Süper lige çıkanlar ile 1. lige düşen takımların bu seneki konumlarına bakınca sistemde bazı değişiklikler yapılması gerekiyor bence...
29 Eylül 2008 Pazartesi
Eskilerden...
LinGOL
Hücum Futbolu
İlk beş haftada Kocaelispor,Antalyaspor,Denizlispor ve Konyaspor gibi ligin zorlu olmayan takımları ile oynadık.Geçiş döneminde bu takımlar ile oynamak belki avantaj olarak görülebilir.Şu kadroya bir bakalım…Aykut-Uğur,Emre Güngör-Emre Aşık-Volkan –Aydın-Barış-Linderoth-Mehmet Topal-Ümit-Nonda bu takım zirveye oynar mı süper ligde oynar,başka sorum yok.
De sanctis-Hasan-Meira-Servet-Hakan-Arda-Mehmet Güven-Lincoln-Ayhan-Kewell-Baros onbiri ile çıktı dün takım sahaya.Her şey bir yana bu takım izleyene keyif veriyor.Hücumdaki zenginlik şu an üst düzeyde.Hakan Şükür’ün futbolu bırakması sonucu pivot santrafor değil Baros tarzı bir forvet alınmasını istiyordum beklentimizin üstünde oynuyor geçen sürede.Fenerbahçe maçlarında Guiza hücum hattında yalnız kalarak zorlanıyor tüm iyi niyetine rağmen.Galatasaray ise neredeyse voleybol takımı gibi hücumda dönerek oynuyor bu bölgede.M.United takımında Tevez,Ronaldo ve Rooney,Barcelona takımında da Ronaldinho,Eto’o ve Messi böyle oynardı geçtiğimiz sezon, bu sezon bir benzerini Arda,Kewell,Lincoln ve Baros yapıyor şu anda.Sakatlık sonrası Ümit ve Nonda katılımı ile alternatif daha da artacak.Bu kadrodan maksimum verim almakta Skibbe’nin işi artık.
De sanctis-Hasan-Meira-Servet-Hakan-Arda-Mehmet Güven-Lincoln-Ayhan-Kewell-Baros onbiri ile çıktı dün takım sahaya.Her şey bir yana bu takım izleyene keyif veriyor.Hücumdaki zenginlik şu an üst düzeyde.Hakan Şükür’ün futbolu bırakması sonucu pivot santrafor değil Baros tarzı bir forvet alınmasını istiyordum beklentimizin üstünde oynuyor geçen sürede.Fenerbahçe maçlarında Guiza hücum hattında yalnız kalarak zorlanıyor tüm iyi niyetine rağmen.Galatasaray ise neredeyse voleybol takımı gibi hücumda dönerek oynuyor bu bölgede.M.United takımında Tevez,Ronaldo ve Rooney,Barcelona takımında da Ronaldinho,Eto’o ve Messi böyle oynardı geçtiğimiz sezon, bu sezon bir benzerini Arda,Kewell,Lincoln ve Baros yapıyor şu anda.Sakatlık sonrası Ümit ve Nonda katılımı ile alternatif daha da artacak.Bu kadrodan maksimum verim almakta Skibbe’nin işi artık.
Halı Saha Değişmezleri
Ortega yazmış halı saha klişelerini...Dünya döndükçe bitmeyecek halı saha geyikleri aşağıda.
*Maçın henüz başıdır. Takımdan bir oyuncu uzaktan abanır, top dağlara taşlara gider. "Beyler paslı oynuyoruz, bam güm oynamayın" der birisi. 5 dakika sonra az önce topu dağlara taşlara yollayan eleman bu sefer sağlam vurur, top 90'a gider. Az önce paslı oynamamız gerektiğini söyleyen abimiz, gol sevincinde aynen şöyle der, "Aferin...beyler, hep böyle, devam"
* Top sahadaki bir arkadaşın hassas noktasına gelmiştir. Öneriler hazırdır;"Zıpla olm", "Hacı, git işe bir kenara" vb.
* Kaleci olarak sahaya çıkan bazı arkadaşlar ücretin yarısını ödeme konusunda ısrarcı olurlar. Şayet iyi kaleciyse bu kişi, takımın diğer elemanları bu duruma razı olurlar.
* Sabit bir kalecisi olmayan takımda, ekseriyetle takım içi kavgaların çıkması muhtemeldir. "Abi, ne var ileride ya? Gel biraz kaleye geç, bir bok yaptığın yok zaten" şeklinde sitemkar cümleler işitilir.
* Halı saha maçı organize etmek dünyanın en zorlu işlerinden biridir. Mümkünse hiç bulaşmamak gerekir. İnsanların peşinden koşmak, telefonda millete yalvarır moda geçmek, giden kontorler vs. Bunlar gerçekten adamı yiyip bitiren etkenlerdir. Maçı organize edebilmek için bu gibi durumlarda yalan söylenebilir. "Abi sen geldin mi, tamamız. 12 oluyoruz" gibi. Bunu telefon açtığınız herkese söyleyebilirsiniz. Etkili oluyor.
* Rakibin kalecisi iyi çıkınca, hemen "Nerden buldunuz bu kaleciyi? Lisanslı mı?" muhabbetleri yapılır.* Defansta tek başına kalan ve sürekli rakip ataklarıyla boğuşan eleman en sonunda isyan eder;"Ya a..... koduğumun yerinde herkes forvet. Defansa gelen bir Allah'ın kulu yok. Defansa gelin lannnn!!!"
* Rakip dişli çıktı mı, yapılan fiks yorum:"Abi adamlar her hafta oynuyor. Ezberlemişler birbirlerini"
* İstediği pasları bir türlü alamayan, göbeğiyle birlikte forvet mevkinde konumlanmış, yaşça sahadaki kişilerden oldukça büyük gösteren abimiz bir türlü istediği pasları alamıyordur. En sonunda dayanamaz, adeta patlar:"S.......m atacağın pası.. yarım saatir bağırıyorum kale önünde."
* Topu ayağına aldığı zaman 35 kişiyi çalımlamaya çalışan, her pozisyonda en olmazı, en zor olanı yapmaya çalışan tipler vardır. Bu kişiler Hasan Şaş gibidir. Çalım üstüne çalım atma meraklısıdır, ki bunlar en kıl olduğum halı saha topçusu tiplemelerinde kafadan liste başıdır. Maç biter, yenilginin verdiği sinirle elemanın biri çalım manyağı arkadaş için şu yorumu yapar:"Bir dahaki maç Mehmet'i çağıracaksanız, ben yokum. Pas pas diye yırtınıyoruz ileride, herif görmüyor bizi"
* Defansta çakılı oynayan ikililerden biri takım korner kullanırken, ileri çıkmaya karar ver. Ve yanındaki partnerine, "Abi, sen geride kal" der. Diğeri önce davrandığı için, geride kalmalıdır bu kişi. Biraz erken davransa, o gidebilirdi, ama artık çok geçtir. Bir keresinde böyle bir diyaloga şahit olmamın akabinde, defansta kalan bir abimiz, kornere giden partneri için "Pezevenk sanki Luciano. Her kornerde gol atıyor ya, ondan ileri çıkıyor ibne" demiştir. Yarılmama vesile olmuştur.
* Maç tahmin edilenden daha kötü geçiyordur. takımlardan biri diğerini ezip geçiyordur adeta. Sahadaki oyunculardan biri dayanamaz bu duruma, ve "Abi böyle olmayacak, Ahmet'i size verelim, Vedat bize geçsin" der. Orada anlaşılması gereken şudur;Ahmet iyi oynuyordur, Vedat ise toptan çakmadığı gibi, fasulyeden muamelesi görmektedir. Bu gibi durumlarda Vedat olmak zor olmalı. Böyle bir psikolojiye girmek istemezdim açıkçası.
* Maç bitmiştir. Kazanan takımın oyuncularının rakipleriyle dalga geçme zamanıdır. "Ya siz kesmiyorsunuz artık bizi. Haftaya da böyle oynayacaksınız, hiç gelmeyelim boşuna" şeklinde rakiple alay edilir. Olayı özele indirgeyenler de olabilir. Bacak arası gol yiyen kaleciyle alay edilir. Boş kaleye atmayan kazmanın üstüne gidilir vs.
* Bir sakatlık pozisyonu yaşananır. Rakibine sert giren oyuncular bu gibi pozisyonlarda ikiye ayrılır. Birinci grup rakibinin durumunu soran, yardım etmeye çalışan iyi niyetli insandır. İkinci gruptakiler ise öküz yaradılışlıdır. Bazen bu gibi durumlarda arkalarına dahi bakmazlar. Maç sonrasında o pozisyon tartışıldığında topa müdahale ettiklerini söylerler. Sağlam bir küfürü hak ederler.
* Kimileri bu tip maçları çok ciddiye alır. Maç başlamadan önce bütün takım kalenin önünde toplanır. Herkesin geçeceği pozisyon söylenir. Yine paslı oynanması gerektiği vurgulanır. Ama tecrübeyle sabittir ki, maç başladıktan en fazla 5 dakika sonra oyuncular kafasına göre oynamaya başlar.
*Halı sahada amaç amatörce heyecan yaşamaktır. Bu sebeple ödetmesine ya da iddiasını oynanan maçları hiç sevmem. Ortada bir hediye varsa, maçlar tekme tokat geçer. Kavga gürültü bol olur. Halı saha denen şey eğlence amaçlıdır, ter atmaktır mevzu.Kavga etmeye meyilli olanlar gitsin "dövüş kulübü" açsın.
*Maçın henüz başıdır. Takımdan bir oyuncu uzaktan abanır, top dağlara taşlara gider. "Beyler paslı oynuyoruz, bam güm oynamayın" der birisi. 5 dakika sonra az önce topu dağlara taşlara yollayan eleman bu sefer sağlam vurur, top 90'a gider. Az önce paslı oynamamız gerektiğini söyleyen abimiz, gol sevincinde aynen şöyle der, "Aferin...beyler, hep böyle, devam"
* Top sahadaki bir arkadaşın hassas noktasına gelmiştir. Öneriler hazırdır;"Zıpla olm", "Hacı, git işe bir kenara" vb.
* Kaleci olarak sahaya çıkan bazı arkadaşlar ücretin yarısını ödeme konusunda ısrarcı olurlar. Şayet iyi kaleciyse bu kişi, takımın diğer elemanları bu duruma razı olurlar.
* Sabit bir kalecisi olmayan takımda, ekseriyetle takım içi kavgaların çıkması muhtemeldir. "Abi, ne var ileride ya? Gel biraz kaleye geç, bir bok yaptığın yok zaten" şeklinde sitemkar cümleler işitilir.
* Halı saha maçı organize etmek dünyanın en zorlu işlerinden biridir. Mümkünse hiç bulaşmamak gerekir. İnsanların peşinden koşmak, telefonda millete yalvarır moda geçmek, giden kontorler vs. Bunlar gerçekten adamı yiyip bitiren etkenlerdir. Maçı organize edebilmek için bu gibi durumlarda yalan söylenebilir. "Abi sen geldin mi, tamamız. 12 oluyoruz" gibi. Bunu telefon açtığınız herkese söyleyebilirsiniz. Etkili oluyor.
* Rakibin kalecisi iyi çıkınca, hemen "Nerden buldunuz bu kaleciyi? Lisanslı mı?" muhabbetleri yapılır.* Defansta tek başına kalan ve sürekli rakip ataklarıyla boğuşan eleman en sonunda isyan eder;"Ya a..... koduğumun yerinde herkes forvet. Defansa gelen bir Allah'ın kulu yok. Defansa gelin lannnn!!!"
* Rakip dişli çıktı mı, yapılan fiks yorum:"Abi adamlar her hafta oynuyor. Ezberlemişler birbirlerini"
* İstediği pasları bir türlü alamayan, göbeğiyle birlikte forvet mevkinde konumlanmış, yaşça sahadaki kişilerden oldukça büyük gösteren abimiz bir türlü istediği pasları alamıyordur. En sonunda dayanamaz, adeta patlar:"S.......m atacağın pası.. yarım saatir bağırıyorum kale önünde."
* Topu ayağına aldığı zaman 35 kişiyi çalımlamaya çalışan, her pozisyonda en olmazı, en zor olanı yapmaya çalışan tipler vardır. Bu kişiler Hasan Şaş gibidir. Çalım üstüne çalım atma meraklısıdır, ki bunlar en kıl olduğum halı saha topçusu tiplemelerinde kafadan liste başıdır. Maç biter, yenilginin verdiği sinirle elemanın biri çalım manyağı arkadaş için şu yorumu yapar:"Bir dahaki maç Mehmet'i çağıracaksanız, ben yokum. Pas pas diye yırtınıyoruz ileride, herif görmüyor bizi"
* Defansta çakılı oynayan ikililerden biri takım korner kullanırken, ileri çıkmaya karar ver. Ve yanındaki partnerine, "Abi, sen geride kal" der. Diğeri önce davrandığı için, geride kalmalıdır bu kişi. Biraz erken davransa, o gidebilirdi, ama artık çok geçtir. Bir keresinde böyle bir diyaloga şahit olmamın akabinde, defansta kalan bir abimiz, kornere giden partneri için "Pezevenk sanki Luciano. Her kornerde gol atıyor ya, ondan ileri çıkıyor ibne" demiştir. Yarılmama vesile olmuştur.
* Maç tahmin edilenden daha kötü geçiyordur. takımlardan biri diğerini ezip geçiyordur adeta. Sahadaki oyunculardan biri dayanamaz bu duruma, ve "Abi böyle olmayacak, Ahmet'i size verelim, Vedat bize geçsin" der. Orada anlaşılması gereken şudur;Ahmet iyi oynuyordur, Vedat ise toptan çakmadığı gibi, fasulyeden muamelesi görmektedir. Bu gibi durumlarda Vedat olmak zor olmalı. Böyle bir psikolojiye girmek istemezdim açıkçası.
* Maç bitmiştir. Kazanan takımın oyuncularının rakipleriyle dalga geçme zamanıdır. "Ya siz kesmiyorsunuz artık bizi. Haftaya da böyle oynayacaksınız, hiç gelmeyelim boşuna" şeklinde rakiple alay edilir. Olayı özele indirgeyenler de olabilir. Bacak arası gol yiyen kaleciyle alay edilir. Boş kaleye atmayan kazmanın üstüne gidilir vs.
* Bir sakatlık pozisyonu yaşananır. Rakibine sert giren oyuncular bu gibi pozisyonlarda ikiye ayrılır. Birinci grup rakibinin durumunu soran, yardım etmeye çalışan iyi niyetli insandır. İkinci gruptakiler ise öküz yaradılışlıdır. Bazen bu gibi durumlarda arkalarına dahi bakmazlar. Maç sonrasında o pozisyon tartışıldığında topa müdahale ettiklerini söylerler. Sağlam bir küfürü hak ederler.
* Kimileri bu tip maçları çok ciddiye alır. Maç başlamadan önce bütün takım kalenin önünde toplanır. Herkesin geçeceği pozisyon söylenir. Yine paslı oynanması gerektiği vurgulanır. Ama tecrübeyle sabittir ki, maç başladıktan en fazla 5 dakika sonra oyuncular kafasına göre oynamaya başlar.
*Halı sahada amaç amatörce heyecan yaşamaktır. Bu sebeple ödetmesine ya da iddiasını oynanan maçları hiç sevmem. Ortada bir hediye varsa, maçlar tekme tokat geçer. Kavga gürültü bol olur. Halı saha denen şey eğlence amaçlıdır, ter atmaktır mevzu.Kavga etmeye meyilli olanlar gitsin "dövüş kulübü" açsın.
Elde Var Hüzün
Bu hafta sonunda Fenerbahçe’de ,Beşiktaş’ta bayrama tatsız girecek skorlar alarak başlık atma konusunda yaratıcı olan spor medyasına ‘’Çifte Bayram ‘’ manşeti atma fırsatı vermediler.Fenerbahçe maçını izleme fırsatım oldu yemek yediğim bir mekanda.Alex’in klasikleşmiş bir korner vuruşunda kalecinin ve defansın adam paylaşma konusundaki hatası sonucu Selçuk ile golü buldu.Maçın genelinde Alex’in ayağına bakan takım sakat sakat oynayan oyuncunun çabaları ile bir şey yapmaya çalışmasına rağmen neredeyse pozisyon bulamadan maçı bitirdi.Sivasspor ikinci yarıda yaptığı değişiklikler ile maçı kazanmayı bildi.
Bir şey dikkatimi çekiyor.Hagi’nin oynadığı dönemde bile Galatasaray bir oyuncunun ayağına bakar hale gelmedi.Ancak bu sezon Fenerbahçe ve Beşiktaş fena halde Alexbahçe ve Delgadotaş olmaya başladı.Bu iki oyuncu gol ya da asist yapmaz ise maç kazanamaz hale gelmeye başladılar.Geçmiş yıllarda sezonu 2-3 yenilgi ile kapatan Fenerbahçe 5 maçta 3 yenilgi aldı daha sezon başında.Taraftarların büyük çoğunluğu Aragones’i suçluyor ama Josico haricinde bu takımı o kurmadı.Adam ne yapsın malzeme bu, kenarda İniesta ya da Torres oturuyor da o mu oynatmıyor.Mehmet Demirkol sezon başında doğru bir tespit yapmıştı.Bir takımın teknik adamı Aragones ise transferi Emre olmaz ya da Emre’yi alıyorsanız teknik adam olarak Aragones’i getirmiyeceksiniz.Hacettepe maçından sonra yazmamıştım.Rıdvan Dilmen’in Hacettepe ve Sivasspor maçlarından sonraki yorumları kulüp açısından yenilir yutulur değildi.Bu takımın bu kadro ve oyun yapısı ile şampiyon adayı olamayacağının altını sayısız örnek ile çizdi.Burak daha dün geldi neredeyse her maç kart görüyor,Emre’nin etkili bir pası ya da şutu yok.Ne oynadığı belli değil.Rakip atağı kesici değil,forvet arkası pas ya da şut atan değil. Bu hali ile bizim halı saha maçında zor oynar ! Takım o kadar kötü oynuyor ki geçen sezona göre biraz kıpırdayan Maldonado bile taraftara iyi gözükmeye başladı.Olağanüstü kariyerine rağmen Roberto Carlos’un geçen sezon takımın isminin biraz daha fazla tanınması dışında saha içindeki katkısı çok az oldu.Bu sezonda yakışıklı değil ama sempatiğim kontenjanından oynuyor.Wederson sakatlıktan dönünce dahi onu takımdan kesemez .Edu,Deivid ve Semih’in olmadığı takımın kalitesi % 40 düştü bana göre. ‘’Ben betondan da futboldan da anlarım diyen Aziz Yıldırım sayesinde takımın geldiği nokta şu anda çok iç açıcı değil.Yürüye yürüye ! şampiyon olması beklenen takım,koşa koşa zirveden uzaklaşıyor.Büyük paralar harcanmasına rağmen takımın yapısı ve kalitesi bozuldu 2-3 yıl içinde.Ümit,Anelka,Tuncay ve Aurelio’nun yeri kesinlikle doldurulamadı.İki sene önce kenardan oyuna kurtarıcı olarak Anelka giriyordu şimdi Burak giriyor.Uzun lafın kısası bu son yazdığımdır.
Beşiktaş ise sezona beklenenden çok daha iyi bir giriş yaptı.Sivok ve Zapotocny’nin iyi ve uyumlu performansı yıllardır savunmada yaşanan sıkıntıları bitirdi.Hücumda Holosko,Bobo ve Nobre’den oluşan üçlü bu lig için zaten fazlası ile yeterli.Cisse ,Serdar Kurtuluş ve Uğur İnceman’ın orta sahadaki başarısı sezon başında çok iyi bence.Ama dediğim gibi takım yaratıcılık açısından fazlasıyla Delgado’nun ayaklarına bakıyor.Delgado’nun yaşayabileceği sakatlık takımı büyük sıkıntıya sokabilir.Kenarda Tümer,Sergen gibi bir oyuncunun olmamasının olumsuz sonuçlarını sezon içersinde yaşayabilirler.Son oynadıkları Belediye maçında(Bu arada Belediye takımlarının profesyonel liglerde ne işi olduğunu biri bana açıklasın ! amaç sosyal sorumluluk ve sporcu yetiştirmek ise bunu amatör ligler de yapmalılar bence.Düşünebiliyormusunuz Londra Büyükşehir Belediyesi ya da Milano Büyükşehir Belediyesi diye takımların o liglerde oynadığını?) tartışılan hakem kararlarında aklı başında tüm yazarlar ve yorumcular hakemin kararlarının doğru olduğu sonucunda birleştiler.Nobre’nin her iki pozisyonda da kaleciye ve defans oyuncusuna istemeden de olsa faulleri var.Maç sonu Benitez Ertuğrul ve Seda Sayan’ın eski kocasının (Sinan Engin) ağlak açıklamaları vardı hakem puanımızı gasp etti diye.Ertuğrul Sağlam’ın hakem Bülent Yıldırım’ın maç sonu kendisine ‘’Hakem bana pardon dedi’açıklamasına ertesi gün Bülent Yıldırım adına MHK’dan böyle bir konuşmanın geçmediği ile ilgili açıklama diğer adı ile yalanlama geldi.Kurum kimliği ile ben MHK’nın doğru söylediğini düşünüyorum.Sinan Engin’in açıklamalarını ise kulübün,taraftarın ve camianın bile ciddiye almadığını düşünüyorum.
27 Eylül 2008 Cumartesi
Yorumsuz
2006 yılı:
Inter'den ayrıldığı dönemde Fenerbahçe'nin kendisine çok iyi bir teklifte bulunduğunu dile getiren Emre, şunları söyledi:
''Fakat ben Galatasaraylıyım. Kariyerime yurt dışında devam ediyorum ve dönmek istediğimde o gün şartlar ne olursa olsun Galatasaray'a dönmek isterim. Galatasaray'ı çok seviyorum. Profesyonel hayat bu, Fenerbahçe formasını giymem demiyorum. Çünkü çok fazla olay yaşanıyor. Ben Galatasaray'dan ayrılmak istemiyordum, ama ayrıldım. Ne yapabilirim ki? O yüzden büyük konuşmamam gerekir.'
2008 yılı:
Fenerbahçeli biri olarak, sarı-lacivertli ekibe transfer olmaktan mutluluk duyduğunu belirten Emre,”Galatasaray’a büyük hizmetler yaptım. Çocukluğumda Fenerbahçeliydim. Kader beni 13 yaşımda Galatasaray altyapısına taşıdı. Daha sonra A takıma çıktım ve çok güzel günler yaşadım. Bu demek değil ki Fenerbahçe’de güzel günler yaşamayacağım. Fenerbahçeli bir genç olarak Fenerbahçe’ye gelmiş olmaktan çok mutluyum. Oynadığımız takımlarla özdeşleşiyoruz biz, ama profesyonel futbolcu olduğumuzdan dolayı şu an benim için esas olan Fenerbahçe’nin başarısı. O dönemde de esas olan Galatasaray’ın başarısıydı ama Fenerbahçeliydim, bu bir gerçek. ”
Inter'den ayrıldığı dönemde Fenerbahçe'nin kendisine çok iyi bir teklifte bulunduğunu dile getiren Emre, şunları söyledi:
''Fakat ben Galatasaraylıyım. Kariyerime yurt dışında devam ediyorum ve dönmek istediğimde o gün şartlar ne olursa olsun Galatasaray'a dönmek isterim. Galatasaray'ı çok seviyorum. Profesyonel hayat bu, Fenerbahçe formasını giymem demiyorum. Çünkü çok fazla olay yaşanıyor. Ben Galatasaray'dan ayrılmak istemiyordum, ama ayrıldım. Ne yapabilirim ki? O yüzden büyük konuşmamam gerekir.'
2008 yılı:
Fenerbahçeli biri olarak, sarı-lacivertli ekibe transfer olmaktan mutluluk duyduğunu belirten Emre,”Galatasaray’a büyük hizmetler yaptım. Çocukluğumda Fenerbahçeliydim. Kader beni 13 yaşımda Galatasaray altyapısına taşıdı. Daha sonra A takıma çıktım ve çok güzel günler yaşadım. Bu demek değil ki Fenerbahçe’de güzel günler yaşamayacağım. Fenerbahçeli bir genç olarak Fenerbahçe’ye gelmiş olmaktan çok mutluyum. Oynadığımız takımlarla özdeşleşiyoruz biz, ama profesyonel futbolcu olduğumuzdan dolayı şu an benim için esas olan Fenerbahçe’nin başarısı. O dönemde de esas olan Galatasaray’ın başarısıydı ama Fenerbahçeliydim, bu bir gerçek. ”
Alpaslan Dikmen'i Kaybettik
Galatasaray tribün grubu ultrAslan'ın Genel Koordinatörü sevgili dostumuz ve arkadaşımız Alpaslan Dikmen'in, biraz önce Bursa yolunda geçirdiği bir trafik kazasında kaybettiğimizi öğrenmiş bulunuyoruz.Mekanı cennet olsun , geride kalanlara Allah sabırlar versin başımız sağolsun
Galatasaray Resmi Sitesi
26 Eylül 2008 Cuma
Türk Boğası
Brezilya'dan ülkemize gelip Türk vatandaşlığına geçen Aurelio Milli takıma yaptığı hizmetlere devam ederken,aynı zamanda İspanya liginde Türkiye'nin reklamını da yapmaya başladı oynadığı futbol ile.Sakatlık yaşamaz ise her hafta futbolunun üzerine koyarak takımın vazgeçilmezi olur bence.Bu hafta Real Madrid maçını izlersem gözüm üzerinde olacak.
İspanya'da Don Balon dergisi onun için şöyle bir ifade kullanmış:"O da tıpkı vatandaşı ve adaşı Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiği gibi İspanya fethetmeye geldi."
İspanya'da Don Balon dergisi onun için şöyle bir ifade kullanmış:"O da tıpkı vatandaşı ve adaşı Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiği gibi İspanya fethetmeye geldi."
Hafta Sonu Futbol
26.09.2008 Cuma
20.00 Sivasspor - Fenerbahçe (Lig Tv)
21.30 Köln - Schalke 04 (24)
23.15 Porto - Pacos Ferreira (Spormax)
01.00 Tigre - Gimnasia (Ntv Spor)
27.09.2008 Cumartesi
14.30 Wolverhampton - Bristol City (Futbol Smart)
14.45 Everton - Liverpool (Spormax)
16.30 B. Dortmund - Stuttgart (24)
17.00 Middlesbrough - West Bromwich (Spormax)
17.00 Celtic - Aberdeen (Futbol Smart)
19.00 Sampdoria - Juventus (Ntv Spor)
19.15 İstanbul Büyükşehir - Beşiktaş (Lig Tv)
19.30 Arsenal - Hull (Spormax)
20.00 Malatyaspor - Boluspor (D Spor)
20.00 Le Mans - Marsilya (Kanal A)
20.45 PSV Eindhoven - Volendam (Futbol Smart)
21.00 Real Betis - Real Madrid (Ntv Spor)
21.45 Trabzonspor - Antalyaspor (Lig Tv)
22.00 PSG - Grenoble (Kanal A)
22.45 Benfica - Sporting Lizbon (Spormax)
23.00 Espanyol - Barcelona (Ntv Spor)
00.20 Flamengo - Sport Recife (Spormax)
01.00 San Lorenzo - Arsenal Sarandi (Ntv Spor) Bant
02.30 Lokomotif Moskova - Zenit (Spormax) Bant
05.30 Chivas USA - Kansas City Wizards (Fox Sports)
28.09.2008 Pazar
15.30 Portsmouth - Tottenham (Spormax)
15.30 Ajax Amsterdam - Vitesse (Futbol Smart)
16.00 Roma - Atalanta (Ntv Spor)
18.00 Wigan - M. City (Spormax)
18.00 Karlsruhe - Wolfsburg (24)
20.00 Kasımpaşa - Karşıyaka (D Spor)
20.00 Rubin Kazan - FK Moskova (Spormax) Bant
20.00 Valencia - Deportivo (Ntv Spor)
20.10 E. Frankfurt - A. Bielefeld (24) Bant
21.00 Galatasaray - Konyaspor (Lig Tv)
21.30 Milan - İnter (Ntv)
22.00 Atletico Madrid - Sevilla (Ntv Spor)
22.00 Bordeaux - Sanit Etienne (Kanal A)
22.15 Trofense - V.Guimaraes (Spormax)
00.15 Sao Paulo - Cruzeiro (Spormax) Bant
00.30 Monaco - Lille (Kanal A) Bant
29.09.2008 Pazartesi
19.00 Gaziantep Büyükşehir Belediye - Giresunspor (D Spor)
21.45 Belenenses - Leixoes (Spormax)
Milano Derbisi
Pazar akşamı Avrupa da haftanın maçı Milano'da. Ntvspor 21.30 da naklen veriyor maçı...Maçın favorisi bana göre İnter.Mourinho faktörü ön plana çıkar yine bu maçta.Adriano,İbrahimoviç ya da Pato ve Kaka'nın maçı olabilir.
S.Gijon Kümeye !
Sporting Gijon taraftarına sabır diliyorum...Rakipler Barcelona ve Real Madrid olsa dahi 3 günde 13 gol yemek zor atlatılır.
25 Eylül 2008 Perşembe
Bunlara Gerek Yok ! Emre
''Küçükken ailem Fenerbahçeli olduğu için ben de Fenerbahçeli idim'' demiş...Gereksiz bir gerginlik ve eziklik var açıklamalarında.Roberto Carlos küçükken Fenerbahçeli idim deseydi daha inandırıcı olurdu. Bütün bir futbol hayatı yanlış seçimlerle geçti.İnter'e gitmesi de Newcastle'a gitmesi de hataydı.İyi bir oyuncunun ortalama 35-40 maç oynadığı lig de 15-20 maç ,onun da yarısı sonradan oyuna girerek oynayan biri ,sezonda 3.5 milyon euroluk sözleşme için Fenerbahçe'li olur tabi ki.Bundan sonra taraftara kendini sevdirmek istiyorsa çıkıp sahada oynayacak,tribünlere değil.Sen çıkıp sahada başarılı olamadıktan sonra değil ailen yedi sülalen Fenerbahçe'li olsa anlatamazsın bunu Kadıköy de tribünlere. Biz Hagi'yi ya da Bülent'i küçükken tuttuğu takımlar nedir bilmezken sahada yaptıkları ile sevdik.
Sarı Fırtına
"Hep efsane olmaktan bahsedilir ya... Efsane, yılları aşıp yüzyıl öteye geçebilmektir. Bir çocuktur sizi o yıllar öncesine götüren ya da efsaneleştiren. Biz nasıl Baba Hakkı'yı merak edip onu araştırıp, neredeyse ellerimizle dokunduysak, yıllar sonra bir çocuğun bizi aklına düşürüp araştırmasıdır. Biz, o efsane içinde olan şanslı insanlarız. Yoksa efsane olmak ne haddimize. Tek efsane vardır o da Beşiktaş'tır....”
24 Eylül 2008 Çarşamba
Bana Müsade
Gidip gitmeyeceği 1-2 güne kadar belli olur.Aklına bir kere gitmek fikri giren topçuyu tutmak ne kadar fayda sağlar,tartışılır.Takıma ve lige renk katan bir oyuncu ama takımı şampiyonluğa taşıyacak bir devamlılığı yok.Eğer teklif edilen para gerçekten 15 milyon euro ise kulübün tutması kabahat olur.Bu takım, teknik adam ve kadro açısından birkaç sene üstüne koyarak gider ve sabır gösterilirse zaten Yattara'sız da şampiyon olabilir.
Yavaş !
Hıncal Uluç'u severim.Renkli bir kişiliktir ve herkesin görmediği açıdan konuya ayrı bir boyut getirir.Kalemi en güçlü yazarlardan biridir Türk basınındaki.Senin siyah gördüğün bir şeyi öyle bir yazar ki beyaz diye sende inanırsın beyaz olduğuna.Ama hepimizin genlerinde var aşırı duygusallık,gene gaza gelip Arda'nın değeri 50 milyon paund eder demiş Fotomaç'a (bu gazetenin sallaması da olabilir tabi ama böyle bir şeyi pekala Uluç söyler).Yavaş...Adama ya hesap bilmiyorsun ya da dayak yememişsin derler.
23 Eylül 2008 Salı
SAĞLAM bir demeç !
Zeka pırıltısı var bu adamda...
Ukraynalı gazeteciler: ''Lucescu, size Metalist hakkında bilgi verdi mi ?''
Ertugrul Sağlam: ''Lucescu çok akıllı bir insan. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Yorum yapıp onu Ukrayna'da sıkıntıya sokmak istemiyorum. Metalist deplasmanına gittiği zaman sıkıntı yaşamasını istemem''
Ukraynalı gazeteciler: ''Lucescu, size Metalist hakkında bilgi verdi mi ?''
Ertugrul Sağlam: ''Lucescu çok akıllı bir insan. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Yorum yapıp onu Ukrayna'da sıkıntıya sokmak istemiyorum. Metalist deplasmanına gittiği zaman sıkıntı yaşamasını istemem''
Liverpool Forması
Efsane Takım
Eskilerden...
Bu formanın aynısından bende de vardı,halı saha maçlarında giyerdim.Zidane'ın daha saçları dökmediği dönemlerden bir fotograf.
Son Bomba !
Sana Turuncu Çok Yakışıyor...
Defans Sıkıntısı
Galatasaray’ın defans hattında sıkıntı devam ediyor olsa da her maç biraz daha derli toplu oynuyor bence.Artan sakatlıklar nedeni ile kadro rotasyonuna rağmen hücumda pozisyon zenginliği fazlasıyla var.Ama Mehmet Topal’ın formsuzluğu ve üstüne gelen sakatlığı ve Linderoth’un Milli takımdan sakat dönmesi nedeni ile orta sahada savunma görevi Ayhan’a kaldı bir tek.Ayhan’ın kesici özelliği Mehmet ve Linderoth kadar iyi olmadığından rakip atakları başlamadan bitirme konusunda zaafiyet var şu anda.Maç içersinde rakip oyuncu Meira ve Servet ile bu kadar rahat karşı karşıya kalmaması gerekiyor.Savunma ve orta sahada ne kadar sıkıntı varsa hücumda da o kadar keyif var.Baros,Nonda,Kewell ve Lincoln arasındaki uyuma Arda ve Ümit Karan’da eklendiğinde tadından yenmez bu takım.
22 Eylül 2008 Pazartesi
21 Eylül 2008 Pazar
Eskilerden...
20 Eylül 2008 Cumartesi
Popescu
22 yaşında PSV'ye gittiğini, ancak dil sorunu nedeniyle tereddütleri bulunduğunu ifade eden Popescu, "Çok fazla olmasa da İtalyanca biliyordum. Bu nedenle Teknik Direktör Boby Robson bir formül bularak, İtalyanca bilen tek futbolcu olan Gerets'le beni oda arkadaşı yaptı. Çok harika bir insandı. Bana hem kardeşlik, hem de babalık yaptı. Jübilesine kadar birlikte aynı odayı paylaştık" diye konuştu.Gerets'in de savunma oyuncusu olması nedeniyle kendisine çok yardımcı olduğunu vurgulayan Popescu, "Sürekli taktik ve nasıl bir stille oynamam gerektiği konusunda yardımcı oldu. Soğukkanlılığımı Gerets'ten almış olabilirim" ifadesini kullandı.
Yolu Galatasaray'dan geçen bu iki kişide bu topraklarda iz bıraktı bana göre...Her ikiside hakkında yazı yazılası insanlar ve yazacağım en kısa zamanda.
Eskilerden...
19 Eylül 2008 Cuma
İkili oynuyoruz !
Chelsea bombayı patlattı !
Chelsea'nin yeni futbolcu transferi değil korkmayın ! Yardımcı antrenörü takımdan ayrılan Chelsea,Scolari'nin yardımcılığına eski futbolcusu Wilkins'i getirdi.