28 Şubat 2011 Pazartesi
Eto'o Sen Yapma Bari
Senede ortalama 10 milyon Euro civarında para kazanan İnter'li Samuel Eto'o 36 Euro luk Trafik cezasına itiraz ederken...Muhtemelen park cezası,utanmasa ceza makbuzunu Moratti'ye verecek öde diye.
27 Şubat 2011 Pazar
Gel Mayıs Ayı Gel...
Galatasaray taraftarı,hastanın sabahı,mezarın genç ölüyü,şeytanın günahı beklediği gibi Mayıs ayını bekliyor bu sene lig bitsin diye...1-0 öne geçtiği maçı 15 dk. içinde 1-3 e getiren bir akıl tutulması var takımda.Bu taktikle,teknikle açıklamak zor.Yönetimin kulübü ve takımı yönetememesi tek sorun bence.Feldkamp,Skibbe,Bülent Korkmaz,Rijkaard,Hagi,Lincoln,Elano,Misimovic vs. hepsinin kötü olduğunu düşünen yok herhalde.Bilgisayar çöktü,yeniden format atmak gerekiyor.Çok bahsedilen takım kalitesinin düşük olduğuna katılmıyorum.Evet bazı mevkilerde daha iyi oyuncular olması şart ama iyi ve kaliteli olduğunu bildiğimiz futbolcular bile takımın genel havasından olumsuz etkilenip dip yaptılar son yıllarda.''Bir kaç oyuncu hariç takım kötü'' diyenlere sayayım oyuncuları iyi olanlar bence pek bir kaç kişi değil aslında...Sabri-Yekta-Insua-Neill-Kewell-Baros-Culio-Stancu-Cana-Pino-Arda ...Misimovic gönderilecek,düşüncelerimizi daha önce yazdık,arşivde var.İşin ilginç olan kısmı Galatasaray'a gelmeden önce iyi olanlar kötü performans gösterip gidiyorlar ve gittikleri yerde yine başarılı oluyor mesela,Kayserispor'da başarılı olan Ali Turan şimdi Antalyaspor'da yine iyi...Geçmiş yıllarda arkasına teneke bağlanıp gönderilen Emre Güngör şu anda Gaziantepspor'un kaptanı ! Bunu sadece büyük takım baskısını kaldıramadı,beklentileri karşılayamadı fikri ile açıklamak zor.
Ancak gelecek sezon bu takımda olmayı hak etmeyen bazı oyuncular olduğu kesin ve büyük çoğunluğu yetersizliği nedeni ile gitmeli...Aydın-Barış-Ayhan-Mustafa-Serkan-Gökhan-Aykut ile yollar kesin olarak ayrılmalı,olmuyor olmayacakta...
Hagi'de takımdaki geleceğinin Türkiye Kupasından geçtiğini biliyor tabii ki.Gaziantepspor ve Beşiktaş geçilir kupaya uzanılırsa,gelecek sezon Avrupa kupası bileti cebinde olacak Galatasaray'ın.Orta sahaya yapılan Yekta transferine rağmen,Serkan'dan sağ bek Sabri'den orta sahada yararlanmayı düşünmesini ve Cana ile Neill'in mevkilerini değiştirip ısrar etmesini anlamıyor spor kamuoyu.Ligin 23.haftası sonunda galibiyeti 10 olan takımın yenilgisi 11 ve averajı -5 ...Sözün bittiği yerdeyiz aslında sadece söz uçar yazı kalır diye buraya not düşüyoruz işte.
Hagi'de takımdaki geleceğinin Türkiye Kupasından geçtiğini biliyor tabii ki.Gaziantepspor ve Beşiktaş geçilir kupaya uzanılırsa,gelecek sezon Avrupa kupası bileti cebinde olacak Galatasaray'ın.Orta sahaya yapılan Yekta transferine rağmen,Serkan'dan sağ bek Sabri'den orta sahada yararlanmayı düşünmesini ve Cana ile Neill'in mevkilerini değiştirip ısrar etmesini anlamıyor spor kamuoyu.Ligin 23.haftası sonunda galibiyeti 10 olan takımın yenilgisi 11 ve averajı -5 ...Sözün bittiği yerdeyiz aslında sadece söz uçar yazı kalır diye buraya not düşüyoruz işte.
BeşiktAŞK'lı Yönetmen !
Her ne pahasına olursa olsun Beşiktaş'ın maçlarını izlerim.Bir programa katılmam talep edildiği zaman,ilk Beşiktaş'ın resmi sitesine girer fikstüre bakarım,ona göre söylerim.Hatta o kadar komik bir hal aldı ki,bazı yabancı festivallerin yöneticileri bile bunu biliyor.Ben ''Beşiktaş'ın maçlarına bir bakayım'' dediğim zaman ''Biz baktık o dönemde maç yok'' diyorlar.
Zeki Demirkubuz
Zeki Demirkubuz
Bir İstanbul Masalı
Blog arşivimde olmasını istediğim bir videoyu paylaşacağım.25.05.2005 yılında İstanbul'da oynanan Şampiyonlar Ligi final maçı...Liverpool-Milan.Başlama vuruşunu yapan futbolcular tanıdık.Harry Kewell ve Milan Baros...3-0 dan 3-3 gelen maç ve penaltılarla kupaya uzanan Liverpoll.Unutulmaz bir geceydi.Geniş özeti aşağıdaki videoda.
Tribünlerin Neşesi
26 Şubat 2011 Cumartesi
Cenk Tosun Türk Milli Takımını Seçti...
Daha önce U-21 düzeyinde Alman Milli takımında oynayan Gaziantepspor'lu Cenk Tosun A Milli takım tercihini Türkiye'den yana kullandı...Genç ! Semih Şentürk sonrası golcü sıkıntısı çeken Milli takım için çok doğru bir tercih bence.
Galatasaray yönetimi son yıllardaki sayısız hatalarına bir yenisini daha ekleyerek bu oyuncuyu devre arasında almadı maalesef.Yerli statüsünde oynayacak 1991 doğumlu bu kadar genç bir oyuncunun transfer kararı sadece teknik adama bırakılamaz bana kalırsa.Sportif direktör ya da yönetim insiyatif kullanıp onu Galatasaray'a kazandırmalıydı.Galatasaray-Bursaspor ve bugün Eskişehirspor maçında attığı gollere ve futboluna bakıyorum,kaçan balık büyük oldu beyler...Tolunay Kafkas'ın Kayserispor'dan bu yana özellikle gurbetçi futbolcu transferlerindeki başarısı zaten ortada.Onu en azından Alman değil Türk Milli takımı forması ile izleyecek olmakta bizim tesellimiz olsun ne yapalım.
Mesut Özil & Xavi Hernandez
Daha önce Messi-Ronaldo karşılaştırması vardı sıra başaltı futbolcularda...Xavi-Mesut Özil...Schalke 04,Werder Bremen derken yazın oynadığı Dünya kupası sonrası kulüpler düzeyinde zirve sayılan mertebeye ulaştı Mesut ve Real Madrid'in futbolcusu oldu.Kaka takıma dönünce ne yapar diye düşünürken İspanya'da mükemmel başlangıç yapan oyuncu Mourinho'nun vazgeçilmezi oldu.Ciddi bir sakatlık yaşamaz ise en az 8-10 yıl Real Madrid kariyeri olacak gibi görünüyor.Baksanıza ilk sezonu bitmeden Xavi ile mukayese edilir oldu.İstatistikler etkileyici.Pas istatistiği dışında ezilmemiş Mesut.O da değerlendirme dışı olmalı zaten...Barcelona gibi İniesta-Messi'nin olduğu takımda onu yapmak çok daha anlaşılır bir şey zaten.
Ayrıntılı incelemek için görselin üzerine tıklamanız yeterli.
Avrupa Ligi Son 16
25 Şubat 2011 Cuma
Yakışır.
Bu forma Gerrard'a bile bu kadar yakışmıyor...Uzun zamandır futbolun güzelliklerinden ! uzak kalmıştık,bir yerden başlamak lazım.
Lucescu'lu Galatasaray...
''Barcelona,Roma ve Liverpool'un olduğu gruptan deplasmanda yenilmeden çıkmıştı Lucescu zamanında Galatasaray...Şu anda bir Türk takımından bu performansı beklemek resmen hayal değil mi?''
Güntekin Onay
Adam haklı beyler.
Güntekin Onay
Adam haklı beyler.
24 Şubat 2011 Perşembe
Hafta Sonu Futbol
25 Şubat Cuma
20:00 Bucaspor-Bursaspor / Lig TV
21:30 Wolfsburg-M'Gladbach / TRT 3 & TRT HD
26 Şubat Cumartesi
14:00 Ankaragücü-Gençlerbirliği / Digi Kanal
16:00 İBB-Galatasaray / Lig TV
16:30 Schalke 04-Nuremberg / TRT HD & TRT 3
17:00 Wigan-Manchester United / Spormax
17:00 Gaziantepspor-Eskişehirspor / Digi Kanal
19:00 Atletico Madrid-Sevilla / NTV Spor
19:00 Fenerbahçe-Kasımpaşa / Lig TV
19:30 Bayern Munih-Dortmund / TRT HD & TRT 3
21:00 Mallorca-Barcelona / NTV Spor
21:45 Juventus-Bologna / TV8 & Spormax
22:00 Bordeaux-Auxerre / Kanal A
23:00 Deportivo-Real Madrid / NTV Spor
27 Şubat Pazar
14:00 Karabükspor-Konyaspor / Digi Kanal
15:30 West Ham-Liverpool / Spormax
15:30 PSV-Ajax / Beyaz TV
16:00 Cagliari-Lazio / TV8
16:30 E.Frankfurt-Stuttgart / TRT HD & TRT 3
17:00 Manchester City-Fulham / Spormax
17:00 Sivasspor-Manisaspor / Digi Kanal
18:00 Arsenal-Birmingham / NTV Spor (Carling Cup Cup Final)
18:00 PSG-Toulouse / Kanal A
19:00 Trabzonspor-Kayserispor / Lig TV
19:00 Denizlispor-Mersin İdman Yurdu / TRT 1
19:30 W.Bremen-Leverkusen / TRT HD & TRT 3
21:45 Sampdoria-Inter / TV8 & Spormax
22:00 Lille-Lyon / Kanal A
22:00 A.Bilbao-Valencia / NTV Spor
28 Şubat Pazartesi
20:00 Antalyaspor-Beşiktaş / Lig TV
21:45 Milan-Napoli / Spormax & TV8
İki Almanın Hikayesi
Deniz Gökçe'den Derwall'den Schuster'e...
Bence Türkiye'de futbola en büyük katkıyı yapan yabancı teknik adam, kendisini bizden biri olarak gören 'Baba Jupp Derwall'di. 1980'li yılların başında Derwall Galatasaray'dayken görüştüğümüzde, onun gerçek bir 'insan' olduğunu da anlamıştım. Antrenmanda kimseye bağırmıyor, ama ceza verebiliyordu. Neden ses yükseltmediğini sorduğum zaman, gülerek 'Neden bağırayım ki, güç bende değil mi? Antrenman sonunda 'sen, sen ve sen kalıyorsunuz ve yirmi tur daha koşuyorsunuz' derim, koşarlar, sonra da onlar gelip bana sorarlar, neyi yanlış yaptık diye!' Derwall vasat klasta bir futbolcu, ama müthiş bir teknisyen ve de hepsinden önemlisi müthiş bir 'filozof baba'ydı.
Şimdi gelelim Beşiktaşlı Schuster'e. O müthiş bir futbolcu ydu, ama futbolculuğu ve teknik adamlığı da çok tartışmalı, çünkü o inatçı bir 'keçi'! Uzmanlık alanı medya ile dalga geçmek, azarlamak, ters cevap vermek. Bu ahmaklarla neden uğraşmak zorundayım?' türü bir yüz ifadesi hep var. Ona göre futbolda savunma, orta saha önemsiz, yıldız oyuncu, gol ve hücum önemli. Schuster 51 yaşında, uzun süre kocasının futbol menajerliğini yapmış , çocuklarının annesi Gaby ile hala evli ama ayrı. Schuster sevgilisiyle beraber ve ondan da ikinci çocuğu yolda. Karısı Gaby menajeri olarak Barcelona'da Udo Lattek ve milli takımda Jupp Derwall ile hakaret dolu kavgalar yapmakla meşhur olmuştu. Gaby artık menajeri değil. Schuster 1978-1980 arası F.C. Köln'de profesyonel olmuş. 1979-1984 arasında 21 defa B. Almanya milli takımında yer aldıktan sonra milli takımda oynamak için para isteyip verilmeyince milli takıma küsmüş (?) ve 25 yaşındayken milli takımı kendisi bırakmış. 1980-1988 arası Barselona'da oynuyor ve orta sahada uzun paslar atan oyun kurucu oynamasına rağmen (Guti gibi) 170 maçta 63 gol de üretmiş. Ama hem Kulüp Başkanı J.L.Nunez, hem de teknik adamlar H. Herrera, Udo Lattek, Terry Venables ve Louis Aragones gibilerine (eşiyle beraber) 'kan kusturmakla' tanınıyor. Sonra tüm Katalanları çıldırtmak için Barcelona'dan, kan düşmanları İspanyol takımı Real'e transfer oluyor. Bu Katalanlara karşı işlenebilecek en büyük günah. Madrid'deyken sürekli medyayla kavga ediyor ve basın toplantılarından çıkıp gidiyor. Sonra da kulüp kulüp dolaşmaya başlıyor. 1990-1993 A. Madrid, 1993-1996 B. Leverkusen, 1997 yılında da Meksika'da UNAM Pumas takımında 10 kadar maç ve futbolu bırakıyor.
İlk ciddi teknik adamlığı Alman ikinci liginde eski takımı Köln ile ve başarısız. 2000 yılında İskoçya'da Dundee takımına teknik menajer olmak için müracaat ediyor ve reddediliyor. 2001 yılında İspanya'da Xerez takımını çalıştırıyor, çok başarılı, ama terfi ettiremiyor, ayrılıyor. 2003 yılında Shaktar Donetsk'in başına geçiyor, rekor düzeyde maç kazanıyor ama gene takımdan lig bitmeden uzaklaştırılıyor. 2004 yılında Levante'ye gidiyor ve iyi başlıyor ama sonunda gene kulüp başkanı onu uzaklaştırıyor. 2005 yılında Getafe'nin teknik adamı oluyor ve iki sezon başarı elde edip bu ufak Madrid takımını yedinci yapıyor. Copa Del Rey'de de Barcelona'ya 5-2 yenildikten sonra 4-0 yenerek finale çıkıyor, ikinci oluyor. Bu başarı sonucu 2007yılında Real Madrid teknik adamı olarak görev alıyor. Güzel futbol ile başarılı oluyor. Ş.L.'nden eleniyor, fakat 2008 lig ve Süper Kupa şampiyonu da oluyor. Sonunda aralık 2008 tarihinde 'Bu takımla Barcelona'yı yenemeyiz!' deyince mecburen istifa ediyor. Gidip daha evvel çalıştırdığı kulüplerden biri olan Xerez takımını kendi parasıyla satın almaya çalışıyor ama fiyatta anlaşamıyor. 2010 yılı Haziran ayında da Beşiktaş ile anlaşıyor. Gelsin Quaresma, Guti, Simao, Fernandes, Almeida! Sonuç? Büyük futbolcu, vasat ve inatçı teknik adam ve çok problemli bir insan olan 'Sarışın Melek' gene yolun sonunda gibi. Bizce Schuster zaten başından beri kumardı, internete bakmak bunu görmeye yeterdi sanki!
Bence Türkiye'de futbola en büyük katkıyı yapan yabancı teknik adam, kendisini bizden biri olarak gören 'Baba Jupp Derwall'di. 1980'li yılların başında Derwall Galatasaray'dayken görüştüğümüzde, onun gerçek bir 'insan' olduğunu da anlamıştım. Antrenmanda kimseye bağırmıyor, ama ceza verebiliyordu. Neden ses yükseltmediğini sorduğum zaman, gülerek 'Neden bağırayım ki, güç bende değil mi? Antrenman sonunda 'sen, sen ve sen kalıyorsunuz ve yirmi tur daha koşuyorsunuz' derim, koşarlar, sonra da onlar gelip bana sorarlar, neyi yanlış yaptık diye!' Derwall vasat klasta bir futbolcu, ama müthiş bir teknisyen ve de hepsinden önemlisi müthiş bir 'filozof baba'ydı.
Şimdi gelelim Beşiktaşlı Schuster'e. O müthiş bir futbolcu ydu, ama futbolculuğu ve teknik adamlığı da çok tartışmalı, çünkü o inatçı bir 'keçi'! Uzmanlık alanı medya ile dalga geçmek, azarlamak, ters cevap vermek. Bu ahmaklarla neden uğraşmak zorundayım?' türü bir yüz ifadesi hep var. Ona göre futbolda savunma, orta saha önemsiz, yıldız oyuncu, gol ve hücum önemli. Schuster 51 yaşında, uzun süre kocasının futbol menajerliğini yapmış , çocuklarının annesi Gaby ile hala evli ama ayrı. Schuster sevgilisiyle beraber ve ondan da ikinci çocuğu yolda. Karısı Gaby menajeri olarak Barcelona'da Udo Lattek ve milli takımda Jupp Derwall ile hakaret dolu kavgalar yapmakla meşhur olmuştu. Gaby artık menajeri değil. Schuster 1978-1980 arası F.C. Köln'de profesyonel olmuş. 1979-1984 arasında 21 defa B. Almanya milli takımında yer aldıktan sonra milli takımda oynamak için para isteyip verilmeyince milli takıma küsmüş (?) ve 25 yaşındayken milli takımı kendisi bırakmış. 1980-1988 arası Barselona'da oynuyor ve orta sahada uzun paslar atan oyun kurucu oynamasına rağmen (Guti gibi) 170 maçta 63 gol de üretmiş. Ama hem Kulüp Başkanı J.L.Nunez, hem de teknik adamlar H. Herrera, Udo Lattek, Terry Venables ve Louis Aragones gibilerine (eşiyle beraber) 'kan kusturmakla' tanınıyor. Sonra tüm Katalanları çıldırtmak için Barcelona'dan, kan düşmanları İspanyol takımı Real'e transfer oluyor. Bu Katalanlara karşı işlenebilecek en büyük günah. Madrid'deyken sürekli medyayla kavga ediyor ve basın toplantılarından çıkıp gidiyor. Sonra da kulüp kulüp dolaşmaya başlıyor. 1990-1993 A. Madrid, 1993-1996 B. Leverkusen, 1997 yılında da Meksika'da UNAM Pumas takımında 10 kadar maç ve futbolu bırakıyor.
İlk ciddi teknik adamlığı Alman ikinci liginde eski takımı Köln ile ve başarısız. 2000 yılında İskoçya'da Dundee takımına teknik menajer olmak için müracaat ediyor ve reddediliyor. 2001 yılında İspanya'da Xerez takımını çalıştırıyor, çok başarılı, ama terfi ettiremiyor, ayrılıyor. 2003 yılında Shaktar Donetsk'in başına geçiyor, rekor düzeyde maç kazanıyor ama gene takımdan lig bitmeden uzaklaştırılıyor. 2004 yılında Levante'ye gidiyor ve iyi başlıyor ama sonunda gene kulüp başkanı onu uzaklaştırıyor. 2005 yılında Getafe'nin teknik adamı oluyor ve iki sezon başarı elde edip bu ufak Madrid takımını yedinci yapıyor. Copa Del Rey'de de Barcelona'ya 5-2 yenildikten sonra 4-0 yenerek finale çıkıyor, ikinci oluyor. Bu başarı sonucu 2007yılında Real Madrid teknik adamı olarak görev alıyor. Güzel futbol ile başarılı oluyor. Ş.L.'nden eleniyor, fakat 2008 lig ve Süper Kupa şampiyonu da oluyor. Sonunda aralık 2008 tarihinde 'Bu takımla Barcelona'yı yenemeyiz!' deyince mecburen istifa ediyor. Gidip daha evvel çalıştırdığı kulüplerden biri olan Xerez takımını kendi parasıyla satın almaya çalışıyor ama fiyatta anlaşamıyor. 2010 yılı Haziran ayında da Beşiktaş ile anlaşıyor. Gelsin Quaresma, Guti, Simao, Fernandes, Almeida! Sonuç? Büyük futbolcu, vasat ve inatçı teknik adam ve çok problemli bir insan olan 'Sarışın Melek' gene yolun sonunda gibi. Bizce Schuster zaten başından beri kumardı, internete bakmak bunu görmeye yeterdi sanki!
23 Şubat 2011 Çarşamba
Güzel Futbolun Temsilcileri
Gelecek sezon belki Barcelona formasında buluşacaklar,Fabregas ve Messi...Arsene Wenger'in yıldızı parlattığı İspanyol ülkesine dönebilir.Barcelona altyapısı çıkışlı oyuncu Real Madrid başkanının da rüyalarını süslüyor.Başka hiç bir takım onu Arsenal'den koparamaz zaten.
10 numaralı Hollandalı müthiş formda bu aralar.Tur şansı bence az ama olacaksa ona büyük iş düşüyor haftaya.
Kim mi? Arshavin tabii ki...Attığı galibiyet sonrası kollarını açarak Ronaldo sevinci yaptı sahada.
Maçın teknik taktik analizine hiç girmeyeceğim.Bence şu anda dünyada göze en hoş gelen futbolu oynayan iki takımın maçıydı.Guardiola bu takıma bir senede kazanmadık kupa bırakmadı ama kafada da saç bırakmamış.Wenger ise tam yaşlı kurt.Gene aklından hangi genç oyuncuyu Londra'ya getiririm fikri geçmiyorsa ne olayım.
22 Şubat 2011 Salı
Hafta Arası Futbol...
23 Şubat Çarşamba
19:00 Porto-Sevilla / Star TV
19:30 Bologna-Roma / Spormax
21:45 Inter-Bayern Munih / Star TV
21:45 Marseille-Manchester United / Euro Futbol
21:45 Arsenal-Stoke City / PL TV
24 Şubat Perşembe
20:00 Liverpool-Sparta Prag / Star TV
20:00 PSV-Lille / Euro Futbol
20:00 Sporting-Rangers / HD4 Men
22:05 Dinamo Kiev-Beşiktaş / Star TV
22:05 Villareal-Napoli / Euro Futbol
22:05 Manchester City-Aris / HD4 Men
22:05 Stuttgart-Benfica / Euro Futbol
Efsane 9 Numaralar
20 Şubat 2011 Pazar
19 Şubat 2011 Cumartesi
Rıza Çalımbay'ın Şok Açıklaması !
Bazı klişe cümleler var futbol hayatımızda...Sergen Yalçın'dan ''Fener takımında sıkıntı var'' Fenerbahçe demez asla,Fener takımı...Fincan takımı der gibi.Markus Merk'ten bu sezon hayatımıza giren ''Verse bir şey diyemezsin'' gibi.Eskişehirspor taraftarları eski teknik adamları Rıza Çalımbay'ın her maç sonu yaptığı açıklamayı pankart yapmışlar...''Basit goller yedik'' Zor golle yenildiğini gören yok daha.
17 Şubat 2011 Perşembe
Hafta Sonu Futbol
18 Şubat Cuma
20.00 Eskişehirspor – Sivasspor (LİG TV)
21.30 Nürnberg – E.Frankfurt (TRT 3)
19 Şubat Cumartesi
14.00 Kasımpaşa – Ankaragücü (DIGI)
14.00 Boluspor – Samsunspor (TRT 1)
14.30 Chelsea – Everton (NTVSPOR – FA Cup)
16.00 Bursaspor – Gaziantepspor (LİG TV)
16.30 Borussia Dortmund – St.Pauli (TRT 3)
17.00 Gençlerbirliği – Karabükspor (DIGI)
19.00 Bologna – Palermo (SPORMAX)
19.00 Galatasaray – Bucaspor (LİG TV)
19.15 Manchester United – Crawley Town (NTVSPOR – FA Cup)
19.30 Mainz – Bayern Münich (TRT 3)
21.00 Real Madrid – Levante (NTVSPOR)
21.45 Inter – Cagliari (SPORMAX / TV8)
22.00 Lorient – Bordeaux (KANAL A)
23.00 Zaragoza – Atletico Madrid (NTVSPOR)
20 Şubat Pazar
13.30 Lecce – Juventus (TV 8)
13.30 Mersin İdman Yurdu – Karşıyaka (TRT 1)
14.00 Kayserispor – Antalyaspor (DIGI)
15.30 Ajax – Venlo (BEYAZ TV)
16.00 Manchester City – Notts County (NTVSPOR – FA Cup)
16.00 Chievo – Milan (SPORMAX / TV8)
16.30 Bayer Leverkusen – Stuttgart (TRT 3)
17.00 Konyaspor – İstanbul Belediye (DIGI)
17.30 PSV – NAC Breda (BEYAZ TV)
18.00 Nice – PSG (KANAL A)
18.30 Leyton Orient – Arsenal (NTVSPOR – FA Cup)
18.30 Mönchengladbach – Schalke (TRT 3)
19.00 Beşiktaş – Fenerbahçe (LİG TV)
19.00 Altay – Denizlispor (TRT 1)
21.45 Napoli – Catania (SPORMAX / TV 8)
22.00 Barcelona – Athletic Bilbao (NTVSPOR)
22.00 Toulouse – Rennes (KANAL A)
21 Şubat Pazartesi
20.00 Manisapor – Trabzonspor (LİG TV)
20.00 Adanaspor – Giresunspor (TRT 1)
Ali Ece'den İbrahim Üzülmez Yorumu...
Ali Ece,İbrahim Üzülmez ile ilgili yazdığım yazıya, yorum yapıp duygularını açıklamış.Sizlerle paylaşmak istedim.
''Ben İbrahim Üzülmez'in orta yapabilme olasılığını sevdim. İbrahim Üzülmez'in Allahın bir kaderinden diğer kaderine inatla koşmasına, kısıtlı yeteneklerini ısrarla aşmaya çalışmasına olan hayranlığım hiç bir zaman bitmeyecek. Barcelona karşılaşmasının hatırası ömür boyu bana yeter de artar zaten. Açıkcası bu günlerde Süleyman Seba gibi bir başkanın varlığını hayatta her şeyden çok özlüyorum.
İbrahim Üzülmez'in Beşiktaş'a gelmiş geçmiş en yetenekli oyuncu olmadığı aşikar ancak Recep Çetin ve Ulvi Güveneroğlu'ndan bu yana Beşiktaş'ın en büyük emek abidesidir. Keşke bir kereliğine olsun onun bu tarihi emeğine saygı olarak kol kırılıp yen içinde kalsaydı. Sezon sonunda şık bir jübile ile emeklerinin karşılığı bu şekilde zedelenmeseydi. Bu konuda çok doluyum. Saatlerce anlatabilirim ama kelimelerin yetebileceğinden şüpheliyim. Ancak her türlü kavga, olay, terlik, takunya, yumruk bir yana hiç ama hiç kimse İbrahim Üzülmez'in Beşiktaş forması üstündeki emeğinin sıcaklığını silemez, unutturamaz...
Üzülmez biz taraftarın sahaya inmiş halidir, biz de hayatta birçok pozisyonda bir türlü iyi orta yapamıyoruz ama tıpkı Üzülmez gibi inatla ısrarla yeniden deniyoruz çünkü çoğu zaman biz taraftarların büyük kısmının emeğinden başka satacak hiçbir şeyi yok. Tıpkı Üzülmez gibi... Hayatının geri kalanında kendisine sonsuz mutluluklar, huzur ve başarılar diliyorum. ''
''Ben İbrahim Üzülmez'in orta yapabilme olasılığını sevdim. İbrahim Üzülmez'in Allahın bir kaderinden diğer kaderine inatla koşmasına, kısıtlı yeteneklerini ısrarla aşmaya çalışmasına olan hayranlığım hiç bir zaman bitmeyecek. Barcelona karşılaşmasının hatırası ömür boyu bana yeter de artar zaten. Açıkcası bu günlerde Süleyman Seba gibi bir başkanın varlığını hayatta her şeyden çok özlüyorum.
İbrahim Üzülmez'in Beşiktaş'a gelmiş geçmiş en yetenekli oyuncu olmadığı aşikar ancak Recep Çetin ve Ulvi Güveneroğlu'ndan bu yana Beşiktaş'ın en büyük emek abidesidir. Keşke bir kereliğine olsun onun bu tarihi emeğine saygı olarak kol kırılıp yen içinde kalsaydı. Sezon sonunda şık bir jübile ile emeklerinin karşılığı bu şekilde zedelenmeseydi. Bu konuda çok doluyum. Saatlerce anlatabilirim ama kelimelerin yetebileceğinden şüpheliyim. Ancak her türlü kavga, olay, terlik, takunya, yumruk bir yana hiç ama hiç kimse İbrahim Üzülmez'in Beşiktaş forması üstündeki emeğinin sıcaklığını silemez, unutturamaz...
Üzülmez biz taraftarın sahaya inmiş halidir, biz de hayatta birçok pozisyonda bir türlü iyi orta yapamıyoruz ama tıpkı Üzülmez gibi inatla ısrarla yeniden deniyoruz çünkü çoğu zaman biz taraftarların büyük kısmının emeğinden başka satacak hiçbir şeyi yok. Tıpkı Üzülmez gibi... Hayatının geri kalanında kendisine sonsuz mutluluklar, huzur ve başarılar diliyorum. ''
16 Şubat 2011 Çarşamba
15 Şubat 2011 Salı
Üzülmez'in Üzücü Vedası...
İbrahim Üzülmez,nam-ı değer Deli İbo Beşiktaş'a veda etti bugün...Kör ölür badem gözlü olur bizde.Düne kadar sol kanatta yetersizliğinden dem vurup yerden yere vuranlar bugün nasıl gider diyor.Hayatta yaptıklarımızın bedelini ödüyoruz bir şekilde.2008 de terlik kavgası yapan Toraman ve Üzülmez soyunma odasında yine olaya karışınca kabak Üzülmez'in kafasında patladı.Yaptığı elbette af edilmez.Takım arkadaşına soyunma odasında yumruk atmak elbette ceza gerektirir ama bu takımdan kovmak mıdır o tartışılır.İdmanda,maçta,soyunma odasında kavga,küfür, hatta yumruklaşma olur,cezası da olur da 11 yıl bu takıma herşeyini vermiş adamı bir kalemde silmek olur mu emin değilim.Futbol 30-35 yaşında adamların yaptığı meslekte olsa bana hep çocuksu tarafı ilginç gelir.Gol olur koca koca adamlar alt alta üst üste sevinirler çocuk gibi.Bu adamların kavgasıda yumruk yumruğa olur belki de.Kadro dışı bırakma,ağır para cezası tamam ama takımdan hemen göndermek biraz ağır bence.İbrahim'in bu şekilde gitmesi beni üzdü açıkcası.
Ne Demirören ne de bir başkası bana masal anlatmasın bu olayı yapan kariyerinin sonuna gelmiş İbrahim değil bu senenin flaş transferleri mesela Simao,Guti ya da Quaresma yapmış olsa sonuç bu şekilde olmazdı.Olurdu diyenin alnını karışlarım...Süleyman Seba gitti,Beşiktaşlı duruşu bitti o kadar basit...Zamanında Fenerbahçe'ye gol atınca şortunun içine elini sokan Pascal Nouma'yı takımdan gönderen Beşiktaş yönetimi o duruştan söz ediyordu.Yıllar sonra o yönetim kurulunda olan bir yönetici Nouma'yı nasıl gönderdiklerini itiraf etmişti...
''Federasyonun Pascal'a 3 ay gibi bir ceza vereceğini öğrenmiştik. 3 ay sonra zaten ligler bitecekti. Pascal'ın sözleşmesinde de federasyon tarafından 6 aydan fazla ceza alırsa sözleşmesi hiçbir ücret ödenmeden tek taraflı feshedilebilir maddesi vardı. Bunun üzerine Beşiktaş yönetimi federasyonu arayarak 3 ay yerine 7 ay ceza verilmesini istedi. Federasyon da Beşiktaş'ın bu isteğini gerçekleştirdi ve 7 ay ceza verdi. Kulüp Pascal'ın sözleşmesini tek taraflı feshetti"
Üç kuruş için küçük hesaplara girip Federasyona ceza siparişi veren Beşiktaş yönetimi,Beşiktaşlılık duruşundan söz edemez ne o gün ne de bugün artık.
Sözleşmeyi fesh etmek hukuki bir deyim ben Türkçesini söyleyim adamı kovmaktır...Demirören'in yaptığı ''Beşiktaş'ın kapıları ona her zaman açık ve sezon sonu jübile teklifi bildiğin saçmalık başka birşey değil.
Artvin Arhavi'lidir İbrahim Üzülmez...Karadenizlidir yani.İçinde kötülük yoktur,deli doludur.Hesapsız kitapsız davranır.Toraman saha içi ve saha dışında ne kadar sinsi ve içten pazarlıklı ise Deli İbo da o kadar açık ve naiftir.
Beşiktaş kariyeri boyunca yeteneği değil,hırsı,mücadelesi,takıma herşeyini vermesi ile sevdirmişti tribünlere kendisini.Bu şekilde gitmesine kimse razı olmazdı belki ancak son pişmanlık fayda etmiyor.Yolun açık olsun Deli İbo.Beşiktaşlı değilim onlar adına konuşuyor gibi olmayım ama Çarşı'nın gönlünde bir İbrahim'e yer varsa o İbrahim,bence Toraman değil,Üzülmez'dir.
14 Şubat 2011 Pazartesi
Hafta Arası Futbol
15 Şubat Salı
19.00 Aris – Manchester City (EURO FUTBOL)
21.45 Valencia – Schalke (HD4 MEN)
21.45 Milan – Tottenham (EURO FUTBOL)
16 Şubat Çarşamba
21.45 Roma – Shakhtar (EURO FUTBOL)
21.45 Arsenal – Barcelona (STAR TV)
17 Şubat Perşembe
20.00 Beşiktaş – Dinamo Kiev (STAR TV)
20.00 Napoli – Villarreal (EURO FUTBOL)
20.00 Anderlecht – Ajax (HD4 MEN)
22.05 Sparta Prag – Liverpool (EURO FUTBOL)
22.05 Sevilla – Porto (STAR TV)
Ronaldo Futbolu Bıraktı...
Daha dün Cristiano Ronaldo hakkında yazı yazarken,Brezilyalı Ronaldo için gördüğüm,izlediğim en iyi golcü demiştim ki akşamına futbolu bıraktığı haberi geldi...Aşağıda istatistikleri var.Bu hali bile çok etkileyici ama o yaşadığı diz sakatlıkları olmasa kaç gol atardı acaba?Barcelona kariyerine bakar mısınız? 49 maç 47 gol...Günümüzde Messi- C.Ronaldo ne ise o zamanlar Ronaldo da oydu.
Bayrak Adam Gerrard
"Kariyerim boyunca bir çok defa transfer teklifi aldım ve bunların bir çoğu da insanın başını döndürecek türdendi ama hepsine başımı çevirdim. Şimdi artık o günler geride kaldı, bu yaz 31 yaşında olacağım ve artık hiç bir yere gitmeye niyetim yok. Geri dönüp kariyerime baktığımda asla bir pişmanlık yaşamadım ve verdiğim kararlarımdan dolayı da mutluyum, sadece Liverpool'u bıraksaydım pişman olabilirdim. Liverpool'la aramdaki bağı bilmeyen insanlar bu söylediklerimi anlayamazlar, onlar benim hakkımda yargılarda bulunup "Liverpool'u bıraksaydı ve teklifleri değerlendirseydi, daha fazla para kazanıp, daha çok kupa kazanabilirdi" diyeceklerdir fakat bu benim için önemli değil, ben hala Liverpool ile başarılar elde edebilirim
Şimdi tek düşüncem, Liverpool beni istediği müddetçe elimden geleni yapmak takımım adına. Fakat ondan sonrası için emin değilim, şehirden ayrılmayacağım ama bu kadar uzun yıllar futbol oynadıktan sonra da ne yapacağımı bilemiyorum. Futbolun içinde kalmak ile futbol dışında bir hayat sürdürmek arasında sürekli gelip gidiyorum."
Şimdi tek düşüncem, Liverpool beni istediği müddetçe elimden geleni yapmak takımım adına. Fakat ondan sonrası için emin değilim, şehirden ayrılmayacağım ama bu kadar uzun yıllar futbol oynadıktan sonra da ne yapacağımı bilemiyorum. Futbolun içinde kalmak ile futbol dışında bir hayat sürdürmek arasında sürekli gelip gidiyorum."
Zidane'ın Golü...
2002 Şampiyonlar ligi finalinde Real Madrid-Bayer Leverkusen maçı oynanmıştı.Ballack-Yıldıray'lı kadrosu ile Los Galacticos un karşısına çıkmışlardı o sezon.Zidane'ın attığı olağanüstü golün fotoğrafı.Yanlış hatırlamıyorsam golün ortasını Roberto Carlos yapmıştı.Boşuna dememişler iyi orta gol olur diye !
13 Şubat 2011 Pazar
Ronaldo'nun 50 Golü
Cristiano Ronaldo'nun Real Madrid forması ile 50 gole ulaştığı maç sayısı 51 ! Müthiş istatistik.Benim dünya gözü ile gördüğüm en iyi golcü olan Brezilyalı Ronaldo bile 50 gole 71 maçta ulaşmış.''Taklacı'' Hugo Sanchez 69,''Korkunç İvan'' Zamorano ise 85 maçta...
Mahallenin iyi aile çocuğu Messi olduğu için Ronaldo hep artist,ukala,bıçkın delikanlı muamelesi görüyor ama kabul etmek lazım,büyük futbolcu.
En İyilerin Karşılaştırması
Geçen hafta sonu itibariyle iki oyuncunun bu sezonki performansları bu şekilde.Görselin üzerine tıklayarak ayrıntılı tabloyu inceleyebilirsiniz...Fazla söze gerek yok,şu anda dünyanın tartışmasız en iyi iki oyuncusu Messi ve Ronaldo.
Xavi ve Barcelona Futbolu
Barcelona'nın topa hakimiyeti konusundaki üstünlüğünden bahsediyorsun. Şimdiye kadar Barcelona ve İspanya milli takımları dışında, bu kadar net bir şekilde, iyi veya kötü, kimlikle bağdaşmış takım görmediğimizi söylemeden edemiyoruz. Tamamen topa sahip olmakla alakalı. Ve bu sizin kimliğiniz, ve bu artık iyice üstünlük kurmaya dönüştü.
Şu anda dünya futbolu için referans noktasının Barcelona olması, İspanya olması gerçekten iyi. Bu bizim olduğu için değil ama öyle olduğu için. Çünkü bu hücum futbolu, tartışmaya açık değil, beklemiyoruz. Baskı kuruyorsun, topa sahip olmak istiyorsun, hücum etmek istiyorsun. Bazı takımlar paslaşmıyor veya paslaşamıyor. Ne için oynuyorsunuz ki o zaman? Amacınız ne? Bu futbol değil. Kombine et, topu gezdir. Futbol bu, en azından benim için. Başka hocalar için, bilmiyorum, mesela [Javier] Clemente için veya [Fabio] Capello için başka bir tür futbol var. Ama şimdi Barcelona'nın stilinin model alınıyor olması ve onlarınkinin alınmıyor olması iyi bir şey.
Ama kimileri İspanya'nın Dünya Kupası'nda sıkıcı olduğunu iddia ettiler. 1-0 kazanıp durdunuz.
Aslında tam tersi. Sıkıcı olan biz değildik, rakip takımlardı. Hollanda neyi aradı? Penaltıları. Veya kontraatakta Robben'i. Tabii ki sıkıcıydık, rakipler o hale getirdi. Paraguay? Ne yaptılar? Gerçekten çok iyi bir savunma sistemi kurdular ve şansın onlara gelmesini beklediler, duran toplardan. Havadan gelsin, boş top. Arkanda iki metre boyunda bir adam varsa ve o senin tependeyse bu insanların tahmin edebildiğinden daha zordur.
Peki çözüm ne?
Hızlı düşün, boşlukları ara. Benim yaptığım bu, boşlukları aramak. Bütün gün. Daima bakıyorum, bütün gün, bütün gün. [Xavi etrafa bakıyormuş gibi hareketler yapıyor, kafasını sağa sola oynatıyor]. Burası? Hayır. Orası? Hayır. Oynamamış olanlar her zaman ne kadar zor olduğunu anlayamıyor. Boşluk, boşluk, boşluk. PlayStation'da olmak gibi. Ben düşünüyorum da, kahretsin, savunma burada, oraya oyna. Boşluğu görüyorum ve pası veriyorum. Yaptığım bu.
Bu Barcelona modelinin yüreğinde ve kulüp içerisinde hep bu var değil mi? Madrid'i yendiğinizde ilk onbirinizdeki sekiz oyuncu altyapı ürünüydü ve bu senenin Altın Top ödüllerinin üç finalisti de yine öyle, Lionel Messi, Andres Iniesta ve sen.
Bazı gençlik akademileri kazanmayı umursar, biz eğitimi umursarız. Kafasını kaldırıp pası ilk seferinde gönderen bir çocuk görürsün, bom, ve düşünürsün 'Evet, bu çocuk olur." Onu getir, eğitelim. Bizim modelimiz Cruyff tarafından yerleştirildi, bu bir Ajax modelidir. Bu hep rondolarla [5'e 2, ortada sıçan] alakalıdır. Rondo, rondo, rondo. Her-bir-gün. Olup olabilecek en iyi idmandır. Sorumluluğu öğrenirsin ve topu kaybetmemeyi. Topu kaybedersen ortaya geçersin, hep tek pas. Ortaya geçersen bu küçük düşürücüdür, diğerleri seni alkışlar ve sana gülerler.
Takım arkadaşın Dani Alves demişti ki, koşu yoluna pas atmazmışsınız, takım arkadaşlarınızın belli bir alana gelmek zorunda kalması için o koşuyu yapıyormuşsunuz. "Xavi" demişti, "gelecekte oynuyor."
Kolaylaştırıyorlar. Benim futbolum pas yapmaktır ama eğer bende Dani, Iniesta, Pedro, Villa varsa... çok fazla seçenek var. Bazen ben bile kendi kendime düşünüyorum, bilmem kim çok sinirlenecek çünkü üç pas yaptım ama hâlâ topu ona vermedim. Bir sonrakini Dani'ye vermeliyim çünkü daha şimdiden kanattan üç kez bindirme yaptı. Leo [Messi] işin içine dahil edilmezse, canı sıkılıyor gibi oluyor... ve bir sonraki pas onun.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
The Guardian gazetesinden Sid Lowe, Xavi ile röportaj yapmış...Türkçe çevirisi Barış Gerçeker'e ait...Eline sağlık diyelim.Barcelona'nın oynadığı inanılmaz futbolun felsefesini anlatmış Xavi röportajda.Önemli bölümlerini alıntı yaptım.
10 Şubat 2011 Perşembe
Hafta Sonu Futbol
12 Şubat Cumartesi
14:00 Bucaspor-Konyaspor / Digi Kanal
14:00 Denizlispor-Akhisarspor / TRT 1
14:45 Manchester United-Manchester City / Spormax & PL TV (HD)
16:00 Sivasspor-Trabzonspor / Lig TV (HD)
16:30 Bayern Munih-Hoffenheim / TRT HD & TRT 3
17:00 Arsenal-Wolves / Spormax (HD) & PL TV
17:00 İBB-Gençlerbirliği / Digi Kanal
19:00 Atletico Madrid-Valencia / NTV Spor
19:00 Milan-Parma / TV8
19:00 Gaziantepspor-Galatasaray / Lig TV (HD)
19:30 Kaiserlaustern-Dortmund / TRT 3 & TRT HD
19:30 Sunderland-Tottenham / PL TV
21:00 Gijon-Barcelona / NTV Spor
21:45 Roma-Napoli / TV8 & Spormax (HD)
21:45 AZ Alkmaar-PSV / Beyaz TV
22:00 St Etienne-Lyon / Kanal A
23:00 Santander-Sevilla / NTV Spor
13 Şubat Pazar
13:30 Karabükspor-Kasımpaşa / Digi Kanal
13:30 Orduspor-Gaziantep BB / TRT 1
13:30 Palermo-Fiorentina / Spormax (HD)
15:30 Roda-Ajax / Beyaz TV
16:00 Brescia-Lazio / TV8 & Spormax (HD)
16:00 Eskişehirspor-Bursaspor / Lig TV (HD)
16:30 Koln-Mainz / TRT3 & TRT HD
17:00 Manisaspor-Antalyaspor / Digi Kanal
18:00 Real Sociedad-Osasuna / NTV Spor
18:00 Bolton-Everton / Spormax (HD) & PL TV
18:00 Rennes-Nice / Kanal A
18:30 W.Bremen-Hannover 96 / TRT 3 & TRT HD
19:00 Ankaragücü-Beşiktaş / Lig TV (HD)
19:00 Karşıyaka-Altay / TRT 1
21:45 Juventus-Inter / Spormax (HD) & TV8
22:00 Lille-Toulouse / Kanal A
22:00 Espanyol-Real Madrid / NTV Spor
14 Şubat Pazartesi
20:00 Fenerbahçe-Kayserispor / Lig TV (HD)
22:00 Fulham-Chelsea / Spormax (HD)
9 Şubat 2011 Çarşamba
Soyunma Odası Basmak...
“İşler soyunma odası basmakla yürüyorsa, onun da âlâsını yapmasını biliriz?” ne demek? İnsan yerden göğe haklı olsa, bu cümle sonrası ortada hak mı kalır? Bir zamanlar Beşiktaşlı olmak demek başka bir anlama gelirdi. Maç kazanmaktan, şampiyonluktan çok daha üstün, çok daha değerli bir şeydi Beşiktaşlı olmak. Başkaları maçları kazanabilirdi ama onların neler yaptığını herkes iyi bilirdi. Beşiktaşlı olmak işte tam da onları yapmamak demekti. Şimdi maç kazanmak için hakem odası basacaklarmış, gerekirse. Neden? Bunu âdet haline getiren kişiler medyada takdir görüp övülüyormuş. Küçükken yaptığımızın ne kadar saçma olduğunu anlatmak için “Arkadaşın camdan atlasa sen de atlayacak mısın?” diye sorardı anne-babamız. Aziz Yıldırım camdan atlasa, peşinden kuyruk olacak, benim anladığım bu''
Banu YELKOVAN-Radikal
Banu YELKOVAN-Radikal
8 Şubat 2011 Salı
Yok Artık...
Sabri'den bir anı...
''Geçen gün maç yapıyoruz...Bir gol attık, hepimiz seviniyoruz böyle.Baktım uzaktan esmer,kavruk biri bizi izliyor.Kim? Pele...''
''Geçen gün maç yapıyoruz...Bir gol attık, hepimiz seviniyoruz böyle.Baktım uzaktan esmer,kavruk biri bizi izliyor.Kim? Pele...''
Hafta Arası Futbol
6 Şubat 2011 Pazar
Bu Maç Kaçmaz..
Mavi mi Yoksa Kırmızı Mı?
Tabii ki kırmızı...Chelsea:0 - Liverpool:1... Torres ilk maçında gol atamadı.Ama Torres-Anelka-Drogba çok can yakacak bir üçlü oldu hücum hattında.Stamford Bridge'de "You'll never walk alone" söylendi bu akşam.Kırmızıların keyfine diyecek yok,Liverpool 7 sene sonra bu sahadan galibiyetle çıktı ve bir gelenek daha bozulmadı,derbilerde favoriler kazanamaz görüşü tekrar gerçek oldu.
Efsane Parçalı...
80 lerin sonunda...
90 ların sonunda...
90 ların sonunda...
2000 lerin sonunda efsane oldu taraftarın gözünde...
2010 da gelen Lorik Cana'da bu forma ile efsane olacak potansiyeli taşıyor...Galatasaray tarihinin en kötü döneminde burada olması tek şanssızlığı...
Yabancı futbolcu olarak her kim gelir,her kim giderse ilk üç isim benim için değişmeyecek tarih boyunca...Hagi-Prekazi-Kewell...Yarı duygusal yarı mantıksal bir liste bu.Atılan gol,yapılan asist,kaç yıl oynadığı,kaç maça çıktığı,kaç kupa kaldırdığı,Galatasaray'ı saha içi ve saha dışında nasıl temsil ettiği ile alakalı bir değerlendirme sadece...
5 Şubat 2011 Cumartesi
Futbolu Sevdiren Adam... HAGİ # 10
5 Şubat 1965 - 5 Şubat 2011...Hagi artık 46 yaşında...İyi ki doğdun ve Galatasaray'a geldin.Bence Türk futbol tarihinin en iyi yabancı futbolcusu...(Aksini iddia edenin somut bir kanıt ortaya koyması gerekir) Artık ona yabancı demek tuhaf olur aslında,fazlasıyla bizden biri.Yaşattığın tüm sevinçler için tekrar teşekkürler.Galatasaray sözlükten...(Yazana selam olsun) Skibbe Almandır,Gerets Belçikalıdır,Rijkaard Hollandalıdır,Hagi Galatasaraylıdır...
4 Şubat 2011 Cuma
Koşmadan Real Madrid'de Oynayan Adam !
Hayat fena halde futbola benzer lafı çok klişe oldu son yıllarda kabul ediyorum ama çok da doğru değil mi? Hayatın içindeki ilginç değerlendirmeler ya da tuhaf yorumlar futbolda da var fazlasıyla.Radikal'de Banu Yelkovan'ın yazdığı gibi,Bütün futbol yaşamı boyunca Koşsa Real Madrid'de oynar dediğimiz Sergen Yalçın,hayatı boyunca Real Madrid'de oynamış Guti'yi koşmuyor diye eleştiriyor mesela...Simao,Quaresma klas adamlar eyvallah ama Beşiktaş'ın sahadaki aklı Guti kuşkusuz.