın, Taksim’de bir otele gidin” dedi. Pasaportu elinde olan kaçtığı için pasaportları saklamışlardı. Herkes uyuyordu. Pasaportlarımızı bulup kaçtık. Korkudan valizlerimizi alamadık. Bir arkadaşım, cebimde 100 mark ve eşofmanlarım vardı. Korkuyordum. Nejat hoca Bursa’dan İstanbul’a bir araba yolladı. O arabayı beklerken hayatımın en zor üç saatini yaşadım. Hiçbir yere ait değildim, “Araf”taydım! 2 Şubat 1995! O günü unutamam.
Kaçtığın ekibin yöneticileri sana tepki göstermedi mi?Başta beni ailem üzerinden tehdit ettiler. Bursaspor başkanı “Oyuncumun pasaportunu vermeden size bonservis ödemem” dedi. Bu benim için çok büyük bir jestti. Çünkü savaş sürdüğü için beni beş kuruş ödemeden alabilirlerdi. Altı ay sonra aileme kavuştum. Onları gördüğümde aradan bir buçuk yıl geçmişti. Bursa’da altı ay kaldılar. Evlerin çoğu yıkıldığından insanlar dairelerin kapısını kırıp içine yerleşiyordu. Gitmek zorunda kaldılar.
Böyle olunca Bursaspor’a bir vefa borcun oldu. Başarında bunun da payı olduğunu söyleyebilir miyiz?Tabii ki. Bir yandan kendimi kulübe borçlu hissediyordum, bir yandan kendimi göstermek için elime büyük bir fırsat geçmişti. Ben Bursaspor’a gittiğimde takımda üç forvet vardı ama sonra önüm açıldı. Evim bile hazırlanmış gibiydi. Bursa benim için başkadır. Ailem için de öyle. Türkiye’ye her geldiklerinde Bursa’yı görmeden gitmezler.
Bursaspor’un 1996 yılında UEFA Intertoto Kupası’ndaki başarısında büyük pay sahibi oldun. Seni o zaman daha iyi tanımıştık. O maçlar senin için de önemli bir vitrin miydi?Şubatta geldiğim için transfer dönemini bekliyordum. Intertoto maçları benim için bulunmaz nimetti. Oynamak için sabırsızlanıyordum. Wimbledon’ı yendik. Ondan sonra da sırayla devam ettik. Karlsruhe ile karşılaştığımız çeyrek final maçında kazananı belirleyecek penaltılarda ilk penaltıyı ben atmıştım. Dokuzuncu penaltıya kadar uzadı. Onu atamazsak kaybediyorduk. Kimse kullanmak istemedi. O penaltıyı kaçırdık ve kupaya veda etik. Sadece Bursa’da değil, bütün Türkiye’de maçlar heyecanla takip ediliyordu. Bütün takım kenetlenmiştik. Bursalıların artık Avrupa’da Intertoto Kupası’ndan fazla övünecek şeyleri olmalı. Çünkü hak ediyorlar.
Ve büyük transfer! Fenerbahçe’ye o dönem için astronomik bir ücret olan 9 milyon dolar karşılığında transfer oldun. Bu ücret seni de şaşırttı mı?Aziz Yıldırım’ın bir oyla başkan seçildiği seneydi. Gazetelerde adımı görmüştüm. Başkan ilk işlerinden biri olarak beni almak istiyordu. Bursaspor’la burada oynadığımız bir maçta, Fenerbahçeli taraftarlar bana tezahürat yapmışlardı. Ben de gelmek istiyordum ve yöneticilere söz verdim. Galatasaray ve İstanbulspor da istemişti o zaman beni. Fenerbahçe’nin ödediği transfer ücreti açıklandıktan sonra sadece Türkiye’de değil, Bosna’da da herkes benden bahsetmişti.
Bütün magazinciler senin peşine düşmüştü. Onlardan nasıl kurtuldun?Türkiye’de Hamdi Alkan komedi programında benim kılığımda küvete dolarları doldurup banyo yapıyordu. Gazetelerde karikatürlerim çıkıyordu. Herkes “Bu parayla şu kadar okul, bu kadar otoban yapılır” diyordu. Herkesin gözü üzerimdeydi. Ben de Bosna’ya kaçtım!
O parayla otoban yaptırmadın herhalde?Bosna’da öncelikle ailemin durumunu düzelttim. Hepsi gerçekten çok zor günler geçirmişti. Bu konudan bahsetmeyi pek sevmesem de Bosna için hayırlı şeyler yaptığımı söyleyebilirim. Bir kilo şekerin hesabını yaptığım günleri unutmadan harcadım o parayı.
Fenerbahçe’de transfer ücretinin ağırlığıyla ezilmekten korkmadın mı? Taraftar senden çok şey bekliyordu…Tesislerden hiç çıkmıyordum. Sürekli tek başıma çalışıyordum. En önemlisi de kendime güveniyordum. Top benim velinimetimdi ve ondan hiç ayrılmadım. Taraftar beni sevdi ve aradan onca zaman geçmesine rağmen unutmadılar.
Tarihi 4-3’lük Fenerbahçe–Gaziantepspor maçında oyundan alınınca direkt soyunma odasına gitmiştin. Senin yerine oyuna giren Rapaiç oyunu adeta tek başına çevirmişti. Maçın skorunu öğrendiğinde “İyi ki çıkmışım” dedin mi?İlk yarıda kötü oynamıştık. Ben oyundan çıkarılınca kendimi kötü oyunun sebebi gibi görmüştüm. İkinci yarı başlamadan taksi tutup Samandıra’ya gittim. Yolda maçı dinliyordum. Dördüncü gol olduğunda nasıl sevindim bilemezsiniz. Hem takımım, hem de kendim için tabii! Yaptığım akıl kârı değildi. Kazanamasaydık, günah keçisi ben olacaktım.
Bursaspor, Fenerbahçe ve Real Madrid! Transfer olacağını ilk duyduğunda aklından neler geçti?Şaka gibiydi! Toshack beni istemişti ama Fenerbahçe’nin istediği fiyatta anlaşamamışlardı. Aradan biraz daha zaman geçti. Tam kendimi Fenerbahçe’de kalmaya hazırlamıştım ki Real Madrid beni yeniden istedi. Aziz Yıldırım’ın yanına gidip “Bir daha bu şansı bulamayabilirim, bir sakatlanırım her şey biter” dedim. Bana hak verdi. Bir gece bana bir telefon geldi. “Gidiyorsun” dediler. Bacaklarımı hissetmiyordum. Sabaha kadar uyuyamamıştım. Ertesi sabah gidip bir takım elbise aldım ve yola çıktım. Başkan gitmeme çok üzülmüştü. Onu üzgün görünce ben de duygulanmıştım.
Madrid’e gittiğinde heyecanını kontrol edebildin mi peki?Havaalanında beni yaklaşık 200 kamera karşıladı. Madrid’de çok az insan Fenerbahçe’yi biliyordu. Birkaç gün sabah kalktığımda camdan dışarı bakmadan Madrid’de olduğuma inanamadım. Kaptan Fernando Hierro beni karşıladı. Küçükken gazetelerden onun fotoğraflarını kesip saklardım. İlk idmandan sonra bir baktım yanımda McManaman, Raul, Morientes… Onlarla nasıl konuşacağımı bilememiştim. Onların da benim gibi insan olduklarını anlamam zaman almıştı. Toshack bana “Burada oynamak kolay değil” demişti. Ne dediğini sahaya çıkınca anladım. 90 bin taraftar omuzlarıma oturdu! İlk 15 dakikadan sonra maç bitsin diye dua etmeye başladım.
Rüyanın en güzel yerinde sakatlık kâbusuyla uyandın. Dünya derbisinde oynayamadan sakatlandın. Bu hayal kırıklığıyla nasıl baş ettin?Real Madrid–Barcelona maçı öncesiydi. Bosna Milli Takımı’yla Estonya’ya dört gol atmıştım. İspanya’ya döndüğümde herkes dev derbide benden gol bekliyordu. Maç için son idmanın bitimine beş dakika kala ayağım kaydı. Çok büyük bir acıydı. Bacağımdan çıkan sesi duyduğumda ağlamaya başladım. Maçta sakatlansaydım bu kadar üzülmezdim. En azından “Barcelona’ya karşı oynadım” derdim. Altı ay oynayamadım. Sakatlıktan önce ve sonra birkaç maç oynayabilmiştim. Sakatlıktan sonra da sabırsızlandığım için şans bulamamıştım. Altı yıllık mukavelem olmasına rağmen küsüp mücadele etmeyi bıraktım. Orada iyi olmanın yetmediğini bilmiyordum!
Real Madrid gibi bir takımda oynadıktan sonra Türkiye’de 2. Lig takımlarında oynamak zor geldi mi? Yine bir karar vermen gerekse yine gider miydin?Ben hiçbir futbol takımını küçümsemedim. İstanbul’dan kopmak istemedim. Zaten her şeyi görüp geçirmiştim. Benim hiçbir zaman gündemde olmak gibi bir derdim olmadı. Tek istediğim biraz huzurdu.
Müzikle ilgilenmen buna yardımcı oldu mu? Çıkardığın albüm için nasıl yorumlar aldın?Müzik her zaman hayatımın bir köşesindeydi. Zor zamanlarımda en büyük keyfim müzik dinlemekti. Yurt dışında olduğum zamanlarda Bosna’nın yerel müziklerini dinlemek beni çok duygulandırıyordu. Hayallerimden biri de bir albüm çıkarmaktı. Kendim için yaptım. Bosna’da çok beğenildi. Pişman olmadım. Çocuklarıma gösterebileceğim bir hatıra olarak kalacak.
Film gibi bir geçmişten elinde kalan en değerli şey ne?Real Madrid’de, kulübün duvarında hâlâ benim fotoğrafım duruyor. Şampiyonlar Ligi kupasının kadrosunda benim adım yazıyor. İşte bu bana yeter. Hiçbiri parayla alınacak şeyler değil.